Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 16.02.2022, 20:50   #1
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Elektrik | Sinan Meydan

Elektrik


Cumhuriyet kurulurken Türkiye'nin yüzde 94'ü elektriksizdi. Sadece İstanbul Avrupa yakası, Adapazarı ve Tarsus'ta elektrik vardı. Cumhuriyetin ilk 10 yılında (il ve ilçe) toplam 105 yerleşim merkezi elektriğe kavuşturuldu. 1949'da bu sayı 251'e çıktı. Sonraki yıllarda elektrik daha da yaygınlaştırıldı. Türkiye, kelimenin gerçek anlamıyla Cumhuriyet ile aydınlandı.

Son günlerde en çok konuştuğumuz konu elektrik… Önce AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizden önce sadece mum vardı!” diyerek adeta Türkiye elektrik tarihini yeniden yazdı. Sonra, ağır kış koşullarında Isparta 3 gün elektriksiz kaldı. Değişik illerde ve ilçelerde elektrik kesintileri yaşandı. Sonra bir süre sanayide elektrik kısıtlamasına gidildi. Ve son olarak da cep yakan çok yüklü elektrik faturaları geldi.

Peki, bu topraklara elektrik nasıl geldi? Bugünkü konumuz Türkiye'de elektriğin tarihi…

HAVAGAZINDAN ELEKTRİĞE

Osmanlı'da, aydınlatmada ve ısıtmada elektrikten önce çıra, mum, yağ lambaları, petrol, odun, kömür, tezek, gazyağı, vb. kullanılıyordu. 19.yüzyıl ortalarında İstanbul'da havagazı kullanılmaya başlandı. Avrupa'da, 1812'den itibaren Londra ve Paris gibi kentler havagazıyla aydınlatıldı. Osmanlı'da 1856'da Dolmabahçe Gazhanesi inşa edildi. Dolmabahçe Sarayı, Beşiktaş, Beyoğlu, Harbiye gibi semtler havagazıyla aydınlatıldı. 1865'de Beylerbeyi Sarayı'nı aydınlatmak amacıyla Kuzguncuk Gazhanesi kuruldu. 1880'de Yedikule Gazhanesi, 1891'de Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi kuruldu. 1862'de bir yabancı şirket, İzmir Havagazı Fabrikası'nı kurmaya başladı.
Thomas Edison, 1879'da akkor lambayı icat ederek 1881'de New York'ta ilk elektrik üretim merkezini ve dağıtım şebekesini kurdu. Batı'da 19.yüzyılın ikinci yarısında sanayide ve günlük yaşamda elektrik kullanılmaya başlandı. Londra, 1881'de elektriğe kavuştu.

Osmanlı'da elektrikle ilgili ilk uygulama 1855'te telgrafın gelişiyle oldu. İlk telgraf hattı İstanbul ile Edirne arasında çekildi. Osmanlı'da güvenilir (şifreli) haberleşme aracı telgraf 19. yüzyılın sonlarında yaygınlaşırken çok iyi denetlenemeyen telefon ancak -II.Abdülhamit istibdadı sonrasında- 20. yüzyıl başlarından itibaren yaygınlaşabilecekti.



Silahtarağa Elektrik Santrali

Osmanlı'da Elektrik


Osmanlı'da elektriğin kullanımı yavaş bir gelişim gösterdi. Ahşap evlerin yanacağı korkusu, evde elektrik kullanmanın dine uygun olmadığı söylentileri, havagazı şirketlerinin muhalefeti ve Padişah II. Abdülhamit'in korkuları, özellikle Osmanlı başkenti İstanbul'a elektriğin gelişini geciktirdi.



(Ameli Elektrik dergisindeki Osram Lambaları reklamı)

