Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Sezaryan ve 'normal' doğum tartışmasının gözardı edilen gerçeği:Mesele para
Sezaryan ve 'normal' doğum tartışmasının gözardı edilen gerçeği: Mesele para
Emine Erdoğan'ın vajinal doğum çağrısı ve Sağlık Bakanlığı'nın “Annecim Başardık” başlıklı kamu spotuna yönelik tartışmalar devam ediyor. Sezaryen doğumdaki artış oranları ciddi bir soruna işaret ederken; sorunun temeli, varılan nokta kadar konuşulmuyor...
Emine Erdoğan'ın vajinal doğum çağrısı ve Sağlık Bakanlığı'nın konuya ilişkin kamu spotu tartışma yarattı. Emine Erdoğan'ın açıklamasında belirttiği rakamlar toplum sağlığı açısından önemli bir soruna işaret ederken, kullanılan dil ve sorunun çözümü için seçilen yöntem tepkilerin odağındaydı. Konuya ilişkin çok sayıda ünlü isim ve STK yaptıkları açıklamalarla eleştirilerini paylaştı.
Bakanlığın “Annecim Başardık” başlıklı kamu spotunun anne adaylarının korkularını körüklediğini ifade eden Demet Evgar, vajinal doğum yapmak isteyen birçok kadının sezaryene zorlandığını ya da korkularından dolayı bu yolu seçtiğini belirtti. Pqueen olarak tanınan YouTuber Büşra Pelin Baynazoğlu "Kamu spotu çekmek istiyorsanız, kadınların ölmemesi için teşvik edici şeyler yapabilirsiniz." diye tepki gösterdi.
Kadın ve çocuk hakları alanında yaptığı calışmalarla bilinen Önce Çocuklar ve Kadınlar Deneği ise, konuya ilişkin "İktidarın sağlık politikaları nedeniyle ülkemizde binlerce kadın hastane yüzü dahi göremezken, okullarda çocuklar hijyenik olmayan ortamlarda ders görürken, her yeni güne bir başka kadın cinayeti haberiyle başlarken, Sağlık Bakanlığı’nın böylesi bir gündem ile açıklama yapması elbette tesadüf değil. Öte yandan bakanlık paylaştığı video ile doğumun şekli konusunda tek karar mercinin kadınlar olduğu yanılsamasına yol açmaktadır. İktidarın piyasacı ve kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele edeceğiz. Aklın, bilimin ve kadınların yanındayız." mesajını paylaştı.
RAKAMLARDA SON 30 YIL BÜYÜK ARTIŞ YAŞANDI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sezaryen doğum oranının %15’i geçmemesini öngörürken tüm dünyada özellikle son 30 yıl içinde sezaryenle doğum oranları tıbbi çerçevede açıklanamayacak ölçüde yükseldi. ABD’de sezaryen doğum oranı 1958’de yüzde 2 ve 1965’te yüzde 4,5 iken sonraki yıllarda hızla %20’leri 2004 yılı sonrasında %29'u aştı.
Dünya genelinde her beş doğumdan biri sezaryen ile gerçekleşirken Türkiye'de sezaryen doğum oranı yüzde 50'ye dayandı. Yani Emine Erdoğan'ın da belirttiği gibi her iki kadından biri sezaryen doğum ile anne oldu. Bu oranın özel hastanelerde yüzde 78'i devlet hastanelerinde ise yüzde 46'yı geçtiği görüldü.
HASTAHANE Mİ, TİCARETHANE Mİ?
Soruna tarihsel perspektifte bakıldığında ise bu artışın en temel nedeni olan "piyasacılık" kendini gösterdi. Son yıllarda devlet hastanelerindeki yoğunluk, sağlık çalışanı sayısındaki yetersizlik, randevu alınırken yaşanılan zorluklar ve benzeri gerekçelerle vatandaşlar özel hastanelere yöneldi. Sağlık kuruluşundan ziyade ticarethane mantığı ile çalışan özel hastanelerde doğum üceretler 10 bin TL ile 75 bin TL arasında "hizmet kapsamına göre" değişiklilik gösterirken, "kar" terazizinde bir belirleyen "doğum şekli" kendini gösterdi.
Ödenecek ücret açısından vajinal doğum ile sezaryen açısından ciddi bir fark olmamakla beraber, sezaryen doğum daha kısa sürede tamamlandığı için daha tercih edilir oldu. Vajinal bir doğum için saatler süren bir müdahale gerekliyken, sezeryanda böyle bir durum söz konusu değil. Özel hastanelerin ticari kaygılarını da düşünerek "sürümden kazanç" da denilebilir. Gerek doktorun yönlendirmesi, gerekse çevresel etkiler sonucu kadınlar arasında oluşan "korku" ise psikolojim temel olarak kendini sezaryen doğumda artışın etkilerinden biri oldu.
