Ulucanlar Cezaevi | Ulucanlar Cezaevi Müzesi (Ankara)

[@LaLe]

1925 yılında kurulan cezaevi tahliye edildiği 2006 yılına kadar, ülkemiz demokrasi tarihine ve pek çok önemli döneme şahit olmuştur. 81 yıllık bu süreçte gazetecilerin, yazarların, politikacıların, aydınların devrimcilerin, yaşamlarına, hikayelerine gencecik isimlerin , yürek acıtan idamlarına , isyanlar ve isyanların bastırıldığı kanlı operasyonlara yakınen tanıklık etmiştir.

Her ülkenin bir utanç duvarı vardır mutlaka, Ulucanlar da Türkiye'nin utanç duvarlarında biri olsa gerek. Gidip gezmek biraz can sıkıcı olur herhalde.

Okiciğim günlerce uğraştın bu konuya, belgesel gibi hazırlamışsın.

Ellerine ve emeğine sağlık.

[@ReaL]

Konuya yine denk geldim de...

Valla Okyanus, sabrına hayran kalmamak elde değil...

[@OkyanusunKalbi]

Orjinal Mesaj Sahibi ReaL

Konuya yine denk geldim de...

Valla Okyanus, sabrına hayran kalmamak elde değil...

Konuyu hazırlarken duygusal anlar yaşamış olsam da, belgesel izlermiş gibi hissettim kendimi. Sabır göstermiş olmam da konunun tarihi önem taşımasından kaynaklanıyor. Ne zor zamanları atlatmışız. Eskiden ismi geçen şahısların ismini anmak bile suç iken, şimdi onlar hakkında çok fazla bilgiye sahip olabileceğimiz kaynaklar var. Yine de insanın yüreğini acıtıyor. Gerçekten Lale'nin dediği gibi utanç tablomuz bunlar.

[@OkyanusunKalbi]

Bizim Alcatraz

Ulucanlar müze oldu.
Deniz orada yatmıştı..

Yusuf, Hüseyin...
Orada asıldılar.
Mustafa Pehlivanoğlu, Necdet Adalı, Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu orada yattılar. Sağdal soldan, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Halikarnas Balıkçısı.

Darağacı var, orjinal.
19 can.. Yağlı urgan.
Tecrit hücresi var.

Nasılmış acaba diye hissetmek istersen, kelepçelenip içeri tıkılıyorsun, drann diye örtüyorlar demir kapıyı, bir saat kalıyorsun... Anlıyorsun sanat denilen kavramın senden uzun olduğunu.

Ki, o tecrit hücresinden çıkınca.. ''Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar, ve ben, ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak, bu kadar mavi, bu kadar geniş olduğuna şaşarak, kımıldamadan durdum, sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara, bu anda ne düşmek dalgalara, ne baş aşağı, ne baş yukarı, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım...Toprak, güneş ve ben, bahtiyarım'' demiş Nazım... Anlamaya çalışıyorsun.

Kulaklık var.
Takıyorsun.
Beynine saplanmış tornavidayı kanırtırcasına, işgence dinliyorsun.

Kişisel eşyalar var.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun seccadesi, Bülent Ecevit'in kasketi, Hüseyin İnan'ın idamdan sonra jiletle kesilip çıkarılan fanilası, Deniz Gezmiş'in cigarası...
Son mektuplar, ranzada..
Karalamalar duvarda.

''Bir gün gelecek hiç bitmeyecek, bir gün gelecek sana kavuşacağım... Ağlamayı bil, gülmeyi unutma, cezaevini sev demiyorum ama bu kötü yataklarını asla unutma...Zincir soğuk, zindan yaş, belki biraz üşürüz, hele başım zindandan çıksın, görüşürüz'' diyen satırlar.

Ve, bi şey daha var..
4'üncü koğuşun duvarında..
Poster.

''Nedir o poster''e geleceğiz elbette ama 4'üncü koğuş deyip geçmemek lazım..Utanç Müzesi'nin simgesi , 4'üncü koğuş...Aslında 80 kişi kapasiteli ama 200 kişiyi tıkmışlar oraya hep, alt alta üst üste, ranzaları bitiştirip, ayaklı başlı yatmak zorunda kalmışlar, hatta zaman zaman yer kalmadığı için, mecburen nöbetleşe uyumuşlar.

Sık sık yer değiştirmeler yapılmış, genellikle sol görüşlüleri tıkmışlar 4'üncü koğuşa... Deniz onlardan biri.. Başarısız firar için kazılan tünellerin biri de 4'üncü koğuşta...Ve, ölüm orucuna yattıkları için tutukluların diri diri yakıldığı, vurulduğu, öldürüldüğü, sözde ''hayata dönüş'' operasyonunun başladığı koğuş o... İlk kurşunu oraya sıktılar.

İşte o koğuşun.. İdeolojilerden, yasadışı örgütlerden ibaret sanılan o 4'üncü koğuşun duvarında bi poster var.

Fenerbahçe posteri!

1988 - 1989 sezonunda şampiyon olan Fenerbahçe'nin posteri... Schumacher, Oğuz Çetin, Şenol, Hasan Vezir, Turhan Sofuoğlu, Nezihi Tosuncuk, Müjdat Yetkiner, Hakan Tecimer, İsmail Kartal, Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen.
Kime ait, kim yapıştırmış o posteri oraya, bilinmiyor. Cezaevi boşaldıktan sonra yapılan temizlik sırasında 4'üncü koğuşun duvarında bulunmuş... Ve, müzeye dahil edilmiş.