İstanbul'da 1888'de küçük bir elektrik fabrikası kuruldu. II. Abdülhamit sarayını elektrikle aydınlatıyor, Avrupa'dan elektrikli aletler sipariş ediyordu. Başkent İstanbul'dan uzaktaki Selanik, Şam, Beyrut gibi Osmanlı kentlerini elektrikle aydınlatmaya da izin vermişti. Fakat Alman Başbakanı Prens B. H. K. Martin von Bülow, Alman İmparatoru II. Wilhelm ile İstanbul'a geldiğinde İstanbul'un elektrikle aydınlatılması için Siemens'in teklifini padişaha sunduklarını, bunun Osmanlı sanayisine yapacağı katkıları anlattıklarını ancak padişahın kabul etmediğini belirtiyor. Bülöw, Padişah II. Abdülhamid'in elektrik konusunda bazı korkuları olduğunu yazıyor. İstanbul'da çıkan The Levant Herald'ın 21 Temmuz 1906 tarihli haberinde Almanya'da 1905 sonunda 175 elektrik fabrikası olduğu, yalnız elektrikli tramvaylar için 140 fabrika bulunduğu bildiriliyordu. Buna karşın aynı dönemde İstanbul'da hala atlı tramvay kullanılıyordu. (Kayserilioğlu, s.143, 129, Özdemir, 2018, s. 10, Özdemir, s. 23)

Osmanlı'da ilk elektrik 1902'de Mersin'in Tarsus ilçesinde su değirmeniyle çevrilen 2 kilovatlık bir dinamoyla üretildi. Belediyenin teknik işlerine bakan Avusturyalı Dörfler adlı bir yabancı, ilçede elektrik santrali kurma fikrini ortaya attı. Böylece Tarsus'a 1.800 metre mesafedeki Bentbaşı'nda Tarsus Elektrik Santrali kuruldu. 1905-1906 yıllarında işletmeye açılan santral sayesinde sokaklar aydınlatıldı, birkaç eve de elektrik verildi.

Meşrutiyet döneminde İstanbul'a elektrik getirmek için çalışmalar hızlandı. İstanbul'a bir elektrik santrali kurmak için 1910'da uluslararası bir ihale açıldı. İhaleyi Avusturya-Macaristan'dan Ganz Anonim Elektrik Şirketi kazandı. Bu şirket, 1911'de Belçika ve Macar bankası ile birlikte Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi'ni kurdu. Şirket, 50 yıl süreyle İstanbul'un Avrupa yakasına elektrik dağıtılması imtiyazını aldı. Santral için 1912'de 6.000 kilovatlık bir buhar türbini satın alındı. İstanbul Silahtarağa Termik Santrali 1913 yılı sonunda tamamlandı. Burada üretilen elektrik, 1914'ten itibaren önce saraya, tramvaylara sonra abonelere verildi. Türkiye'de kömürle çalışan ilk termik santral durumundaki bu tesiste üretilen elektrik sadece İstanbul Avrupa yakasında kullanılabiliyordu. Anadolu yakasına elektrik Cumhuriyet döneminde getirildi. Bunun için önce 18.000 kilovatlık yeni bir buhar türbini satın alınarak santralin elektrik üretim kapasitesi artırıldı. Sonra, Mayıs 1926'da İstanbul Boğazı'ndan iki adet yüksek gerilim kablosu geçirilerek Anadolu yakasına elektrik verildi. Böylece 1926'dan itibaren Üsküdar ve Kadıköy civarı elektrikle aydınlatıldı.

Cumhuriyetten önce Osmanlı'da bir kısım kentlerinde elektrik hizmetleri için belediyeler görevlendirildi. Örneğin, 1909'da Edirne'nin, 1919'da Eskişehir'in ve 1920'de Samsun'un elektriklendirilmesi işi belediyelere verilmişti.
Osmanlı'da 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren posta, telefon, telgraf, fenerler, liman, rıhtım, dok ve antrepo, tramvay ve tüneller, gaz, su ve demiryolu gibi elektrik işleri de İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan vb. yabancı şirketlere bırakıldı. Elektrik yatırımları için yabancı şirketlere 25 ile 75 yıllık çok karlı imtiyazlar verildi. Duyunu Umumiye kıskacındaki Osmanlı, sermaye, bilgi ve teknoloji yokluğunda ülkedeki maden, demiryolu, tünel, liman, tramvay ve elektrik işlerini yabancı imtiyazlı şirketlere vermek zorunda kaldı.



