Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Türk Edebiyatı > Türk Edebiyatı Ustaları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 25.12.2014, 14:47   #1
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Tomris Uyar (1941 - 2003)






Öykücü Denemeci ve Çevirmen TOMRİS UYAR



( Celile Gedik & Tomris Uyar )


15 Mart 1941 - 4 Temmuz 2003 yılları arasında İstanbulda yaşamıştır.



Hukukçu Celile Hanım ile hukukçu ve yazar Ali Fuad Gedik’in kızı. CHP Trabzon milletvekillerinden Süleyman Sırrı Gedik büyükbabasıdır. İlkokulu Taksim’deki Yeni Kolej’de (1952), ortaokulu İngiliz High School’da (1957), liseyi Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde (1961) tamamladıktan sonra İÜ İktisat Fak. Gazetecilik Enstitüsü’nü (1963) bitirdi.



Ülkü Tamer ile birlikte Cemal Süreya’nın çıkardığı Papirüs dergisinin yayımına katıldı. Bir ara Boğaziçi Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat dersleri verdi. Kurucu üyesi olduğu TYS’den daha sonra istifa etti; PEN Yazarlar Derneği üyesi. 1969’da evlendiği Turgut Uyar’dan bir çocuğu vardır.



İlk çevirisi (“Şekerden Bebek”, Tagore’dan 1962’de Varlık’ta, ilk öyküsü (“Kristin”) Mart 1965’te Türk Dili’nde çıktı. Öykü, deneme, eleştiri, günlük ve çevirileri Varlık, Dost, Papirüs, Yeni Dergi, Soyut, Yeni Edebiyat, Yeni Düşün, Gösteri, Gergedan, Argos, Adam Öykü gibi belli başlı dergilerde yayımlandı; özellikle 1966’dan sonra Papirüs’te yayımladığı ürünleriyle adını duyurdu.

1970’ten sonra gelişen yeni Türk öykücülüğünün önde gelen isimleri arasında yer aldı. Klasik öykünün sınırlarını şiirsel bir dille zorlayarak izlenimler, anılar, ayrıntılar, betimlemeler, çağrışımlar, imgeler ve iç konuşmalara dayalı bir öykü dünyası kurduğu kabul edildi. Evlilik ve aile konuları çevresinde gelişen ilk öykülerinde ağırlıklı olarak kadınların dünyasına eğilirken daha sonraları öykü kişileri çeşitlendi. Dili kullanmadaki ustalığı, kendine özgü incelikleri olan anlatımı ve modern tekniği ile Türk öykücülüğünün etkileyici isimlerinden biri oldu.

Öyküde “yoğunluk, içtenlik ve sahicilik” olması gerektiğini savunan Uyar, ilk kitabı İpek ve Bakır’daki öykülerinde küçük burjuva kökenli insanların yaşama biçimleri üzerine yoğunlaşır. Füsun Akatlı’ya göre “İpek ve Bakır’da olay akışları yok; olay kesitleri ya da durumlara ışık düşürecek, can alıcı ‘zum’lar var. Kişiler ve kişi ilişkileri de uzun uzadıya, bütünlüklü bir anlatımla verilmiyor; ama bütünlüğü kendi içinde gizli bir iletim biçimi seçiyor yazar.” İkinci kitabı Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi, sınıf atlama özlemi taşıyan bilinçli ya da bilinçsiz kitlelerle; yaşadıkları durumlar nedeniyle bir seçim yapmaya itilen, gelecekte kendi sınıfsal değerlerine sahip çıkacak ‘ezilmişlerin’ çatışmalarını, birbirleriyle ‘ödeşmelerini’ ele alır. Füsun Akatlı’nın deyimiyle, Ödeşmeler’deki öyküler, bir yerlerinden kitabın adına bağlanabiliyorlar: “Hep bir hesap var ortada, görülmesi gereken. Ödeşmenin kâh apaçık görüldüğü, kâh ancak sezildiği bu öyküler, yazarlarını bir kez daha, biraz daha iyi tanıtıyorlar okuyana…” Bu kitabın son öyküsü olan “Şahmeran Hikâyesi”, 15. yy. şairlerinden Abdi Musa’nın Câmasbnâme’sinden alınarak “halk hikâyesi” biçimine dönüştürülmüş eski bir öykünün modern biçimde alegorik bir uyarlamasıdır.

