Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Türkiye'den Tarihi Yerler ve Mekanlar

Türkiye'den Tarihi Yerler ve Mekanlar Geçmişten günümüze gelen yapıtlar...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 19.12.2010, 18:59   #1
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Post Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}







Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik medeniyete merkezlik etmiş bir kültür ve turizm kenti.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular ele geçirilmiş.

Bölge, dünyanın 8. harikası olarak anılan Nemrut Dağı eserleri, Kommagene uygarlığının kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Adıyaman’da mutlaka yapmanız gereken şeylerden biri Nemrut’ta gündoğumunu izlemek.
Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut, Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, Unesco Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir.
Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biridir. Nemrut Dağındaki;

  • Dev heykeller ve tümülüs,
  • Arsameia (Eski Kale),
  • Yeni Kale,
  • Karakuş Tepesi ve
  • Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.

M.Ö. 1. yüzyıl başlarında kurulan Kommagene Krallığı, Partlarla İskitler’in soyundan geliyor. Kral Antiochos’un tümülüsü ilk göze çarpan yer. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin kayaya oyulmuş bir yere konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü anlaşılmakta. Tümülüs girişi kuzey yönünde, burayı koruyan kartal heykelleri iki yanda yer alıyor. Tepenin dört tarafındaki kayalar oyularak teraslar oluşturulmuş. Güney terası kaydığı için bugün görülmüyor. Heykeller tümülüse arkalarını dönmüş durumda sıralanıyor. Gövdeler 10 metre kadar yüksekte ve koltukta oturur durumda.


Heykeller her iki tarafta soldan sağa doğru şu şekilde sıralanmıştır:


  • Kral1. Antiochos (Theos);
  • Fortuna (Theichye-Kommagene-Tanrıça)
  • Zeus (Oromasdes);
  • Apollo (Mithras-Helios-Hermes),
  • Herakles (Ares-Artagnes)

Kommagene Krallığı’nın başkenti Arsameia bugünkü adı Kocahisar olan eski Kahta Köyü’nde. Arsameia’da bulunan Grekçe bir yazıt, I. Antiokhos’a hitaben yazılmış ve babasının burada gömülü olduğu, kendisine ve atalarına nasıl törenler yapılması gerektiğini bildiriyor.


Arsameia’nın 2-3 km. ötesinde Cendere Çayı üzerinde halen kullanılan tarihi köprü 4 Kommagene kenti tarafından imparator ve karısının onuruna yapılmış. Köprünün 10 km. ötesindeki Karakuş Tepesi’nde Nemrut Dağı’ndaki tümülüs gibi Kommagene Krallığı’ndan kalma, kraliyet kadınlarının mezarlarının bulunduğu sanılıyor. Tümülüsün etrafında sütunlarda boğa, kartal ve aslan heykelleri bulunuyor. Her yıl Haziran ayında Kommegene Festivali yapılıyor. Nemrut’taki dev heykellerin yüksekliği on metreyi buluyor.






Kommagene Krallığı

Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers Uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır
İ.Ö. 2000 yılının ortalarında Hitit İmparatorluğu’nun egemenliği altına girdiği tahmin edilen Kommagene yöresi’nde Kommagene Krallığı’nın öncesi kabul edilen Kummuh Krallığı’nın olduğu ve Kummuh’un İ.Ö. 711’lerde Asurlular, İ.Ö. 605’te de Babilliler tarafından fethedildiği anlaşılmaktadır. İ.Ö. 6. Yüzyılın sonlarına doğru Kommagene toprakları Pers İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. İ.Ö. 323’te Kommagene Bölgesinin idaresi Grek-Makedon yöneticilerin eline geçmiştir.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithridates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur.

Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithridates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.