EMİNE ERDOĞAN'IN "NORMAL DOĞUM" AÇIKLAMASINDAKİ BOŞLUK
Sağlık bakanlığının kamu spotuna ve Emine Erdoğan'ın açıklamalarına geri döndüğümüzde ise bu temelden yoksun, sadece kadının tercihi üzerine varılan bir sorun kendini gösteriyor. Vajinal doğum yerine tercih edilen "normal doğum" ifadesi ise bu konunun politik ve yine kadınlara yaklaşımdaki "siyasal islamcı" tutum kapsamında değerlendirilebilecek başka bir boyutu. Çünkü Emine Erdoğan'ın da dediği gibi tıbbi gereklilik oluştuğunda sezaryen hayat kurtarır. Yani sezaryen doğum da "normal"dir.
EMİNE ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASI
Emine Erdoğan, 3 Ekim'de Beştepe’de yapılan Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’nda doğum tecrübesinin, anne ve bebek arasında hayat boyu sürecek özel bir bağın kurulduğu oldukça hassas bir süreç olduğuna dikkat çekerek, "Bir bebekle birlikte, sevginin, gücün, güvenin hayat bulduğu doğum esnasında yaşananlar, annenin ve bebeğin üzerinde bir ömür etkisi kalacak derin izler bırakır. Bu yüzden, bu özel zamanın mümkün olduğunca fıtrata ve doğala uygun bir şekilde gelişmesi, hayati önem taşır" dedi.
"Vajinal" doğumun başrolünde yer alan anne adayının, yeni bir ruhun dünyaya gelişini ve vücudunun "mucizevi" değişimini tüm boyutlarıyla deneyimleyebileceğine işaret eden Emine Erdoğan, "Hormonların sağlıklı bir şekilde salgılandığı doğal doğum sürecinde, anne hızlı bir şekilde toparlanır, bebeğini kucağına alır ve emzirerek ömrün sonuna kadar devam edecek güçlü bir güven ve sevgi bağının temelini atar" ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, "vajinal" doğumun bebeğin üzerindeki olumlu etkilerinin saymakla bitmeyeceğine dikkat çekerek, "Doğum kanalında karşılaştığı faydalı bakteriler sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi geliştiren bebek, bu mucizevi yolculukta akciğer gelişimini de sağlıklı bir şekilde tamamlar. Araştırmalar, beyin gelişiminde bellek, öğrenme, farkındalık gibi davranışları düzenleyen protein salgılarının doğal doğumda daha fazla üretildiğini ortaya koyuyor" dedi.
Emine Erdoğan, "vajinal" doğumun anne ve bebek üzerindeki tüm faydalarına rağmen tıbbi gereklilik dışındaki sezaryen oranlarının yüksekliğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Normal doğumun bütün bu faydalarına rağmen ne yazık ki günümüz dünyasında kadınlar bu eşsiz tecrübeyi olması gereken doğal haliyle yaşayamıyor. Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle, dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor. Sezaryen, 'Büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon' yerine, 'Pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği' olarak tanıtılıyor. Şunun altını çizmeliyim ki tıbbi gerekçelerle, doğru zamanda yapıldığında sezaryenin hayat kurtarıcı özelliği çok önemlidir. Ancak maalesef, Dünya Sağlık Örgütünce açıklanan yüzde 15'lik makul sezaryen sınırının, ülkemizde ciddi manada aşıldığını görüyoruz. Bugün Türkiye'de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor. Tekrar ediyorum, 2 çocuktan birisi."
Emine Erdoğan, sezaryen ameliyatların anne ve bebek üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin, şu bilgileri paylaştı:
"Hızlı ve kolay bir yöntem olarak sunulan sezaryenin, anne ve bebek üzerinde kısa ve uzun vadeli hasarlar bıraktığı bilimsel olarak da biliniyor. Sezaryenle doğan bebeklerde astım, obezite gibi kronik hastalıklara yatkınlık görülürken, doğum esnasında edineceği faydalı bakterilerden mahrum kalan bebeğin bağışıklık sistemi yeterince gelişemiyor. Doğal sürecini tamamlamadan müdahaleyle doğurulan bebekler, adeta dalından erken koparılan bir meyve gibi hayata yenik ve geriden başlıyor. Öte yandan, hormonal dengesi bozulan anne adayı, normal doğum yapan bir kadına göre, çok daha zorlu bir doğum ve annelik süreci geçirmek zorunda kalıyor."
Doğumla ilgili bazı temel gerçeklerin yeniden hatırlanmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Kadın bedeninin tamamen içgüdüsel ve adeta programlanmış bir şekilde fıtri yürüttüğü doğum tecrübesinin dışarıdan kontrol edilmesi mümkün değildir. Doğumun süresi, ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği fizyolojik ve psikolojik birçok faktöre bağlıdır. Aynı annenin yaşadığı doğum tecrübeleri bile birbirinin aynısı değildir. Dolayısıyla her doğum kendine hastır, eşsizdir ve özeldir" dedi.
KAYNAK
|