“Onların Doları Varsa Bizim De Allah’ımız Var…”

[@Kel ali]

“Onların Doları Varsa Bizim De Allah’ımız Var…”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rize’de yaptığı konuşmada, 6 TL’yi gören dolara ilişkin:

“Şunu bilin; bugün dünden daha iyiyiz, yarın bugünden de iyi olacağız. Hiç bundan endişeniz olmasın. Çeşitli kampanyalar sürdürülüyor. Bu kampanyalara kulak asmayın. Şunu unutmayın, onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allah’ımız var.” Dedi.

Bunlar halkın gazını almak, öfkesini dindirmek üzere söylenmiş laflar.

Çünkü senin Allah’ın, hakkın, halkın varsa onların da Allah’ı, kitabı var…

Onların da dini, imanı, halkı, hukuku var…

Üstelik paralarının üzerinde, “IN GOD TRUST” yani “ALLAH’A GÜVEN. Başka bir deyişle ”Biz Allah’a güveniriz” yazar.

Bırakalım artık şu “Dış güçler, çeşitli kampanyalar sürdürülüyor” masallarını…

Gerçeklere dönelim… Gerçekleri konuşalım…

Ülkenin bu hale gelmesine sebep sizin uyguladığınız ekonomik ve sosyal politikalardır…

Ne demişti maliye Bakanı Kemal Unakıtan:

“Babalar gibi satarız. Kâr edeni de zarar edeni de satacağız. Parayı veren düdüğü çalar. Ruslara da satarım arkadaş. Ne banka bırakacağız ne fabrika ne de işletme. Liman da bırakmayacağız, hepsini satacağız…”

Sattınız. El emeği, göz nuru Kamu mallarını babalar gibi sattınız… Sonunda ne fabrika kaldı, ne sanayi… Ne tarım kaldı ne köylü… Ne üretim kaldı ne tüketim…

Bununla da yetinmediniz, ABD ile bir olup, onun Irak’a saldırmasına ve 2 milyon insanın ölümüne sebep oldunuz. Suriye’yi bugünkü haline getiren sizsiniz. Şu anda 5 milyon Suriyeli göçmen var ülkemizde ve 2,5 milyon mültecinin daha ülkemize kabul edilmesi için BM harekete geçti.

Bunlar da yetmedi tabelalardan TC’leri kaldırdınız. Kapı arkalarında PKK’lı teröristlerle görüşmeler yaptınız. Bugün kan düşmanı ilan ettiğiniz FETÖ teşkilatına önce siz kucak açtınız. Onları tüm devlet kurumlarına yerleştirdiniz.

Şimdi kalkmış milliyetçilikten, vatanseverlikten söz ediyorsunuz. Bu kutsal sözleri en son ağzına alacak kişi ya da kişiler varsa onlar da sizlersiniz…

Şimdi de başınız sıkışınca doların artışını dış güçlere ve çeşitli kampanyalara bağlıyorsunuz. Ve ekliyorsunuz onların doları varsa bizim de Allah’ımız var.

Allah, dolar işlerine bakmıyor. Dolar üretmiyor.

Doların artışının bir tek nedeni var, ekonomik ve sosyal düzenin uyguladığınız talan yöntemleri ile bozulması, Tsunami yaşaması.

Bakın 16 yılda ekonomimiz ne hale gelmiş?

Beğenmediğiniz Ecevit döneminde dolar 1,30 TL idi. Bugün 6 TL’yi geçti.

Yazar kasa fırlattığınız Ecevit iktidarında asgari ücretli 27 çeyrek altın alıyordu, bugün 2018 yılında, AKP iktidarında, sadece 4 altın alabiliyor…

2002’de benzin fiyatı 1.62 TL idi, bugün 6.27 TL.

