Geri Dönüşü Olmayan Körlüğe Neden Oluyor: Glokom (Göz Tansiyonu)

[@Canan]

Geri Dönüşü Olmayan Körlüğe Neden Oluyor: Glokom

Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen Glokom, zamanında önlem alınmadığında kalıcı körlükle sonuçlanabiliyor. Herhangi bir belirti vermeden de ilerleyebilen bu hastalıkla ilgili yeterince bilgi sahibi miyiz? İşte glokom hakkında bilmeniz gerekenler...

Beş ülkeden 5 bin kişiye göz sağlığı ile ilgili sorular soruldu. Novartis’in gerçekleştirdiği Uluslararası Glokom anketi sonuçlarına göre; katılımcıların yüzde 85'i, beş duyu arasından en çok görme yetisini kaybetmekten korkuyor ve yüzde 87'si düzenli göz muayesinin önemli olduğuna inanıyor. Ancak buna rağmen sadece yüzde 33'ü düzenli olarak göz taraması yaptırdığını belirtiyor. Dünyada geri çevrilemeyen körlük olgularının önde gelen nedeni olan glokom hastalığı hakkında, katılımcıların yüzde 54'ünün bilgi sahibi olmadığı görülüyor.

16 Mart 2017, İstanbul – Novartis, 12-18 Mart Dünya Glokom Haftası'nda, dünyada önde gelen körlük nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan glokom hastalığına dikkat çekmek amacıyla düzenlediği global anket, 18 yaş ve üzeri yetişkinlere yapıldı. Avustralya, Fransa, Almanya, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden toplam 5 bin kişinin katıldığı anketin sonuçları düşündürücü. Risk altındaki grupları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla hastalık ve göz sağlığıyla ilgili kişisel davranışlar hakkında genel bilgilerin sorulduğu anketin sonuçları görme duyumuza verdiğimiz önemi ortaya koyuyor.

DÜZENLİ OLARAK GÖZ TARAMASI YAPTIRIYOR MUSUNUZ?

Ankete göre, katılımcıların yüzde 85'i, beş duyu arasından en çok görme yetisini kaybetmekten korkuyor ve yüzde 87'si düzenli göz muayesinin önemli olduğuna inanıyor. Ancak buna rağmen sadece yüzde 33'ü düzenli olarak göz taraması yaptırdığını belirtiyor.

Anket sonuçları, dünyada geri çevrilemeyen körlük olgularının önde gelen nedeni olan glokom hastalığı hakkında, katılımcıların yüzde 54'ünün bilgi sahibi olmadığını da gösteriyor. Dünya genelinde yaklaşık 60 milyon kişiyi etkileyen glokom, neredeyse hiçbir belirtisi olmadığı için çoğu zaman fark edilemiyor ve zaman içerisinde ilerleyerek körlüğe neden olabiliyor.

Göz sağlığı alanında dünyanın önde gelen sağlık kuruluşlarından birisi olan Novartis'in Oftalmoloji İş Birimi Direktörü Çağdaş Balcı, “Glokom nedeniyle oluşan görme kaybı, tedavi ile geri kazanılamaz ancak görme kaybının ilerleyişi yavaşlatılabilir. Dolayısıyla erken tanı çok önemli. Glokom ve körlük riski taşıdığının farkında olmayan insanlar var. Anketimizin sonuçları; hastalık ve olası sonuçları hakkında farkındalığın ve düzenli tarama oranlarının düşüklüğüne işaret eden uzmanların görüşlerini destekler nitelikte” dedi.

Glokomu hastalığının global düzeyde oluşturduğu yükün giderek artması ve dünya genelinde bu hastalıkla mücadele eden insan sayısının 2020 yılına kadar 76 milyona ulaşması bekleniyor.

GLOKOM NEDİR?

Glokom, genellikle göz içi basıncının artmasıyla ilişkilendirilir, en yaygın türü olan açık açılı glokom herhangi bir belirti olmadan gelişebilir ve kalıcı görme kaybına neden olabilir. ‘Görmenin sinsi hırsızı' olarak bilinen bu hastalık, erken tanı konulabildiği taktirde, kontrol altına alınabilir. Global ankete katılanların yaklaşık üçte biri göz tansiyonu, aile öyküsü, diyabet ve ileri yaşı doğru şekilde glokom risk faktörleri arasında saymıştır.

[@Canan]

Her Yüz Kişiden Birinde Görülen Hastalık: Glokom

Türkiye'de 40 yaş üzerindeki yaklaşık her 100 kişiden birinde görülen ve toplam körlüklerin %30'unun sorumlusu olan göz tansiyonu hastalarından sadece beşte biri bu ciddi durumun farkında. Dünyagöz Etiler'den Prof Dr. Ümit Aykan glokom rahatsızlığının her yaşı etkileyebileceğini söyledi.

Prof. Dr. Aykan, "Gözlerde aniden ortaya çıkan şiddetli ağrılar, kanlanma, ani görme kaybı ve ışık etrafında hareler görme gibi belirtiler görüldüğünde, hastaların hiç zaman kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına gitmeleri çok büyük önem taşıyor. Sinsi bir hastalık olan glokomun oluşumunda göz içi basıncı yavaş bir şekilde artar ve görmeyi etkileyen sinir hasarı da bununla birlikte yavaşça ilerler. Hastalar bu sebepten ciddi ağrılar hissetmeyebilirler. Erken teşhis ve tedaviye başlanmasının önemi, bu rahatsızlık sebebiyle oluşabilecek olan görme kayıplarının ne yazık ki geri döndürülme şansı olmamasından dolayı kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

Genetik faktörler büyük rol oynuyor

Glokomda genetik yatkınlığın en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Aykan, "Anne, baba, kardeş gibi birinci derecedeki akrabalarda göz tansiyonu rahatsızlığı bulunan kişilerde, hastalığın görülme şansı 10 kata kadar daha fazla olabiliyor. Genetik yatkınlığın yanı sıra, ilerleyen yaş, diyabet, şiddetli kansızlık, tansiyon, migren, kortizon tedavisi ve göz yaralanmaları gibi pek çok faktör glokoma yakalanma riskini yükseltiyor. Bu gibi rahatsızlıklardan şikayetçi olan hastaların erken tespit amacıyla düzenli göz muayenelerini gerçekleştirmeleri, görme yetilerini kaybetmemeleri açısından çok büyük önem taşıyor” derken teşhis için bu belirtilerin göz ardı edilmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Teşhis için detaylı bir göz muayenesi şart

Prof. Dr. Aykan, detaylı bir göz muayenesinin teşhis ve erken tedavi için büyük önem taşıdığını söylerken, "Tanı aşamasında göz basıncı ölçülerek sinirlerde bir hasar oluşup oluşmadığı incelenir. Bunun ardından gerçekleştirilecek olan görme alanı testi ve optik sinir başı ve lifi ölçümleri de kesin teşhisin konulması için faydalanılması gereken muayene yöntemleridir. Erken teşhis, kalıcı körlüğün oluşmasının önüne geçmek için çok büyük önem taşıyor. Bu detaylı muayenelerin her iki yılda bir yapılması gerekiyor” dedi.

Prof. Dr. Ümit Aykan
Kaynak