Önceki öykülerinde insanlardan çok durumları önemsenmişken Dizboyu Papatyalar’da insanların yaşama biçimleri öyküye yansır. Selim İleri bu konuda şöyle demektedir: “Bu kitapta ele alınan insanlar da çeşitli katlardan. Oysa İpek ve Bakır’da olsun, Ödeşmeler’de olsun küçük burjuva kökenli insanların yaşama biçimleri hikâyeye yansıtılmıştı. Dizboyu Papatyalar’da bıçkın kabadayılara, ününü yitirmiş sinema oyuncularına, ekmek parasını nasıl çıkartacağını kestiremeyen kimselere hep bir arada rastlıyoruz. Geçiş toplumunun insanlarından bir kesit vermek istiyor hikâyeci. Bu insanların sergilenişinde de özel bir tutum göze çarpıyor.” Yürekte Bukağı’da ise gittikçe yozlaşan bir ortamda ve bu ortamla beslenen hastalıklı toplum düzeninin yüreklerine geçirdiği bukağıdan kurtulmaya çalışan, yeni değerler geliştirmeye çabalayan insanlar görürüz. “Yürekte Bukağı’yı salt, yazarın öykülerinin toplamı olarak değil, Tomris Uyar’ın öykücülüğünün temelini kuran iki belirgin bileşenin; nesnel, ama yorumlayıcı gözlemciliği ile yaratıcı ve şiirleştirici imgeleminin dil düzleminde gerçeklik kazanan bir bütünleşmesi olarak düşünmek gerektiği”ni vurgulayan Füsun Akatlı, “İpek ve Bakır’dan Yürekte Bukağı’ya dört kitabıyla, yazarın hep aynı corpus’a öykü biriktirdiği kanısındayım” görüşünü dile getirir.

1980 sonrasında yayımlanan Gece Gezen Kızlar, “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”, “Kırmızı Şapkalı Kız”, “Fareli Köyün Kavalcısı”, “Uyuyan Güzel” vb. gibi evrensel masalların günümüze yansıması ve dokuz eski masaldan dokuz yeni öykü yaratmanın en ilginç örneklerinden kabul edildi. Yaza Yolculuk’taki öykülerde ise genelde insanlara öğretilen basmakalıp değer yargılarının gözden geçirilmesi, kişinin kendine ya da yaşadığı yere dönüşü gibi bir çeşit dönüş yolculuğu vardır. Günah temasını işleyen Sekizinci Günah’tan sonra yayımladığı Otuzların Kadını’nda Uyar bir portreyi anlatır. Annesinin 1936’da Osman Hamdi tarafından yapılmış yağlıboya portresini anlatırken de annesini andıran 1930’ların “diğer” kadınlarının öykülerinden yararlanır. Aramızdaki Şey, alabildiğine yalın, süssüz bir anlatımla yazılmış “kırmızılı öyküler”den oluşur. İlk öyküdeki kırmızı giysinin çağrıştırdığı ilk olasılıklar, gitgide başka “kırmızılara” açılır ve yazar sanki Aramızdaki Şey’i yazarak genç yaşta onulmaz bir hastalık sonucu ölen eski bir öğrencisine “gönül borcu”nu öder. Ustalığını geliştirerek öykücülüğüne yeni özellikler eklediği kabul edilen Aramızdaki Şey için F. Oran, “Hesaplaşmaların, söylenmemiş sözlerin öyküleri de diyebiliriz” der.