2002 yılında et fiyatı 7 lira, dana kuşbaşı fiyatı 11 liraydı. Bugün Dana kıymanın en düşük fiyatı 41 TL, kasaplarda kuzu kuşbaşının fiyatı ise 80 lirayı gördü…

Peki nasıl geldik bu sonuçlara? Şimdi bir de eğitim öğretim, kurumlara ayrılan bütçe ve mezun durumuna bakalım:

Diyanetin bütçesi 5,7 milyar TL,

Sağlık bakanlığın bütçesi 2,7 milyar TL,

Doktor sayısı 107 bin, imam sayısı 122 bin,

Hastane sayısı 1250, cami sayısı 85 bin,

Doktor açığımız 105 bin, imam açığımız yok,

Her sene 9 bin doktor mezun oluyor, her sene 60 bin imam mezun oluyor.

Gördünüz mü AKP’nin eğitim, sağlık ve yatırım programını.

Bu koşullarda bir ülke nasıl sanayisini, tarımını, ekonomisini güçlendirir ve halkına hizmet götürür?

Götüremez… Götüremeyince de bu kez din sömürüsüne sarılır.

Ekonomisini de dışa bağımlı hale getirir. Bunun sonucunda uluslararası bir küçük dalaşmada dolar, uçup gider. Olan gariban halka olur.

Şu anda halkın pek olup bitenden haberi yok. Onlar din, Allah, hak, peygamber laflarını duyunca basıyorlar alkışı…

Asıl çile, feryat, figan sesleri gelecekte, bugünkü ekonomik depremin tüm yaşantımıza etki yapmasıyla kendini gösterecek… Susan, her çeşit haksızlığa, hukuksuzluğa sessiz kalan millet, cebine dokunulunca, ekmek bulamaz hale gelince, isyan etmeye başlayacak.

“Yastık altındaki dolarlarınızı, altınlarınızı çıkarın” kampanyası da bi işe yaramayacak… Yastık altında ne kaldı ki…

Şimdi yara taze, sıcak… Acısı ortaya çıkmadı henüz… Yara soğusun hele bir… İşte o zaman göreceğiz olacakları…

Bütün bunlardan, bu sıkıntılardan kurtulmanın bir tek çözümü var: Bu iktidardan ve yandaş muhalefetten kurtulup, tüm milleti temsil eden bir milli hükümet kurmak.

Bunun yolu ise Kuvayı milliye ruhundan ve milli bir örgütlenmeden geçer.

(alieralp37@gmail.com)

https://www.turkishnews.com/tr/conte...allahimiz-var/

[@Kel ali]

"Onların iPhone'u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venus var Vestel var. Ne yapacağımızı anlasınlar. Biz kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Bu millet onlar gibi bakan değil, kazan-kazan esasına göre hareket eden bir millettir"

**

Aslında iyi bir millettir bu millet, ama sanki biraz fazla palavracıdır. “Gemisini yürüten kaptan” deyip palavranın dibini bulanlar her millette olmaz mı zaten? Yine de kabul edelim ki yaktığı her yalan mumu yatsıyı göremeden sönmüş, gerçeğe mugayyir her sözü Washington’dan Ouagadougou’ya bütün başkentlerde yalanlanma şerefine nail olmuş bir zevatın kendilerine ölümüne inanacak on milyonlar bulabilmesi kolay kolay her millete nasip olabilecek bir haslet değildir. Nadir bulunan bu ender-i nadirattan haslet, kıymetini bilene, bilmekle kalmayıp bildiğiyle amel edene eşşiz bir güzelliktir.

Aziz nesin'im bu milletin %60 ı aptaldır sözüne inanmayın, Bu millet cahil midir, cühela mıdır? Hâşâ… Bu millet alık mıdır, saf mıdır? Hâşâ… Bu millet aptal mıdır? Hâşâ… Bu millet dangalak mıdır? Hâşâ, sümme hâşâ!

