Hatıran Yeter | Yılmaz Özdil

[@Redwine]

Hatıran yeter

Mustafa Kemal ikinci ordu komutanıyken Diyarbakır'da Semanoğlu Köşkü'nde kalıyordu. İki katlı, geniş eyvanlı, siyah kesme taşlarla örülmüş, tipik Diyarbakır eviydi. Serinlik veren mermer süs havuzunun kenarında otururken yanık bir ses duydu. Baktı o tarafa… Bir grup genç köşkün yanındaki ağaçlık alanda piknik yapıyor, biri gazel okuyordu. Yaverini gönderdi, çağırın dedi. Getirdiler.
Mehmet Celalettin'di.
Henüz 18 yaşındaydı.
Ulu Cami'de müezzindi.
Masasına oturttu, bana türkü okur musun dedi. Dinledi dinledi dinledi, ses, usül, makam muhteşemdi. Elini omzuna koydu, “bak Celal” dedi, “memleketimiz bir gün huzura kavuşacak, sen bu güzel sesinle İstanbul'da plaklara okuyacaksın, o zaman plakların üstüne Şark Bülbülü yazdır, sen gerçek bir bülbülsün.”
Bu samimi teşvik, kehanete dönüştü.
Mehmet Celalettin cesaret buldu, yerel derlemelere başladı, Cumhuriyet'in ilanından sonra İstanbul'un yolunu tuttu, 1931'de plak yaptı, 14 sene önce Mustafa Kemal'in kendisine verdiği unvanı “Şark Bülbülü” diye plağın üstüne yazdırdı, kapış kapış gitti.
Soyadı kanunu çıkınca adını değiştirip “Celal Güzelses” yapan o genç müezzin, “Esmerim Biçim Biçim, Hele Yar Zalım Yar” gibi efsaneleri müziğimize kazandırdı.

★

Sene 1943.
Nuri Kaçtaş dünyaya geldi. Şanlıurfalıydı. Adeta türküyle nefes alıyordu. Celal Güzelses hayranıydı, onu dinleyerek büyümüştü. 13'ünde söylemeye, 14'ünde saz çalmaya başladı. Daha 16 yaşındayken Adana, Gaziantep pavyonlarının aranan ismi olmuştu. Rakıya meze olarak kalmaya niyeti yoktu. İstanbul'a geldi, Balat'ta oturan ablasının yanına yerleşti, Ayvansaray kayıkhanelerinde, Aksaray kahvelerinde söyledi. Yaşı 18'e gelince, İstanbul Radyosu'nun sınavına girdi, anında kazandı. 1964'te yolu İskenderun'a düştüğünde, Yılmaz Tatlıses'le tanıştı. Nuri'den iki yaş küçük olan Yılmaz, İskenderun Halk Evi'ndeki kurslarda saz çalmayı öğrenen, söz yazan, beste yapan bir ozandı. “Al bunları sen söyle” dedi, bazı eserlerini Nuri'ye verdi. Nuri stüdyoya girdi, Yılmaz'ın beş eserini plak yaptı. Volkan gibi patladı. Bu plakla gerçek manada profesyonelliğe adım attı, Celal Güzelses'ten esinlenerek, soyadını değiştirdi, “Nuri Sesigüzel” oldu.

★

Yılmaz ise, soyadını değiştirmemişti. Orijinal tatlı ve ses'ti.

★

1945'te Malatya'da dünyaya gelmişti. Ozandı, amatördü. Nuri'ye verdiği eserleri peynir ekmek gibi gidince, cesaretlendi, askerden döner dönmez, İstanbul'un yolunu tuttu.
O dönemde Celal Güzelses ve Nuri Sesigüzel halk tarafından kucaklanmış, Türk halk müziğine karşı çıkan ukala dümbelekleri susmak zorunda kalmıştı, türküye kapalı olan yollar açılmıştı.
Yılmaz işte bu atmosferde fırsat buldu, plak yaptı.
Gümbür gümbür patladı.
Çok değişik bir tarzı vardı.
“Arabesk” dediler.

★

Beğen beğenme…
Yeni bir ekol yaratmıştı.
Toplumda karşılık bulmuştu.
Realiteydi.

★

100'den fazla söz yazdı, 300'den fazla derleme yaptı, toplumun gerçekleriyle alakası olmayan sayın basınımızın haberi yoktu ama, müziğimizin kilometre taşlarından biri oldu. Slogan misali ezbere bilinen “Seni Sevmeyen Ölsün” onundu, “Mavi Mavi” de.
“Bilinmez neleri getirir zaman / bilinmez neleri bitirir zaman / aşk bir hatıradır maziden kalan / bir gün gitsen bile hatıran yeter”i yazdı. İnternette 100 milyon defadan fazla izlenen “Hatıran Yeter” onundu.