Öykücülüğü ile Türk edebiyatında özel bir yer edinmiş olan Uyar, modern dünya edebiyatından yaptığı çevirilerle de Türk edebiyatına katkılarda bulunmuştur. Bir öyküsü “Sarmaşık Gülleri” adıyla S. Önal tarafından televizyona uyarlandı. Öyküleri İngilizce, Almanca, Fransızca, Lehçe, Rusçaya çevrilerek çeşitli antolojilerde yer aldı.

Ödül: Evrenin Yapısı ile (Lucretius; Turgut Uyar ile), 1975 TDK Çeviri Ödülü; “Hiawata” ile Avni Dilligil Tiyatro Çeviri Ödülü; Yürekte Bukağı ile 1980 Sait Faik Hikâye Armağanı; Yaza Yolculuk ile 1987 Sait Faik Hikâye Armağanı; Murathan Mungan ve Nedim Gürsel ile birlikte kendisine verilen 1987 Haldun Taner Hikâye Ödülü’nü de ödüle katılmadığı gerekçesiyle kabul etmedi.



( Turgut Uyar & Hayri Turgut Uyar)


(Babası Ali Fuad Gedik & Tomris Uyar )



Kaynak
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.12.2014, 14:48   #2
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tomris Uyar | 1941 - 2003

Eserleri

İpek ve Bakır (1971)
Ödeşmeler (1973)
Dizboyu Papatyalar (1975)
Yürekte Bukağı (1979) - Sait Faik Hikâye Armağanı
Yaz Düşleri/Düş Kışları (1981)
Gecegezen Kızlar (1983)
Rus Ruleti- Dön Geri Bak (1985)
Yaza Yolculuk (1986) - Sait Faik Hikâye Armağanı
Sekizinci Günah (1990)
Otuzların Kadını (1992)
Aramızdaki Şey (1997)
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.12.2014, 14:49   #3
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Tomris Uyar | 1941 - 2003










Tomris Tamer’e aşık Cemal Süreya ve Cemal Süreya’ya aşık Tomris Tamer. İkisi de evli, birbirleri için eşlerinden ayrılırlar “Türk edebiyat tarihinin en verimli aşkı” olarak anılacak bir ilişkiye adım atarlar.. Bu ilişki hem enteresan, hem dillere destan..

Tomris, Cemal Süreya’nın aşk ve cinsellik dolu şiirlerine konu olur.. 3 yılın sonunda aşkları biter.. Bu dönemde Tomris, eşinden yeni ayrılmış olan Turgut Uyar’la tanışır.. Şiir üzerine başlayan mektupları, aşk mektuplarına dönüşür.. Evlenirler.. Tomris, Tomris Uyar olur.. Turgut Uyar’ın ölümünden sonra,Tomris ilişkileriyle ilgili olarak şunları söyler : “Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım..”

3. şairse Tomris’e hep uzaktan, platonik bir aşkla bağlı olan Edip Canseverdir.. Boğaz kenarındaki meyhanelerden birinde başbaşa oturdukları rakı masasında Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaşır: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…”

“Cemal Süreya’ya içki içmesini ben öğrettim.” Edip Cansever
“Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim.” Cemal Süreya
“Bu ikisi bunu tartışırken ben de gittim Tomris’le evlendim.. Turgut Uyar
“Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor.. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” Tomris Uyar

“Bir insan ne zaman ölür?” sorusuna Romalılar, eski bir taş yazıtta şöyle yanıt vermişler: “Onu en son anan insan öldüğü zaman”… Bu yazıda isimlerini yâd edeceğimiz biri kadın üçü erkek dört güzel insan, tam da bu tanıma uyan büyük sanatçılar. Yaşadıkları dönemde edebiyat dünyasına damgasını vuran, bizim kuşağın da vazgeçilmez yazar ve şairleri…

Tomris Uyar, 62 yaşında ayrıldı aramızdan; ama arkasında öyle bir şiir demeti bıraktı ki, kıskanılası… Hayatına giren iki şair, yani sevdiği adam Cemal Süreya ile hayat arkadaşı, gözbebeği, eşi Turgut Uyar ve ‘onu hep uzaktan ve platonik bir tutkuyla seven’ Edip Cansever anıldığında, onun da adı geçer oldu.
Tıpkı öykücü olmasına rağmen, II. Yeni Şiir Akımı denildiğinde mutlaka adının geçmesi gibi… Kolay bir şey değil üç büyük usta şairin aşkıyla yaşamak, onları yakasında madalya gibi taşımak. Allah’tan, “Tomris Uyar’ın yüreği öyle büyüktü ki, herkesle biraz paylaşmak istedi.”