Yoksa bu millet, yerine göre boyun damarlarını şişirip yüzlerini kızartarak “Eyy ABD…, Eyy Rusya…, Eyy İsrail…, Eyy Avrupa…, Eyy Almanya…, Eyy İran…. Eyy….” diyenlerin, “eyy!..” diye hitap ettiklerinin her birinin önünde üç gün sonra ayrı ayrı nasıl yaltaklanıp diz çöktüklerini göremeyecek kadar ne kör, ne akılsız, ne ahmak, ne de aptaldır.

**

Erdoğan’ın yerli diye adlandırdığı Vestel Venüs’ün Z, V ve E serilerindeki telefonların farklı modellerinde kullanılan ekran camı Corning Gorilla Glass, LCD ekran Intell, işlemci Qualcomm Snapdragon ve ekran kartı Qualcomm Adreno, işletim sistemi Google Android Oreo, ABD kökenli parça ve yazımlar olarak biliniyor.

İpone telefonlar halen 4,5 milyar dolar döviz kredisini ödemeyen Lübnan başbakanı Haririye satılan Türktelekom tarafından satılmaktadır.

Türkiyede Elektronik veya otomobil, veya başka bir eşya olarak üretilen ve yerli olan hiç bir şey yoktur, bazı malların belki %20 kadarı yerlidir %80 dışarıdan ithaldir, bir çoğunun bütün parçaları dışarıdan getirilip montajı yapılarak yerli diye millete kakalanmaktadır. eskiden bir tarım ülkesi olan Türkiyede bu gün saman bile yerli değildir, diğer tarım ürünlerinin tohumu dahi ithal edilmektedir ve hepsi hormonludur, hatta devleti yönetenlerin ekseriyeti de yerli olmayıp, hepside hormonludur, sadece 900 TL ye Vestel telefon alanlar yerlidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iPhone'a yönelik boykot açıklaması ve Vestel'i işaret etmesinin ardından Vestel'in hisseleri gün içinde yüzde 8.5 civarında değer kazandı.

Normal bir ülkede bir Cumhurbaşkanının bir şirketin reklamını yapması suçtur, ancak Türkiyede adalet yoktur, Erdoğanı yargılayacak hakim ve Meclis yoktur.

Zorlu, Amerikan malı telefonu satmasına yardımcı olduğu için Erdoğan'a teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Iphone'u protesto ederek parçaları ve yazılımı ABD'ye ait olan Vestel Venüs marka telefonları işaret etmesinin ardından Vestel markasının sahibi olan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, '70 milyar dolar cari açık var. Bizim cari açığı kapatmamız için üretim yapmamız lazım. Yerli çağrısı yapan Cumhurbaşkanımıza da teşekkür ediyorum' dedi.

**

Bu gözü dönmüş iktidarı ve ruh hali artık sağlıklı görünmeyen başındaki zatı uyarıyoruz.

Dolar dünyada kıymetli hale gelirken enflasyon, faiz, cari açık, bütçe açığı ve döviz borçluluğu gibi en hassas başlıklarda sınıfta kalmış Türkiye için umuttan, krizden çıkıştan bahsetmek hayal tacirliğinden farksızdır.

Bunlar yetmezmiş gibi siyasî risk primi de yükseliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi lideri (AKP) ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın tasavvur ettiği ekonomi modelinin ne serbest piyasa ile ne de bugüne kadar tecrübe edilmiş diğer modellerle alakası var.

Nevi şahsına münhasır bir ekonomi. ‘Aile şirketi gibi devlet idaresi’ eşittir Erdoğan piyasası.

AKP’nin yıllarca uyguladığı yanlış politikalarla meydana çıkan yapısal koşulların üzerine son yıllarda alevlenen tek adamlık hırsı ile Cumhuriyeti yıkıp yerine otoriterlik kurma girişiminin yol açtığı siyasi risklerdir. Ortaya çıkan demokrasi hukuk açığı ve ekonomide kriz giderek derinleşecek, aklı selim galip gelmezse çöküş hızlanacaktır! Dövizdeki oynaklık, gizli faiz arttırma operasyonlarına rağmen kontrol edilemiyor, özel sektörde her gün artan iflâslar ve işsizlik bir çığ gibi büyüyerek üzerimize geliyor.

kral çıplak, Türkiye’nin iflası başladı.

