23.09.2019, 19:25 | #11 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
Mülteci kampından yasal yollarla ayrılmadık. İsmail'le birlikte kaçtık.
Bir akşam sefil barakada kalan diğerleriyle birlikte dip dibe yatmaya hazırlanırken, mültecilerin birine ait, yıpranmış bir kitabın resimlerine bakıyordum. Kitabın kapağında bir yunus resmi vardı. Ona bakıp İsmail'e "biz de şu yunus gibi yüzerek kaçıp gitsek şu adadan" dedim, öylesine. İsmail bunu ciddi bir öneri gibi aldı. Başladı fikir üretmeye. Fikirlerinden bir tanesi de kamp sorumlusuna rüşvet verip kaçmaktı. Barakayı paylaştığımız adamlardan biri (kendini uyanık sanan, süzme salak tiplerden) bu öneriye hemen atladı. Biraz parası olduğunu, bu işte bize katılmak istediğini söyledi. Hemen başkaları da katıldı buna. Mantıksız bir öneriye katılanların bu kadar fazla olması kamp koşullarının kötülüğüyle yakından alâkalıydı. "Herkes değerli eşyasını ortaya koysun, onları da verelim" dediler. Benim sadece değersiz bir saatim vardı. Bu saçma kurtuluş önerisine umut bağlamadım ve daracık barakada sıkışık ortamda, sıram gelince yatıp uyumaya çalıştım. Ama herkesi bir umut sarmıştı. Ben yatıp uyudum. Ama sabah olunca herkesin dilinde bu konu yeniden konuşulmaya başlamıştı. Böylece ham bir hayal giderek güç buldu, kalıcılaştı. Kimsenin elinde doğru düzgün bir para veya değerli denilebilecek bir eşya yoktu. Gerçek mülteciler zaten varını yoğunu mülteci tacirlerine kaptırmışlardı. Mülteci sanılan korsanlar ise gasp ettikleri paranın ve eşyanın büyük kısmını gizli bir yere gömmüşlerdi. Elde olan az miktardaki para ve eşya ile rüşvet teklif edip, barakadaki onbeş kişinin birden bu şekilde kaçacağını ummak akıl alır şey değildi. Ama gerçekten uyanık ve fırlama birisi olan İsmail bu durumdan fırsat yaratmasını bildi. Birkaç gün sonra kamp görevlilerinden birisiyle konuştuğunu, Parayı ve eşyaları vermemiz karşılığında bizi gizlice çıkarmayı kabul ettiğini söyledi. Herkesi bir sevinç dalgası aldı. İsmail o akşam paraları ve yükte hafif eşyayı alıp bir torbaya doldurdu. Kamp görevlisine verecekti. Daha önce de dolandırılmış olan insanlar bir kez daha bu ihtimali kabullenerek ona inandılar. İsmail beni de alarak barakadan ayrıldı. Hava kararmıştı. Arkamızdan bakıyorlardı. O bakışlarını unutmam imkansız. Hâlâ gözümün önünde. Hâlâ utanıyorum. Bu oyunun sonunu merak ediyordum. Sık sık İsmail'e bakıyordum. Kafasının içindekileri anlayacakmış gibi... İsmail beni kampın arapça bilen Arap kökenli ve Yunan vatandaşı olan resmî görevlisinin bulunduğu bir yere götürdü. Adamı daha önce görmüştüm. Hiç güven vermeyen, tercümanlık işini bile doğru düzgün yapmayan (İsmail daha çok işe yarıyordu bu konuda), silik bir tip. İsmail adama para ve eşya dolu torbayı verdi. O da bize, uzaktan kendisini takip etmemizi söyleyerek yürümeye başladı. Kampta el ayak çekilmişti. Kamp kapısında bizi bir adama yönlendirdi. O adam, daha önce de sözünü ettiğim çeteden birisiydi. Karanlık ve zalim olanlardan. Bizi alıp, yol boyu konuşmadan, deniz kenarına dek epey bir süre yürüttü. Orada çeteden kötü adamlar vardı. Birisi yaklaşıp bana bir cankurtaran yeleği verdi. İsmail bana dönüp: “burada ayrılmalıyız dostum, ben çeteye katılıyorum” dedi. O zaman anladım. İsmail bir kere daha güce boyun eğmiş, kurtuluşu, onaylamadığı bir yere daha katılmakta bulmuştu. Midilli'den Ayvalık'a dek yüzdüm. Gece vakti, ışıkları görünen yere doğru şaşırmadan yüzdüm. Yüzecek dermanım kalmadığı zaman suda dinlendim. Yunuslar bana eşlik etti. Benim için cesaretlendirici oldular. Beş günlük Kurban Bayramı tatiline denk geldiği için mi ne, Türk sahil güvenlik gemileri ortalıkta görünmüyordu. Sonra Türk karasularında bir balıkçı teknesi beni görüp aldı. Yarın da "mutlu" sonu anlatayım.