TARİHİ ‘SON’ BULUŞMA

Tarihi an Ankara’da, 20 Ocak 1983’te yaşandı. Varlık Dergisi için düzenlenen şiir günü öncesinde bir araya gelmişlerdi. Konu, ‘Şiir Eleştirileri, Şiir Yazıları’ idi… Aslında dördünün son kez bir araya gelişiydi bu. Üçü şair olunca, doğal olarak oturumu yönetme işi Tomris Uyar’a kaldı…

Tomris Uyar, bu değerli şairlerle önce arkadaş kalmaya özen gösterdi. En ‘heyecanlı’ aşkı olan Cemal Süreya ile şair, ‘üstü kalsın’ deyip aramızdan ayrılıncaya kadar da dostluğunu sürdürdü. Tomris Uyar’ı edebiyat dünyası gencecik bir kadınken tanıdı. Gazeteci-şair Ülkü Tamer’in eşi deneme ve öykü yazarı Tomris Tamer olarak… Tamer ile evliyken âşık oldu Cemal Süreya’ya… İkisi de evliydiler, ikisi de birbirleri için boşandılar eşlerinden ve bugün bile, ‘Türk edebiyatının en verimli aşkı’ tanımını hak eden üç yılı birlikte geçirdiler. Verimliydi aşkları, çünkü Cemal Süreya aşk dolu, cinsellik yüklü en güzel şiirlerini onun için yazdı. Verimliydi aşkları, çünkü Cemal Süreya aşk dolu, cinsellik yüklü en güzel şiirlerini onun için yazdı. Yaşadıkları şeyin ne kadar derin olduğunu anlamak için, Süreya’nın şu dizeleri yeterli olur sanırım:
“Ayışığında oturduk / Bileğinden öptüm seni / Sonra ayakta öptüm / Dudağından öptüm seni / Kapı aralığında öptüm / Soluğunda öptüm seni / Bahçede çocuklar vardı / Çocuğundan öptüm seni / Evime götürdüm yatağımda / Kasığından öptüm seni / Başka evlerde karşılaştık / İliğinden öptüm seni / En sonunda caddelere çıkardım / Kaynağından öptüm seni…”


SÜREYA’NIN ŞAHSİYET RÖTARI

Cemal Süreya ile olan ilişkisi hem enteresan, hem dillere destandı. Yakınları ikisi de bu dünyadan ayrıldıktan sonra anlattılar şu hikâyeyi:
“Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, ‘Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş’ dedi. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç geldi. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya… Tomris Uyar tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…”

AŞKLARINI ANLATMADI


Tomris Uyar, kocası ve çocuğunun babası Turgut Uyar dışında, aşkları üzerine pek az şey söyledi; neredeyse bu konularda hemen hiç yazmadı. Söyledikleri de, bir şaire eski bir sevgili gibi yaklaşmaktan öte, dışarıdan bakan bir eleştirmen edasındaydı. Cemal Süreya ile olan ilişkisi sorulduğunda, şöyle demişti bir keresinde: “Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. ‘Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak’ dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”
Üç yılın sonunda tükendi Cemal Süreya ile Tomris’in aşkı ve güzel bir dostluk kaldı geriye…