[@Rosebud]

İbrahim Kalın; krizi fırsata dönüştürmek üzereyiz demiş, bunu 15 Temmuz için de söylediler, bir önceki dolar krizi için de söylediler, daha da kim bilir bilmediğim nerelerde söylediler...
Şimdi bu kadar krizi fırsata dönüştürüyoruz, dönüştürdük, cillop gibi kriz, lütuf gibi kriz ifadelerini duydukça, ister istemez krizi fırsata mı dönüştürüyorsunuz yoksa fırsat mı yaratıyorsunuz diye kendi kendine sormadan edemiyor insan...
Hayır anlamadığım şu: Çıkan krizlerin bir tanesi de bu iktidarın aleyhine olmaz mı! Bunlar nasıl kriz ki ne tesadüf hep iktidara yarıyor!
Arkadaş birisi de muhalefete yarasın...
Yok olmaz ille de iktidara yarayacak, güdümlü füze gibi kriz mübarek, nereye yarayacağını biliyor adeta.

[@Rosebud]

ABD’nin yaptırım politikalarının neden etkili olmadığının analizini yapan Alman gazetesi Handelsblatt yazıyı şöyle bitiriyor:

“... ayrı ülkeleri etkilemek üzere uygulanan yaptırımların bu ülkelerin yönetimlerini daha büyük bir inatla kendi rotalarını izlemeye zorluyor ve aynı zamanda kendilerini saldırı kurbanları olarak göstermeleri için imkan veriyor, bu nedenle ABD'nin karşıtları için kendilerine Trump'tan daha uygun bir rakip bulmaları çok zor.”

İşte zurnanın zırt dediği yer de burası, Alman gazetenin bilmediği, bunun şuursuz bir uygulama olmadığı...
Bu analiz aslında benim ABD’nin Erdoğan’ı bu krizle parlattığı yönündeki iddiamı doğruluyor,

Kriz Türk yönetimi tarafından her ne kadar başırılı bir şekilde püskürtüldüğü şeklinde lanse edilsede bana göre kazananı ABD’dir.
2002’den beridir uygulanan sıcak para ekonomisi betona yatırım yapıldığından dolayı beklenen ve istenen şekilde bir krize dönüşerek ABD ve AB’nin elini güçlendirmiştir, kaynakları tükenen AKP de batının bir takım isteklerini dikte ettirmesine açık bir konuma oturtulmuştur,
Krizin fonksiyonu ise bu durumun üzerinin kahramanlık nidalarıyla örtülmesinden ibarettir.
Özetle, AKP’nin kendi yarattığı ekonomik rezaleti büyük bedeller ödeyerek/ödetilerek üzerinden atmasının kapısını aralamıştır bu kriz.
İnanıyorum ki bu krizle ABD AKP’ye bir el atmasaydı, iktidarda kalması çok uzun sürmeyecekti, işte bütün dolap bunun üzerine döndü, yani krizi fırsata çeviren AKP değil ABD ve AB oldu.

[@Insanlikarayan]

Orjinal Mesaj Sahibi Rosebud

Ne ektiysen onu biçiyorsun, ağlamak senin için lüks.

Gercekleri yanlis anlamli görüp, Baglanti kuramayip, Hedefi gözden kacirip, Klüp tutar gibi Parti tutmaktan vaz gecmezseniz, bu degismeyecektir!.

[@Rosebud]

Orjinal Mesaj Sahibi Insanlikarayan

Gercekleri yanlis anlamli görüp, Baglanti kuramayip, Hedefi gözden kacirip, Klüp tutar gibi Parti tutmaktan vaz gecmezseniz, bu degismeyecektir!.