★

Ömrü boyunca genç sanatçıların elinden tuttu, hiç kıskanmadan, eserlerini verdi. 1968'de İstanbul'da Doğubank'ta Urfa'dan yeni gelmiş bir genci gördü, dinledi. Abovv dedi. Biraz Celal Güzelses, biraz Nuri Sesigüzel, biraz Yılmaz Tatlıses olan bu gencin ismi İbrahim Tatlı'ydı. Öylesine bir Allah vergisiydi ki, hepsini aşacağı belliydi. Bu gence hem eserlerini, hem de kendi soyadını verdi, “senin ismin bundan sonra İbrahim Tatlıses olsun” dedi.

★

Kan ve gözyaşı coğrafyasının farklı jenerasyonlarına ait çocukların yolu… Müziğin ortak paydasında, güzel, tatlı ve ses'te kesişmişti.

★

Ve, 100 senelik melodik bir öykünün parçası olan Yılmaz Tatlıses dün sessiz sedasız vefat etti.
Sıla'nın tokatlanmasıyla meşgul olan sayın basınımızda tek sütun haber olabilmeyi bile başaramadı ama, en azından sizin haberiniz olsun istedim. Memleket değerli bir evladını kaybetti.

★

Senden bir hatıra bana bu şarkı
Bir gün gitsen bile hatıran yeter
Bir yanda yaşanan o güzel günler
Bir yanda anılar, bir yanda dünler
Seni yaşatacak neler var neler
Bir gün gitsen bile hatıran yeter…

[@Kartal]

Bende bir gün öleceğim, ne basın yazacak, nede Yılmaz Özdil..
Düşünüyorum, acaba değersiz olduğumdan mı?
Memleket değersiz bir evladınımı kaybetmiş olacak.!!
Millete tepeden bakan, şu ukala tavırlarını sevedim senin Yılmaz Özdil.
Senin için değerli olan şey başkaları için olmayabilir.
Sıla olayını bu kadar küçük görmen bir Cumhuriyetçi olarak beni üzdü, hani sen hep Cumhuriyet savunucusu idin, neden bu kadar rahatsız oldun da bunu örnek verdin.
Başka örnek versen sana katılabilirdim ama özrün kabahatinden büyük olmuş benim için..
SILA dimdik duruşu ile, boyun eğmemiş, eğilip bükülmemiş hakiki bir Cumhuriyet kadınımızdır. SENİ NİYE RAHATSIZ ETTİ.!!! Sevinmeni beklerdim ama sen çokbilmiş beyefendi. Kendi yazdığın gazeteyi okumuyorsun galiba.
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/mag...gini-acikladi/
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/mag...t-ve-ofke-var/

Yazık sana, yazık..

[@Cimcimecik]

Orjinal Mesaj Sahibi Kartal

Bende bir gün öleceğim, ne basın yazacak, nede Yılmaz Özdil..
Düşünüyorum, acaba değersiz olduğumdan mı?
Memleket değersiz bir evladınımı kaybetmiş olacak.!!
Millete tepeden bakan, şu ukala tavırlarını sevedim senin Yılmaz Özdil.
Senin için değerli olan şey başkaları için olmayabilir.
Sıla olayını bu kadar küçük görmen bir Cumhuriyetçi olarak beni üzdü, hani sen hep Cumhuriyet savunucusu idin, neden bu kadar rahatsız oldun da bunu örnek verdin.
Başka örnek versen sana katılabilirdim ama özrün kabahatinden büyük olmuş benim için..
SILA dimdik duruşu ile, boyun eğmemiş, eğilip bükülmemiş hakiki bir Cumhuriyet kadınımızdır.
Yazık sana, yazık..

Size karşı Yılmaz Özdil'i savunacağım aklıma gelmezdi ama bu yazısında Özdil haklı. Siz Yılmaz Özdil'in millete tepeden bakan, ukâlâ biri olduğu düşüncenizde haklısınız ama bu yazısıyla ilgili eleştirinizde hatalısınız.

Yılmaz Özdil bu makalesinde Sıla'yı küçümsemiyor; Sıla'nın dayak yemesini bu kadar gündemde tutan basını eleştiriyor.

Hakikaten de sabah bu olayla kalkıp akşama kadar magazin programlarında, ana haber bültenlerinde bu olayla ilgili şişiriliyoruz. Olayın kendisi elbette önemli ve üzerinde durulmayı hakkediyor ama sokakta kadın bıçaklayanlara ayrılan birkaç dakika ve birkaç cümleyi göz önüne alacak olursak, Sıla'nın durumuna orantısız bir önem verildiğini kabul etmemek imkansız.

[@Kartal]

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Size karşı Yılmaz Özdil'i savunacağım aklıma gelmezdi ama bu yazısında Özdil haklı. Siz Yılmaz Özdil'in millete tepeden bakan, ukâlâ biri olduğu düşüncenizde haklısınız ama bu yazısıyla ilgili eleştirinizde hatalısınız.

Yılmaz Özdil bu makalesinde Sıla'yı küçümsemiyor; Sıla'nın dayak yemesini bu kadar gündemde tutan basını eleştiriyor.

Hakikaten de sabah bu olayla kalkıp akşama kadar magazin programlarında, ana haber bültenlerinde bu olayla ilgili şişiriliyoruz. Olayın kendisi elbette önemli ve üzerinde durulmayı hakkediyor ama sokakta kadın bıçaklayanlara ayrılan birkaç dakika ve birkaç cümleyi göz önüne alacak olursak, Sıla'nın durumuna orantısız bir önem verildiğini kabul etmemek imkansız.

Zaten siz bana katılsaydınız ben yanlış şeyler yazdığımı dünücektim, şimdi doğru şeyler yazmışım diye düşünüyorum..

[@Cimcimecik]

Orjinal Mesaj Sahibi Kartal

Zaten siz bana katılsaydınız ben yanlış şeyler yazdığımı dünücektim, şimdi doğru şeyler yazmışım diye düşünüyorum..

Bu bir cevap değil, bu sizin kaçındığınızı iddia ettiğiniz anlamda kötü bir polemik.

[@Kartal]

Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik

Bu bir cevap değil, bu sizin kaçındığınızı iddia ettiğiniz anlamda kötü bir polemik.

Sizin daha önce yazdıkarınız, fikirleriniz ve savunduklarınızı okuyunca sizin ile hiçbir konuda hemfikir olamayacağımı bildiğim için böyle yazdım.
Sizin için Suudi gazeteci haber bültenlerinde, canlı yayınlarada haftalarca haber konusu yapılırken, bir hemcinsiniz olan bir kadının şiddete karşı dik durması ve haber yapılması tarfınızından küçük görülüyorsa daha ne demem beklenebilir acaba?


Benden alıntı yapmadan direk olarak yazarı haklı görebilirdiniz? Neden alıntı yapıp bana cevap verme ihtiyacı duyorsunuz.!
Ben açıkça sizden hiç hoşlanmadım ve sevemedim. Sizdende aynı karşılığı bekliyorum..

[@Cimcimecik]

Orjinal Mesaj Sahibi Kartal

Benden alıntı yapmadan direk olarak yazarı haklı görebilirdiniz? Neden alıntı yapıp bana cevap verme ihtiyacı duyorsunuz.!
Ben açıkça sizden hiç hoşlanmadım ve sevemedim. Sizdende aynı karşılığı bekliyorum..

Ama size cevap verdim?!?!?!

Size cevap vermemeli miydim? Size cevap vermemi istemiyor musunuz? Bunu belirtirseniz bundan sonra öyle yaparım.

Ama merak ettim şimdi, sizden alıntı yapınca bundan nasıl bir anlam çıkardınız? Bundan niye rahatsız oldunuz?

Benden sizden hoşlanmamamı beklemenizi de çok ilginç buldum. Böyle bir beklenti hem saçma hem de gereksiz. Zaten sergilediğiniz performans bende kendiliğinden bu hissi uyandırdı bile. Böyle bir beklenti içine girmeyi düşünmeniz bile olup bitenin farkında olamadığınızı gösterir.

Ama burası bir forum. Üstelik adı da "forum gerçek", yani "forum seven kalpler" falan değil.

Forumlarda da fikir tartışmaları olur gayet doğal olarak. Bu da kötü bir şey değildir.

Siz daha fikir tarışması ile kötü anlamda polemik yapmak arasındaki farkı bilmiyorsunuz!

[@Kartal]

Burası forum ama burada paylaşımlar ve yazılanlar belli saygı ve sevgi çerçevesindedir.
Buradaki herkes bir biri ile dosttur, birbirlerini sever sayarlar..



Bir cümle yazmıştınız başka konuda.


Ben hakaretamiz olduğunu dile getirmiştim ama siz öyle olmadığını söylemiştiniz.
O zaman o kelimeyi ben sizin için burada kullanayım:
Anlatacaklarınız, karşınızdakini anlayacağı kadardır..

Bu kadar yeter ne anlatıyoum ki.!
Ben şimdi böyle durumlar için satın aldığım deveye hendek atlatmaya gidiyorum..

[@Cimcimecik]

Orjinal Mesaj Sahibi Kartal

Burası forum ama burada paylaşımlar ve yazılanlar belli saygı ve sevgi çerçevesindedir.
Buradaki herkes bir biri ile dosttur, birbirlerini sever sayarlar..
...

Pes yani!.. Bir önceki mesajınızda benden hoşlanmadığınızı, sevemediğinizi söyleyip, aynısını benim de size karşı duymamı isteyen siz; şimdi de kalkmış forumda herkesin birbirini sevip saydığını ifade ediyorsunuz.

Bu ne perhiiiz... bu ne lahana turşusu!..

Deveye hendek atlatmaya çalışmayın, yazılanları ve kendi yazdıklarınızı anlamaya çalışın. İnanın bu o kadar zor değil.

[@Kartal]

Biraz uğraştım ama deveye hendek atlatmayı başardım