Belli ki, müebbete mahkûm Alcatraz Kuşçusu'nu hayata bağlayan kanarya gibi.. Kanarya posteriyle hayata tutunmuş 4'üncü koğuştan biri...
Ve ''memlekete zararlı'' diye zulmedilen insanların ''milli'' futbolcularla gurur duyduğunu... Tecrit atmosferinde işkence sırası beklerken, sıradan bizler gibi ''Derbi nasıl biter?'' diye sohbet ettiklerini, Galatasaraylı, Beşiktaşlı diye birbirlerine takıldıklarını düşünüyorum...

Yüreğime kıymık batıyor.

Bana sorarsanız, oradaki ''insan''a dair en önemli kişisel eşya, o..Çünkü, mevzu ne olursa olsun, taraftarı ol-olma, tüm fikirlerin, sıradan insan evlatlarına ait olduğunu hatırlatıyor.

Yılmaz Özdil - İsim - Şehir - Hayvan Kitabından

[@OkyanusunKalbi]

Deniz Gezmiş'in ünlü 'parka'sı utanç müzesinde

Devrimci 78'liler Federasyonu'nun ikincisini açacağı 'Utanç Müzesi'nde uzun yıllardır saklanan Deniz Gezmiş'in parkası, Mahir Çayan'ın hırkası, İbrahim Kaypakkaya'nın teksir makinesi ile İlhan Erdost'un tek ayakkabısı, kırık gözlüğü ve içinde 1030 TL bulunan cüzdanı ilk defa sergilenecek.

12 Eylül’le hesaplaşma tartışmaları sürerken, Devrimci 78’liler Federasyonu geçen yıl olduğu gibi bu yıl da darbenin acı bilançosunu 5 Eylül’de Ankara’da açacağı Utanç Müzesi’nde sergileyecek. Bu yılki müzede yıllardır saklanan ve avukat Halit Çelenk’e emanet edilen, Deniz Gezmiş’in parkası ile Mahir Çayan’ın hırkası da sergilenecek. İbrahim Kaypakkaya’nın 1973 yılındaki ölümünün ardından güvenlik güçlerinin eline geçmemesi için büyük çaba sarf edilen teksir makinesi de müzede.

Erdost’un kırık gözlüğü

Müzede bu yıl ayrıca işkence sonucu hayatını kaybeden İlhan Erdost’a ait özel eşyalar da sergilenecek. Bu bölümde ünlü yazarın yıllardır saklanan kanlı paltosu, diğer teki bulunmayan tek ayakkabısı, gözlüğü ve işkence sırasında kırılan kol saati ile içinde 1030 TL bulunan cüzdanı da sergilenecek.

Hrant Dink’in ceketi

Müzede ayrıca, gazeteci Hrant Dink için bir köşe de oluşturuldu. Köşede Dink’in ceketi yer alacak.
12 Eylül döneminde öldürülen CHP milletvekili Mehmet Zeki Tekiner’in tabutunun kurşunlama olayını anlatan fotoğrafları ile 12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın özel eşyaları da sergilenecek.

Son mektuplar

5 Eylül - 27 Eylül tarihleri arasında Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılacak müzede geçen yıl olduğu gibi bu yıl da devrimcilerin gördüğü işkenceleri ifşa etmek için işkence aletlerinin maketleri olacak. İdam edilen devrimcilerin dava dosyaları, fotoğrafları ve son mektupları da müzeye konulacak.

Müzede 40’a yakın film ve belgesel gösterimi de yapılacak. Federasyon yetkilileri bugün yapacakları basın toplantısıyla, müzeye ilişkin süreci kamuoyuyla paylaşacak.

Hesaplaşma niyetleri yok

Devrimci 78’liler Federasyonu Ankara Şube Başkanı Hüseyin Esentürk, hükümetin darbeyle hesaplaşma amacı taşımadığını belirterek, “Yapacağımız etkinliklerle hükümetin bu tutumunu teşhir edeceğiz” diye konuştu.

[@Abartmatozu]

Yapımının her aşamasını adım adım izledim. Ama ziyarete açılınca gitmek nasip olmadı.

Bakalım ne zaman kısmet olacak çamursuz ayakkabılarla gezmek.

[@Öykü]

Orjinal Mesaj Sahibi LaLe

Her ülkenin bir utanç duvarı vardır mutlaka, Ulucanlar da Türkiye'nin utanç duvarlarında biri olsa gerek.

Benim düşüncem de böyle. Teşekkürler Okyanus.

[@Canan]

Demir kapılar arkasında neler yaşadılar...Yaşamak çok zor..Hakedenler için değil de diğerleri için üzüntüm büyük. Çok ürkütücü. İzlerken ve ara ara okurken tüylerim ürperdi Okyanus. İtinayla hazırladığın konu fevkalade olmuş ellerine sağlık. Teşekkürler...

[@Türkü]

Müzeye ayak basar basmaz her türlü duygu seline kapılıyorsunuz.Biraz hüzün,biraz öfke,biraz şaşkınlık.Kendimi kontrol etmekte epey zorlandım.Deniz Gezmiş'in camekan içindeki parkasını gördüğüm an nefesim kesildi sandım.Anlatmakla bitmez sanırım.

Harika bir sunum olmuş.Tebrik ederim.Gidemeyenler gitmiş gibi olacaktır.

[@Anjelik]

Okurken insan şaşırıyor,cumhuriyet tarihinden bu yana ülke gündeminden düşmeyen insanların geneli Ulucanlardan geçmiş...

Emeğine sağlık Okyanusun Kalbi...Muhteşem ötesi bir paylaşım...