__________________
"Ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle savunursunuz." Bertrand Russell |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.09.2019, 19:06 | #12 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
İnsanın başına bela gelince böyle arka arkaya gelirmiş. Balıkçı teknesi beni alınca sevinmiştim. Ama sıkıntılı günlerim bir süre daha devam etti. Meğer denizden alındığım yere yakın bir mülteci grubunun teknesi batmış. Balıkçı tekneleri bunların bir kısmını denizden toplamış. Bizim sahil güvenlik ekibi beni aldı, sanki mülteciymişim gibi götürdü son yakalanan mültecilerle birlikte bir spor salonuna.
Şansa bakar mısınız?! Sen gel, tam kurtuldum de, yakınında bir yerde mülteci teknesi batsın. Diğer mültecilerden biri sansınlar seni de. Bendeki bu şans, çöldeki bahtsız bedevinin şansından farklı mı? "Ya ben Türk'üm" diyorum. Genç görevliler gülüyorlar. Alışıklarmış bu numaralara. TC numaramı unutmuşum tabii iki ayın stresi içinde. Adımı söylüyorum ama şeklim şemalim o kadar değişmiş ki, kayıtlı fotoğrafıma ben bile benzetemedim kendimi. Anlayacağınız, bir süre de bizim buradaki mültecilerle birlikte kaldım. Ne yalan söyleyeyim, bizim burada en azından çeteler ve onların şiddet eylemleri yok. Daha bir rahat ettim. Memleket havasını soluyordum hiç olmazsa. Yine esirdim ama eni sonu kurtulacaktım herhalde. Sonunda kurtuldum da. Mavi tura birlikte çıktığımız arkadaşım, kaçırıldığım günden beri benim için kaç kere resmî başvuru yapmış. Bizim polis Yunan polisine sormuş ama onların polisi resmî yazıyla, benim izime rastlanmadığını, kendi karasuları içinde herhangi bir korsanlık faaliyetinin söz konusu olmadığını belirtmişler. En sonunda nasıl olmuşsa akıl edip Lesbos (Midilli) mülteci kampındakileri araştırmışlar. Mülteci diye tutulan korsanlardan birisi, "bizim teknede vardı bir Türk" diye hatırlamış. Artık çetede olan İsmail'e sormuşlar, adı neydi diye. O da sağolsun, gelip Yunan makamlarına ifade vermiş benim için. Yunan makamları da "evet, meğerse öyle biri varmış, ama yüzerek Ayvalık'a kaçmış" demişler. Böylece benim doğruyu söylediğim ortaya çıkmış! Nasıl hikaye ama? Aziz Nesin'lik denecek türden değil mi? Aziz Nesin yaşasa ve görse ne derdi acaba? Ben bunca yaşadıklarımdan sonra artık ne sehayate kalkarım, hatta ne de evimden dışarı çıkarım. Zaten evime geldiğimden beri bir hafta yatağımdan bile doğru düzgün çıkmadım. Temiz, çarşaflı, yumuşacık yatağımdan...
__________________
"Ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle savunursunuz." Bertrand Russell |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
28.02.2020, 18:53 | #13 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
Korsan arkadaşım İsmail bana mail atmış, "mülteci akını serbest bırakılmış, sen de onların arasına karış, atla bir bota gel de görüşelim, özledim" diye.
Tepkisel biçimde güldüm. |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
28.02.2020, 20:57 | #14 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
Sakın atlama o bota o botun kendisini götürecek mecali yok.
|
2 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.02.2020, 21:19 | #15 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
|
09.03.2020, 11:14 | #17 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
|
09.03.2020, 22:09 | #18 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Korsanlarca Kaçırıldım!
Alıntı:
Benim gözümde yanlış yanlıştır. Kimden gelirse gelsin, eleştiririm. Ama pek çok insan bunu yapmıyor. Mesela bizdeki bir kesimin gözünde Yunan makamlarının bu vahşice eylemine eleştirel tek bir laf etmek zinhar yasaktır. Aynı şeyi bizimkiler yapsa kıyameti koparıp insan hakları savunucusu kesilecek pek çok "demokrat"(!) insan, bunu yapan Yunanistan olunca sus-pus dilsiz kesiliyor. Korsanlar bile bunlardan daha dürüst, daha tutarlı, yemin billah!.. |
|
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
kaçırıldım, korsanlarca |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |