23.03.2019, 13:36
|
#1
|
|
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Çocuğunu Okula Götürürken Dayanamayıp Çantasını Tarttı Gördüğüne İnanamadı
Çocuğunu Okula Götürürken Dayanamayıp Çantasını Tarttı Gördüğüne İnanamadı
Eğitim uzmanı Ali Taştan yazısında özel okullar ile devlet okulları arasındaki farka dikkat çekti.
Eğitim uzmanı Ali Taştan, Mektepli Gazete’de “Çocuğumun çantası 6 kilo 400 gram” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Taştan yazısında özel okullar ile devlet okulları arasındaki farka dikkat çekti.
“BAKKALDAN SÜT ALIRKEN ÇANTAYI TARTIM VE 6 KİLO 400 GRAM GELDİĞİNİ GÖRDÜM”
Ali Taştan şu ifadeleri kullandı:
“İşim gereği bugün özel okullardan birini ziyaret ettim. Okul değil sanki 5 yıldızlı otel. Okulun girişinden en ücra köşesine kadar pırıl pırıl. Okulda yok yok. Sınıfların donanımı mükemmel. Yüzme havuzundan spor salonuna çok büyük yatırım yapılmış. Çocuklara baktım, çocuklar çok mutlu. Tuvaletler tertemiz. Yemekhane harika. Bahçe yemyeşil…
Aynı sabah, kendi çocuğumu okula bırakmak için evden çıktım. Çantasını elime aldığımda çok ağır olduğunu fark ettim. Bakkaldan süt alırken çantayı tartım ve 6 kilo 400 gram geldiğini gördüm.
Benim çocuğum Ankara’nın göbeğinde bir devlet okuluna gidiyor. Öğrenciler eski bir binada eğitim görüyor. Okul müdürümüzle ara sıra konuştuğumuzda, her ay temizlik görevlilerinin maaşlarını nasıl ödeyeceğini düşündüğünü söylüyor bana.
Özel okul ziyaretim sırasında kendi çocuğuma ne kadar büyük bir haksızlık yaptığımın bir kez daha farkına vardım. Kamusal eğitimden yana tavır koymuş bir eğitim politikamızın olmayışı nedeniyle, çocuklarımızın kötü şartlarda eğitim gördüğü gerçeği ile bir kez daha yüzleştim.
Bugün, o kadar kızdım ki kendime ve Milli Eğitim Bakanlığı’na…. Nasıl olur da temiz tuvalet, temiz okul imkanı sağlayamayız çocuklarımıza diye düşündüm.”
“10-15 YIL SONRA YÖNETİCİ OLARAK ÇALIŞAN KİŞİLERİN ZENGİN AİLELERİN ÇOCUKLARI OLDUĞUNU GÖRECEĞİZ”
Yazısında “Şimdi, özel okullarda her türlü imkana sahip çocuklar ile tuvaletini bile temizleyemediğimiz devlet okullarındaki çocuklar aynı LGS’ye, aynı TYT’ye girecekler” diyen Taştan yazısını şöyle sürdürdü:
“‘Finlandiya’da tüm çocuklar aynı imkanlara sahip devlet okullarına gidiyor’ şeklinde haberleri görüyoruz gazetelerimizde. Peki biz neden bunu başaramıyoruz? Bizim çocuklarımız bu kadar kıymetsiz mi?
Şehirlerin lüks semtlerine gittiğimizde, olağanüstü kaliteli binalar yapıldığını görüyoruz. Devletimizin böyüüük böyüüük yöneticileri inşaat sektöründe dünya lideri olduğumuzu bas bas bağırıyor. Peki bizler neden temiz, güvenli, aynı imkanlara sahip, bahçesi yeşil okullar yapamıyoruz çocuklarımıza?
10-15 yıl sonra kamuda ve özel sektörde yönetici olarak çalışan kişilere baktığımızda, hepsinin zengin ailelerin çocukları olduğunu göreceğiz. Alt görevlerde çalışan kişilerin ise yoksul ailelerin çocukları olduğu gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpacak.
Peki neden böyle bir sonuç ile karşılaşacağız?
Çünkü;
Son yıllarda devletin eğitim harcamaları azalırken ailelerin eğitim harcamalarının tam tersine arttığı görülüyor. En yoksul yüzde 20’de olan ailelerle, en zengin yüzde 20’lik dilimde yer alan ailelerin eğitime ayırdığı payda 23 katlık bir fark var. Zengin yüzde 20’lik kesim toplam eğitim harcamasının yüzde 63,6’sını, en yoksul yüzde 20’lik kesim ise sadece yüzde 2,8’ini gerçekleştiriyor. Yani zengin 63 lira harcarken, yoksul 2,8 lira harcıyor eğitime…
Tüm bu verilere ve yaşananlara baktığımızda, tabi ki benim çocuğum altı buçuk kilo çantayla okula gidecek. Tabi ki benim çocuğum okulda tuvalete gidemeyecek. Tabi ki benim çocuğum nitelikli eğitim alamayacak. Tabi ki benim çocuğum 10-15 yıl sonra doktor olamayacak, mühendis olamayacak.
10-15 yıl sonra nitelikli eğitim almış zengin ailelerin çocukları tabi ki kamuya da özel sektöre de
hükmedecek. Ülkeyi de yönetecek.”
“BİZİM ÇOCUKLARIMIZ DA MUTLU OLMAYI HAK EDİYOR”
Eğitim uzmanı Taştan yazısını şöyle noktaladı:
“Bugün çocuklarımızın bizleri hiç affetmeyeceğini bir kez daha anladım. Bizlerin çocukları da, onların çocukları da aynı kaderle karşı karşıya kalacaklar.
Bu yazıda özel okulları savunduğum, oralarda ne kadar iyi eğitim verildiğini söylediğim anlaşılsın istemem. İnşaat işiyle uğraşan bir esnafın yaptığı okulları, verdiği eğitimi benim devletimin neden yapamadığını anlatmaya çalıştım. Çocuğuna iyi eğitim verilmesini sağlayamayan bir öğretmen olarak anlatmaya çalıştım, devlet okullarındaki acizliğimizi.
Bu yazıyı yazarken;
Ortalama görev süresi 2 yıl olan milli eğitim bakanlarının olduğunu unuttum.
Çocuklarımın geleceği için harcanması gereken paraların Fatih Projesinde heba edildiğini unuttum.
Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının neredeyse tamamının çocuklarını özel okullara gönderdiklerini unuttum, maalesef.
Projeler için gelen milyonlarca avronun yetkisi olmayan kişiler tarafından vadeli hesaplarda işletildiğini unuttum. Bunu da ülkemin savcılarının uzaktan izlediğini unuttum.
Yatırım için harcanması gereken 6 milyar liranın toplantılar için harcandığını unuttum.
Devlet okullarına atanan yöneticilerin yüzde 80’inin -garip bir ‘tesadüfle’- aynı eğitim sendikasına üye olduğunu unuttum.
Kanun üstüne kanun yazılarak son müsteşarın önce profesör, sonra rektör yapıldığını unuttum.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bazı yetkilerini Suriye menşeili derneklere devrettiğini unuttum.
Daha ne denir ne yazılır bilemedim. Ama bildiğim tek şey, bizim çocuklarımız da nitelikli eğitimi hak ediyor. Bizim çocuklarımız da eğitimden eşit pay almayı hak ediyor. Bizim çocuklarımız da mutlu olmayı hak ediyor.
Binlerce kez özür diliyorum eşit eğitim imkanı sağlayamadığımız çocuklarımızdan…”
Odatv.com
|
|
|
|