Kulüp mü!
Kılıçdaroğlu'nun höt kılı olan sen, CHP bir lider partisi olmasın, ilkeler partisi olsun, lider kök salmasın partiye diyen biz...
Ama ne hikmetse biz Kulüp tutar gibi parti tutuyor oluyoruz.
Sen kulüp tutar gibi parti tutmanın, ya ne anlama geldiğini kavrayamamışsın ya da yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış misali kendi eksikliklerini başkalarına yamama peşindesin.

[@Insanlikarayan]

Orjinal Mesaj Sahibi Rosebud

Kulüp mü!
Kılıçdaroğlu'nun höt kılı olan sen, CHP bir lider partisi olmasın, ilkeler partisi olsun, lider kök salmasın partiye diyen biz...
Ama ne hikmetse biz Kulüp tutar gibi parti tutuyor oluyoruz.
Sen kulüp tutar gibi parti tutmanın, ya ne anlama geldiğini kavrayamamışsın ya da yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış misali kendi eksikliklerini başkalarına yamama peşindesin.

Dokuz yasinda Türkiyeyi terk ederken Fenerbahceli idim, halen begenirim!.


2016´da Silahimin üzerine Yemin ettikten sonra, duruma daha dikkatli bakip, verileri degerlendirmem görüsüne varip, Ilk Secme sansindan su zamana kadar CHP secmisligimle, AKP Yolsuzluklarini ortalara yaymakla gecirdim.


Hic Türkiyeyi terk etmemis, icinde yasadigin halde, AKP´yi istemeyerek (görüntüye göre) desteklediginin bile farkinda degilsin!.


Düsmanin, Amerikan Usaginin, Bop Esbaskanin kim oldugunu bile kavrayamamissin, ..................................... .


Kendimi frenliyeyim degilmi?.


Söyle bir 180 derece dönüp, gercek Düsmani görmeye ne zaman basliyacaksin?.


Ben CHP´yi desteklemekten vaz gecmiyecegim!.


Düsman degerlendirmesini, CHP´ye saldiranlara karsi, Höt kili görümü tehlikesine karsi bile!.


Öbür türlü olsaydi, simdiye kadar Türkiyeye, Hirsizlar icin, Döviz tasimazdik!.


Deprem Vergisi bile ödedik, Deprem cigliklari cikmakta!.


Uyan artik!.

[@Rosebud]

Gerçek dost acı söyler, senin gibiler varken CHP’nin başka düşmana ihtiyacı yok zaten.

[@Insanlikarayan]

Orjinal Mesaj Sahibi Rosebud

Gerçek dost acı söyler, senin gibiler varken CHP’nin başka düşmana ihtiyacı yok zaten.

Cevap vermiyecegim deyip, Silinmesi icin öneri vermistim.


Durduguna göre, Cevap Hak´i dogup, Bir tespiti ortaya atmaya Mecbur kaldim!.


Onun icin kendim Türkiyede olmadigim halde, CHP icin Oy Toplarken, CHP´yi kötülemekten geri kalmadiniz degilmi?.


Gercek CHP Düsmanligi ortada!.


AK-Trol Bürolarina Parmak isittirdiniz!.

[@Rosebud]

CHP tüzel bir kişilik yani bir kurum, Kılıçdaroğlu ise CHP’nin dümeninde sadece bir kaptan, CHP Kılıçdaroğlu’nun malı değil, tıpkı geminin, kaptanın malı olmadığı gibi...
Bir gemide kaptana dümeni kır, kırmazsan kayalıklara toslayacağız demek nasıl o gemiye düşmanlık ve ihanet anlamına gelemez ise, Kılıçdaroğlu’na bu işi yapamıyorsan bırak yoksa hem CHP hem de Türkiye kaybedecek demek de CHP’ye düşmanlık anlamına gelmez, gelemez.
Ama CHP’ye ve bu ülkeye en büyük düşmanlık, Kılıçdaroğlu’nun bütün yanlışları ile birlikte CHP’yle başbaşa kalmasını sağlamaktır, her ne sebep ile olursa olsun...