Ameli Elektrik 1926

Cumhuriyet Döneminde Elektrik


Cumhuriyet ilan edilirken Türkiye'de 32.8 MW gücünde ve yıllık 44.5 kwh üretime sahip toplam 38 santral vardı. Osmanlı'dan Cumhuriyete geçilirken sadece İstanbul Avrupa yakası, Adapazarı ve Tarsus'ta elektrik vardı. 40 bin köyün tamamı, Türkiye'nin ise yüzde 94'ü elektriksizdi. (Özdemir, s.25)

Cumhuriyetin ilanı sonrasında Türkiye hızla elektriklendirildi. Cumhuriyetin ilk 10 yılında (il ve ilçeler) toplam 105 yerleşim merkezi elektriğe kavuşturuldu. (Özdemir, s.27)

İstanbul Elektrik ve Tramvay Şirketi, 1924-1928 arasında Cumhuriyet döneminin ilk elektrik dergisi “Ameli Elektrik'i yayınladı. (29 sayı).

Cumhuriyetin ilk yıllarında elektriğin yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye'de radyo yayınlarına da başlandı. 1927'de İstanbul ve Ankara'da uzun dalga bandında yayın yapan iki verici faaliyete geçti.

Atatürk, 1923'te toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde kanunlarımıza uymaları şartıyla yabancı sermayeye açık olduklarını bildirdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında sermaye yokluğu, teknoloji ve teknik altyapı yetersizliği gibi nedenlerle Osmanlı'dan kalan yabancı imtiyazlı şirketlerle çalışılmaya devam edildi. Ayrıca Alman ve İtalyan kökenli bazı şirketlere elektrik üretimi ve satışı için imtiyazlar verildi.

10 Nisan 1930'da kabul edilen 1580 Sayılı “Belediye Kanunu” ile belediyelere imtiyazlı şirketleri satın alma hakkı tanındı. Ayrıca belediyelere kendi sınırları içinde tesis kurma ve işletme hakkı verildi. 1938-1944 arasında İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Mersin, Balıkesir, Gaziantep Tekirdağ, Edirne, İzmir, Antalya, Trabzon ve Malatya'daki tüm yabancı ve imtiyazlı elektrik işletmeleri satın alındı. Böylece elektrik işleri devletleştirildi.
1930'larda kurulan KİT'lerin çoğu kendi elektriğini kendi santrallerinde kendileri ürettiler. Bunlardan bazıları (Örneğin Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası) ürettikleri elektriğin bir bölümünü bulundukları kentlere verdiler.
1933'te hazırlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (BBYSP)'nda devletin termik ve hidrolik enerji kaynaklarını araştırıp bulması ve elektrik üretiminde aktif rol alması öngörüldü. BBYSP'de enerjiyle ilgili üç rapordan biri “Elektrifikasyon Meselesi” adını taşıyordu. Raporda elektrik ihtiyacının karşılanması amacıyla elektrik santrallerinin kurulması ve akaryakıt ihtiyacının yerli kaynaklardan karşılanması isteniyordu.

Enerji ve elektrik alanında 1933'te Belediyeler Bankası, 1935'te Maden Tetkik Arama, Etibank, Elektrik İşleri Etüt İdaresi kuruldu.

1936'da hazırlanan İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı'na göre ülkenin değişik yerlerinde elektrik santrallerinin kurulmasına karar verildi. Planda, Türkiye'nin elektrifikasyonu görevi Maden Tetkik Arama, Elektrik İşleri Etüt İdaresi ve Etibank'a verildi. Ülkenin doğu bölgelerindeki zengin maden yataklarından çıkarılan bakır, çinko, nikel gibi madenler elektrik enerjisi sektöründe değerlendirildi. O dönemde elektriğin uzak mesafelere taşınması çok pahalı olduğundan elektrik santralleri enerji kaynaklarının olduğu yerlerde kuruldu.

1924-1927 arasında Ankara'da 3 elektrik santrali kuruldu. 1927'de Silahtar-Yedikule, 1929'da Visera-Trabzon, 1931'de Kayseri-Bünyan, 1940'ta İvriz-Ereğli arasında ilk defa 15 kV'tan büyük enerji nakil hattı işletmeye açıldı. 1940 sonuna kadar ülke genelinde toplam 174 elektrik santrali kuruldu. Bu arada 1941'de Silahtarağa Elektrik Santrali'nin üretim kapasitesi artırıldı.



