Washington Post’tan Türkiye seçimi analizi: Dünyada adil olmayan seçim tren

[@Canan]

Washington Post’tan Türkiye seçimi analizi: Dünyada adil olmayan seçim trendi büyüyor

Dünyanın önde gelen yayın organları, seçimlerin ikinci turu öncesinde Türkiye’deki durumu analiz eden yazıları sürdürüyor. Washington Post gazetesinde, ilk turdan çıkan soncun dünyada liberal olmayan demokrasilerle ilgili yükselen eğilimin bir yansıması olduğu yorumu dikkat çekti.

Dünya basını cumhurbaşkanı seçiminde ikinci tura gitmeye hazırlanan Türkiye’yle ilgili analizleri hız kesmeden sürdürüyor.

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Washington Post gazetesi, Türkiye'deki seçimin dünya açısından önemine dikkat çeken bir yazı yayınladı. Gazetede Fareed Zakaria imzasıyla yayınlanan yazıda, Türkiye'deki seçim sonucunun dünyada liberal olmayan demokrasilerin yükselişinin bir yansıması olduğu yorumu yer aldı.

Dünyada birçok kişinin 14 Mayıs'ta muhalefetin önde çıkacağına inandığını ancak yanıldığını kaydeden gazete, sonucun ekonomik felaketi ve depremi yaşayan ülke açısından çok çarpıcı olduğunu yazdı. Türkiye'de siyasi ortamın Erdoğan'ın lehine işlediği, devlet kaynaklarının iktidar yandaşlarına akıtıldığı, medyanın hükümet kontrolü altında tutulduğu vurgulanan yazıda, devlet televizyonlarının sürekli hükümetin başarılarından bahsederek Erdoğan propagandası yaptığını, çok sayıda gazetecinin hapiste tutulduğunu ve binlerce kişinin hükümete hakaret suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını aktardı.

‘İKTİDAR, BÜYÜK YAPISAL AVANTAJLARA SAHİP’

Hükümetin bağımsız kurumları sistematik olarak zayıflattığını, sosyal medya kontrolünün giderek sıkılaştığını hatırlatan Washington Post, liberal olmayan demokrasilerde seçilmiş liderlerin sahip oldukları güçle muhalefete karşı büyük yapısal avantajlar kazandığını, hükümet kaynaklarıyla desteklerini artırdığını vurguladı.

Tüm bu şartlarda düzenlenen seçimlerin “özgür” olsa da adil olmadığını ifade eden gazete, Erdoğan'ın taktiklerinin dünyadaki birçok demokraside görülebileceğini belirterek Hindistan, Macaristan, Meksika gibi ülkelerde de iktidarların benzer yöntemleri izlediği yorumunu yaptı.

Yazıda, bu koşullarda düzenlenen seçimlerde uluslararası gözlemciler bir usulsüzlük tespit edemese de bu seçimlerin özgür olup olmadığının sorgulanması gerektiği ifade edildi. Yazıda, “Bu seçimler özgür mü? Teknik olarak evet ama aynı zamanda derin bir adaletsizlik var” denildi.

https://www.sozcu.com.tr/2023/dunya/...yuyor-7689787/

[@Heliosaga]

Valla seçimi ve seçimden sonrası durumu pür dikkat izleyen biri olarak Kılıçdaroğlu'nun kesinlikle aday olmasında veya kendini aday göstertme çabasında olmasında bir suç aramıyorum.

Herkes kampanya sürecini tam desteklerken, yapılan adımları alkışlarken seçim sonrası ibrelerin tam tersine dönmüş olması, herkesin Kılıçdaroğlu'nu suçlaması, x aday olsaydı kazanırdık y aday olsaydı şöyle yapardık tartışmaları, kazanamadık o yüzden hata bizde tartışmaları, bunların hepsi boş... Bu tartışmalar hiçbirşeyi kazandırmayacak muhalefete..

Ha CHP'nin Kılıçdaroğlu'nun hiç mi falsosu yok maalesef var. Tartıştığım kişilerin çoğu "ya bu kılıçdar yüzde birlik partilere 40 milletvekili vermiş bu adam nasıl yönetecek?" diye sorduklarında ben cevap veremiyorum mesela. Tamam birleşe birleşe kazanalım kampanyası güzel ama herkesinde yerini bilmesi gerek ölçüsünü de bilmesi gerek. Yüzde birlik partilere taş çatlasa 10 mv vermeniz gerekirken kalkıp içinizden 40 mv kadar yer verirseniz küskün hatta fanatik chp'lilerde oy vermeye gitmez bir kaç kişi tanıyorum böyle karar almış, ne yapsam vazgeçiremedim bu soruyu soranlara karşı maalesef ben bile sessiz kalıyorum.

Başka hata var mı? evet yine var. Altılı masa'daki sözüm ona 40 mv çıkaran deva ve gelecek partilerin hiçbiri kampanya süresince sahada yoktu. Sahada sağ partilerden bir canla başla çalışan Saadet partilileri gördüm. İyi partililer kısmen vardı. Terörist diye bellenen hdp'nin doğuda nasıl çalıştığını da gördük. Trajikomik kısım şu ki beyaz türkler olarak bizler birbirimiz içinde çatışırken Kürtler bir bütün halde olmasını da bildiler. Demirtaş'ı ne kadar sevmesemde gerektiğinde nasıl fedakarlık yapabileceğini seçim öncesi de sonrası da gösterdi. Kendisine derin saygı duyuyorum.