2005’te yayımlanan Erhan Altan’ın ‘Turgut Uyar Üzerine Tomris Uyar’la Söyleşi/Ben Koşarım Aşağılara, Koşarım’ adlı uzun isimli kitabı ilişkilerini pek güzel anlatır. Nasıl tanıştıklarını da… “Kendisini tanıdığımda ben evliydim, o da evliydi. Ankara’da tanıştık, Sanatseverler Derneği’nde -hiç unutmuyorum-… O bana herhalde bir arkadaşıyla, yani Ülkü Tamer’le evli ve edebiyata düşkün genç bir kız olarak ilgi gösterdi ama çok sıradan bir ilgi gösterdi. Ben de onun, sandığımdan çok daha -nasıl söylesem- daha derin demeyeyim de, daha keşfedilmeye değer bir insan olduğunu düşündüm.”

UYAR’A YENİDEN YAZDIRDI

Tomris Uyar’ın Turgut Uyar ile evlenmesine yol açacak kadar yakınlaşmasının nedeni de şiir kuşkusuz: “1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.

Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu.”
Yaşamında en uzun soluklu sevdası Turgut Uyar olur.

Turgut Uyar için, “Bir ara ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim, bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabii…’ demiştir.

Uyar’ın onun için yazdıkları ilginçtir. En meşhuru da, o zamanlar daktiloyla çoğaltılan, dönemin şiir matinelerinde elden ele dolaşan bir şiirdir.
“Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz / kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz / alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için / dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor / kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için / bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur / ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan / durmadan / dağ biraz daha benden, deniz her zaman senden / hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan / kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm / seni övdüğüm zaman / güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda / seni övdüğüm zaman…”

Uyar’ın ölümünden sonra kurduğu cümlelerde, aralarındaki ilişkinin sırlarını da ele verir aslında Tomris Uyar: “Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”

BİR ADIN VARDI SENİN

Ankara ve İstanbul’daki edebiyat çevrelerinin iyi bildiği bir başka gerçek de, büyük şair Edip Cansever’in ona duyduğu gizli hayranlıktır. Ve Turgut Uyar, onu elinden kaçıracakmış gibi sevmekte haklıdır aslında…

Öyle ya, kaç gizli hayranı daha vardır kim bilir? Edip Cansever, her 15 Mart günü (onun doğum gününde) açıkladığı yeni bir şiirle seslenir Tomris Uyar’a… Şair ona, “Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı.” diye seslenmiştir, o meşhur ‘Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir’de. “Adını yenile bu yıl ama bak Tomris Uyar olsun gene” der ısrarla…

Söz Edip Cansever’de: “Tomris Uyar’a… / Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki / Hani Etiler’den Hisar’a insek bile / Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın / Çok yaşında her zamanki çocuksun gene / Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç…/ Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar / Mutfağın mutfak olalı böyle / Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı / Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene / Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma / Oysa güneş pek batmadı senin evinde / Söyle / Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç?”

Ölümünden kısa bir süre önce, Edip Cansever’in kendisini daha çok etkilediğini söyleyecektir ama eleştirmen tavrından vazgeçmeyerek: “Daha çok anlatan, daha süslü ve imgesi bol. Tekrarı seven bir şair…”

O zamanlar Boğaz’da denizle öpüşen meyhanelerde, Tomris Uyar’la Edip Cansever’i baş başa rakı içerken gören çok oldu. Onları öyle görüp ellerini sıkma şansına erişmiş, edebiyata ve şiire meraklı bir gazeteci, Tomris Uyar’ın bir an evvel sevdiklerinin yanına gitmek için bu kadar çok içtiğini düşündü. Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaştı: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…”

__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.12.2014, 23:13   #4
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Adına Şiirler Yazılan Kadın | Tomris Uyar

Turgut Uyar’ın karısı için yazdığı şiir;

Herkes seni sen zanneder.

Senin sen olmadığını bile bilmeden,

Sen bile

Seni ben geçerken

Derim ki,

Saati sorduklarında;

Onu ”O” geçiyordur

Kimse anlam veremez.

Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.

Ettirmek istiyor musun demezler.

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Zamanı durdururum yüreğimde,

Sensiz geçtiği için,

Akrep yelkovana küskündür.

Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.

Bil ki akrep yelkovanı geçerse,

Atan bu yüreğim durur.

Bırak bozuk kalsın, hiç değilse

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.



Cemal Süreya’nın Tomris için yazdığı şiir;

Ay ışığında oturduk

Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm

Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm

Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı

Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda

Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık

İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım

Kaynağından öptüm seni.



Edip Cansever’in de Tomris Uyar için yazdığı şiir

Edip Cansever’in de Tomris Uyar’a olan hayranlığı bilinmektedir.
Her yıl Mart’ın 15′inde (Tomris Uyar’ın doğum günü) bir şiir yayınlamıştır.

Edip Cansever’in, Tomris Uyar için yazdığı şiir;

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiçturgut-tomris-uyar

Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de

Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle

Ve yarışırsa ancak Monet’nin

Kadınlarına yaraşan giysilerinle

Gördüm de

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde

Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde

Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında

Öyle kısaydı ki adımların

Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle

Ölçülür ve denk düşerdi ancak

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Yok bir yanıtın ”nereye” diyenlere

Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın

Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere

O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun

Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden

Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki

Hani Etiler’den Hisar’a insek bile

Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın

Çok yaşında her zamanki çocuksun gene

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar

Mutfağın mutfak olalı böyle

Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı

Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene

Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma

Oysa güneş pek batmadı senin evinde

Söyle

Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç?
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.12.2014, 01:04   #5
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Adına Şiirler Yazılan Kadın | Tomris Uyar

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Ekin Mesajı göster



“Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya.. Bir gün Tomris, ‘Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş’ dedi.. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç geldi.. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı.. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya.. Tomris tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…”
............

3. şairse Tomris’e hep uzaktan, platonik bir aşkla bağlı olan Edip Canseverdir.. Boğaz kenarındaki meyhanelerden birinde başbaşa oturdukları rakı masasında Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaşır: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…”

Cemal Süreya’ya içki içmesini ben öğrettim.” Edip Cansever
“Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim.” Cemal Süreya
“Bu ikisi bunu tartışırken ben de gittim Tomris’le evlendim.. Turgut Uyar
“Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor.. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” Tomris Uyar

.........

TARİHİ ‘SON’ BULUŞMA

Tarihi an Ankara’da, 20 Ocak 1983’te yaşandı. Varlık Dergisi için düzenlenen şiir günü öncesinde bir araya gelmişlerdi. Konu, ‘Şiir Eleştirileri, Şiir Yazıları’ idi… Aslında dördünün son kez bir araya gelişiydi bu. Üçü şair olunca, doğal olarak oturumu yönetme işi Tomris Uyar’a kaldı…

Tomris Uyar, bu değerli şairlerle önce arkadaş kalmaya özen gösterdi. En ‘heyecanlı’ aşkı olan Cemal Süreya ile şair, ‘üstü kalsın’ deyip aramızdan ayrılıncaya kadar da dostluğunu sürdürdü. Tomris Uyar’ı edebiyat dünyası gencecik bir kadınken tanıdı.
...............

Yaşadıkları şeyin ne kadar derin olduğunu anlamak için, Süreya’nın şu dizeleri yeterli olur sanırım:


“Ayışığında oturduk / Bileğinden öptüm seni / Sonra ayakta öptüm / Dudağından öptüm seni / Kapı aralığında öptüm / Soluğunda öptüm seni / Bahçede çocuklar vardı / Çocuğundan öptüm seni / Evime götürdüm yatağımda / Kasığından öptüm seni / Başka evlerde karşılaştık / İliğinden öptüm seni / En sonunda caddelere çıkardım / Kaynağından öptüm seni…”


‘Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak’ dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”
............


“Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz / kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz / alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için / dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor / kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için / bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur / ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan / durmadan / dağ biraz daha benden, deniz her zaman senden / hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan / kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm / seni övdüğüm zaman / güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda / seni övdüğüm zaman…”



Öyle ya, kaç gizli hayranı daha vardır kim bilir? Edip Cansever, her 15 Mart günü (onun doğum gününde) açıkladığı yeni bir şiirle seslenir Tomris Uyar’a… Şair ona, “Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı.” diye seslenmiştir, o meşhur ‘Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir’de. “Adını yenile bu yıl ama bak Tomris Uyar olsun gene” der ısrarla…

...

O zamanlar Boğaz’da denizle öpüşen meyhanelerde, Tomris Uyar’la Edip Cansever’i baş başa rakı içerken gören çok oldu. Onları öyle görüp ellerini sıkma şansına erişmiş, edebiyata ve şiire meraklı bir gazeteci, Tomris Uyar’ın bir an evvel sevdiklerinin yanına gitmek için bu kadar çok içtiğini düşündü. Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaştı: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…”

Muhteşemmm
Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Ekin Mesajı göster
Turgut Uyar’ın karısı için yazdığı şiir;

Herkes seni sen zanneder.

Senin sen olmadığını bile bilmeden,

Sen bile

Seni ben geçerken

Derim ki,

Saati sorduklarında;

Onu ”O” geçiyordur

Kimse anlam veremez.

Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.

Ettirmek istiyor musun demezler.

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Zamanı durdururum yüreğimde,

Sensiz geçtiği için,

Akrep yelkovana küskündür.

Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.

Bil ki akrep yelkovanı geçerse,

Atan bu yüreğim durur.

Bırak bozuk kalsın, hiç değilse

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.



Cemal Süreya’nın Tomris için yazdığı şiir;

Ay ışığında oturduk

Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm

Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm

Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı

Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda

Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık

İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım

Kaynağından öptüm seni.




Edip Cansever’in de Tomris Uyar için yazdığı şiir

Edip Cansever’in de Tomris Uyar’a olan hayranlığı bilinmektedir.
Her yıl Mart’ın 15′inde (Tomris Uyar’ın doğum günü) bir şiir yayınlamıştır.

Edip Cansever’in, Tomris Uyar için yazdığı şiir;

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiçturgut-tomris-uyar

Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de

Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle

Ve yarışırsa ancak Monet’nin

Kadınlarına yaraşan giysilerinle

Gördüm de

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde

Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde

Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında

Öyle kısaydı ki adımların

Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle

Ölçülür ve denk düşerdi ancak

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Yok bir yanıtın ”nereye” diyenlere

Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın

Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere

O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun

Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden

Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki

Hani Etiler’den Hisar’a insek bile

Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın

Çok yaşında her zamanki çocuksun gene

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar

Mutfağın mutfak olalı böyle

Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı

Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene

Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma

Oysa güneş pek batmadı senin evinde

Söyle

Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç?


Öyle ki; zevkin doruklarındayım.. Bu kadar güzel şiirleri okumakla pek çok mutlu oldum.

Tomris rakıyı çok severdi, ben de onu...

Adını yenile bu yıl ama bak Tomris Uyar olsun gene...
.......

“Ayışığında oturduk / Bileğinden öptüm seni / Sonra ayakta öptüm / Dudağından öptüm seni / Kapı aralığında öptüm / Soluğunda öptüm seni / Bahçede çocuklar vardı / Çocuğundan öptüm seni / Evime götürdüm yatağımda / Kasığından öptüm seni / Başka evlerde karşılaştık / İliğinden öptüm seni / En sonunda caddelere çıkardım / Kaynağından öptüm seni…”

....

Üstü kalsın..

Mükemmel ötesi bence...

Son zamanda beni en çok etkileyen konu..

Çok teşekkür ediyorum Ekin.. HARİKA BİR İŞ ÇIKARMIŞSIN


__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
1941, 2003, cemal süreyya, cemal süreyya tomris uyar, çevirmen, denemeci, edip cansever, öykücü, tomris, tomris uyar, turgut uyar tomris uyar, uyar, ülkü tamer tomris tamer, şiirlerde yaşayan kadın, şiirlerin sahibi kadın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:23.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.