1923-1950 arasında Türkiye'de elektrikle aydınlatılan yerleşim yerleri. (Yurtoğlu, s. 239)

Türkiye'de 1937'de elektrik abonesi sayısı 49 ilde, 84 ilçede, 15 bucakta, 5 köyde toplam 206.146 kişiydi. Bu sayı 1950'de 62 il, 198 ilçe, 28 bucak, 12 köyde toplam 517.412 kişiye yükseldi. Böylece 1937-1950 arasında Türkiye'de elektrik abone sayısında %150,99, aydınlatılan il merkezi sayısında %26,53; aydınlatılan ilçe merkezi sayısında %135,71; aydınlatılan bucak merkezi sayısında %86,66; aydınlatılan köy merkezi sayısında %140 oranında bir artış sağlandı. Türkiye'de 1923'te santrallere göre toplam elektrik üretim miktarı 44,5 iken bu rakam 1950'de 789.5'e yükseldi. Böylece 1923-1950 arasında Türkiye'de santrallere göre toplam elektrik üretim artış oranı %1.674,15 oldu. (Yurtoğlu, s. 238-240)

1950'lerde de çeşitli elektrik santralleri kuruldu. Demokrat Parti dönemde faaliyete geçirilen Sarıyar, Seyhan, Hirfanlı, Demirköprü, Kemer baraj ve hidroelektrik santrallerinin toplam üretim kapasitesi 1 milyar 429 milyon kilovat saate ulaştı. Elektrik üretimi 1950'de 789.5 milyon kilovatsaatten 1960'ta 2 milyar 815 milyon kilovatsaatin üzerine çıktı.
1960'ta Türkiye'de, elektrik üretiminde taşkömürü ve linyitin yanı sıra fueloil ve motorin de kullanılmaya başlandı. 1967'den sonra santral sayısı daha da arttı.
1970'de “Türkiye Elektrik Kurumu” (TEK) kuruldu. Elektrik işleri bu kurum bünyesinde toplandı. Yaşanan siyasi ve ekonomik krizler nedeniyle 1970'li yılların sonunda elektrik kısıntı ve kesintileri oldu.

1993'te TEK; TEDAŞ ve TEAŞ olarak iki farklı KİT'e dönüştürüldü. Özel sektörün elektrik yatırımlarına katılması için 1994'te yap-işlet-devret uygulamaya kondu. 20 Şubat 2001 tarihli 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu” ile TEAŞ, üç farklı iktisadi devlet teşekkülüne (TEİAŞ, EÜAŞ ve TETAŞ) ayrıldı.

Sonuç olarak Türkiye'de elektrik, 1924-1984 arasında kamu hizmeti olarak değerlendirilirdi. 1923-1938 arasında elektrik işlerini yürüten imtiyazlı yabancı şirketler, 1938-1944 arasında satın alınıp devletleştirildi. 1980'lerde özelleştirmeler gündeme geldi. 2000'lerde elektrik dağıtımı özelleştirildi. 2013'te TEDAŞ'a bağlı ortaklıklar özel şirketlere devredildi. Özelleştirilen diğer KİT'ler gibi elektrik özelleştirmesinden de beklenen sonuç alınamadı. Öyle ki, 2022'de bir ilimiz 3 gün boyunca elektriksiz kaldı.

★★★

Sizden önce mum vardı ha!
Kaynakça:

Nadir Yurtoğlu, “Cumhuriyet Türkiye'sinde Elektrik Enerjisi”, AAM Derg., 2018; 34 (2) 8.

– Naziye Özdemir, “İmparatorluktan Cumhuriyete Türkiye'de Elektriğin Tarihsel Gelişimi”, Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, C.2, S.3, Temmuz 2016.

Naziye Özdemir, Cumhuriyet Dönemi Enerji Politikaları Çerçevesinde Türkiye Elektrik Kurumu, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 2018.

– Osman Bahadır, “Osmanlılarda İlk Elektrik Uygulamaları”, Elektrik Mühendisliği, Nisan-Mayıs 2019,S. 465.

Osman Bahadır, Elektriğin Kısa Tarihi, İstanbul, 2001.

– R.Sertaç Kayserilioğlu, Dersaadet'ten İstanbul'a Tramvay 1, 2.B.,İstanbul, 2003.

Vahdettin Engin, Ufuk Gülsoy, “İstanbul'un Aydınlatılmasında Elektrik Dönemi”, Büyük İstanbul Tarihi, (pdf).

sözcü
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
elektrik, meydan, sinan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:56.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.