Mülteci ve ekonomi konulu problemlerde Özdağ ile görüşmede gecikme de seçimi etkiledi. CHP'nin burada hemen aksiyon alamaması da hatalıdır. Dikkat edin öyle bir aday etrafında birleşti ki bu muhalefet. Yorgun ülkücüsü'de kürdü'de solcu'suda küskün muhafazakarı'da aynı adaya oy verdi.

Oy vermeyen 10 milyon üzeri seçmene gelince çok methedilen z kuşağı bu kesimde. Bir milyon üzeri ise özdağ çekincesi gösteren kürt seçmendir.

Sandık güvenliği konusunda sonradan yapılan açıklamaların hiçbir önemi yok. 17 bin sandıktan veri alamadık diye açıklama yapmak da(Gürsel tekin söyledi) ne bileyim eğer böyle birşey varsa cidden bu muhalefetin ciddi bir kaynak yığmasına ihtiyacı var. Sandık müşahitleri ve üyelerine seçim süresince para ve erzak yardımı yapması gerekiyordu... O kadar para alıyorsunuz devletten ne yapıyorsunuz bu paralarla diye sorar insan.

Bu seçim sonucunda kesinlikle üzülmedim. Ha sevinmedim de çünkü halkın bir kısmı fanatiklikten ampule basarken, bir kısmı tepki göstereceğim diye mhp'ye kaymış suriyelileri zaten saymıyorum. Bir de bunlar bozdu bunlar düzeltecek diye oy atanları da biliyorum ki onlarda bizim gibi anarşistlerden oluşuyordur heralde.

Erdoğan kazanmasına kendisi bile sevinememiştir. Kurduğu kabineden bakarsanız kendisi çoktan İngiltere'nin güdümüne girmiş. Mehmet şimşek açıklamaları artık "nas var nas!!" politikasından nasıl vazgeçileceğini gösterecek. Ha bu ekonomi politikası iyileştirme getirir mi hiç getirmez. KKM'yi bozup doları salsalar dolar 30 lira, bu durumda halkın para harcamaması için türk lirası vade faizlerini acayip arttırmaları gerekiyor e bu faiz için yine para basacaklar bu enflasyonu durduracak mı? afedersiniz ama babayı durdurur.

Toprak satarak yada varlık fonundaki şirketleri tamamen satarak bu durumu kurtarabilirler mi? İMKANSIZ. Resesyon yani küçülmeye girildiğinde bir gecede kapanan kepenklerin ardından bu iktidarın yerinde durması bile imkansız. Onlar bu rehavetle bunu yapacaklar çünkü sanıyorlar ki biz ne yapsak halk bize oy verdi sanıyorlar. 2025'de erken seçim mutlaka olacak dediydi dersiniz.

Hukuk ve yargıda reformlar yapılmadığı sürece isterseniz değil şimşek harvard'dan mezun olmuş en ekonomi profesörlerini de getirseniz bu iş olmaz ki burda parantez Daron acemoğlu bile bu ortamda muhalefetin kazanmamasının daha doğru olacağını düşünmekte. Kendisi bile bu ekonomik girdaptan çıkış yolunun ne olacağını bilmiyorum diyor.

Muhalefet ne yapmalı? Kılıçdaroğlu istifa etmeli mi? Muhalefet yenilenme sürecine mutlaka girmeli ama bunu Kılıçdaroğlu önderliğinde yapması gerekiyor. Herkes istifa etsin diye bağırıyor ya sorsan kim gelmeli başa deseler dut yemiş bülbül gibi susarlar. Belediye başkanları gelemez! Yasa var. Şu anki istifası muhalefeti kesinlikle dağıtır ve kaosa sürükler. Bu süreç de belediye seçimlerine kadar tamamlanıp bir kurultay kararı ile Kılıçdaroğlu kesinlikle istifa etmeli. Başarısız olduğu için değil, yaşı yetmeyeceği için istifa etmelidir. Muhtemel başkan ise İmamoğlu olur gibime geliyor. Yerel seçimlerde İstanbul konusuna çok çalışmaları gerekiyor. Bu konuda yeni isim belirlemeliler. Çünkü burada yenilemeyi İmamoğlu sağlayacak.

[@ReaL]

Twetter da yapılan algılar sanki tüm insanlar öyle düşünüyor hissi veriliyor. Şu partiye şu kadar milletvekili vermiş, hakkı şuymuş vs. sonuç ile hiç ilgisi yok. Ne güzel işte al sana demokrasi. Bu duruma içerleyecek var ise CHP den mv olamayan kişilerdir. Seçmene ne?

Değil İmamoğlu, Atatürk gelse sonuç bir aşağı, bir yukarı aynı olurdu. Millet kutuplaştı iyice. akp li CHP ye oy vermez, CHP li de akp ye oy vermez.

Ülkenin kaynakları bir kesime aktıkça bu kutuplaşma daha da keskin olacaktır.