Nemrut Dağı ve iki Arsameia şehrindeki kült yapılarıyla Kommagene Krallarının en ünlüsü olan 1. Antiochos devri (İ.Ö. 69-38), krallığın en müreffeh dönemdir. Kendi mezarını Nemrut Dağı’nın zirvesine, babası Mithridates 1. Kallinikos’un mezarını ise Arsameia’da Eski Kahta Çayının kenarına yaptıran 1. Antiochos, krallığını ekonomik ve kültürel yönden en üst seviyeye çıkartmıştır. 1. Antiochos’tan sonra Kommagene Krallığının parlak dönemleri, halefleri tarafından devam ettirilemez ve İ.S. 29 yılından itibaren Kommagene Kralları Roma tarafından atanır. İ.S. 72’de Romalılar’ın Kommagene’yi istila etmesiyle 200 yıllık krallığın bağımsızlığı tamamen sona erer ve bu tarihten sonra Kommagene toprakları Suriye’nin parçası olarak tarihteki yerini alır.

  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 19:03   #2
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı|Nemrut Dağı {Adıyaman}

Nemrut Dağı ve Tümülüs

Nemrut Dağı, Adıyaman’ın 86 km. doğusunda Kahta ilçesinin Karadut köyünde, dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş konik bir tümülüsün bulunduğu, 2150 m. Yükseklikte, görkemli bir kültür ve turizm merkezidir.

İ.Ö. 1. Yüzyıla tarihlenen ve orijinali 55 m. olan tümülüsün bugünkü yüksekliği 50 m., çapı 150 metredir. Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir.

Tümülüs, Kral 1. Antiochos’un şerefine tertiplenen törenlere mahsus 3 terasla çevrilidir. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlardan doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder.


Kült yazıtlarında anne tarafından Büyük İskender’den (Yunan-Makedonya) baba tarafından ise, Darieos’dan (Pers) geldiğini ifade eden Antiochos, atalarından gelen bu etnik farklılığı birleştirerek, kültür zenginliği haline dönüştürmenin göstergesi olarak tanrı heykellerinin yüzünü doğuya ve batıya çevirmiştir. Zaten tanrı heykellerinin isimleri de hem Grek, hem de Pers dili ile ifade edilmişti
.



Doğu Teras:
Kommagene ülkesinde güneşin doğuşunu ilk gören yer olan doğu terasına sert kayalardan oyulmuş merdivenli yollardan çıkılıyor. Doğu terası; tanrılar galerisi, atalar galerisi ve sunaktan oluşuyor. Tanrılar galerisindeki devasa tanrı heykelleri anıt mezara sırtını dönmüş biçimde sıralanmış.



Tanrılar galerisinin beş heykelinden biri olan Antiochos, güney uçta ilk sırada yer almakta. Kendisini tanrılarla aynı kategoride gören Antiochos heykelini bu sıralamaya dahil etmiş. 2. Heykel Kommagene-Fortuna Latince'de şans, uğur, bereket anlamını taşır. Heykeller arasında en uzun olan 3. Heykel Zeus-Oromasdes, Tanrılar tanrısı Kronos'un oğlu, baş tanrı ve gökler hakimi. Heykel Apollon-Mithras, Anadolu mitolojisinde baş tanrı Zeus'un oğlu olup ışık ve güneş tanrısı. Kuvvet ve kudretin sembolü olan Herakles Anadolu'da Herkül adıyla anılır.





Arsemia
Kral I. Antiochos kitabelerinde söz edildiğine göre, Arsameia M.Ö. 2. yüzyılın başlarında Kommageneler’in atası Arsemez tarafından, Eski kahta kalesinin karşısında kurulmuş krallığın yazlık başkenti ve idare merkezi.



Güneydeki tören yolunda Mitras'ın kabartma steli, ayin platformu üzerinde Antiochos-Herakles tokalaşma steli ve bunun önünde Anadolu'nun bilinen en büyük Grekçe yazıtı, yazıtın bulunduğu yerden başlayan 158 m. derine inen bir tünel ile yazıtın batısında benzer bir kaya dehlizi bulunuyor.


Tepe üzerindeki platformda Mithridathes Callinichos'un mezar tapınağı ve sarayı yer alıyor.



Antiochos-Herakles tokalaşma steli, Kommagene Krallığı’nın doğu ve batıyı (Grek ve Pers) birleştirme idealinin sembolü olarak kabul ediliyor.





Batı Teras -- Kuzey Teras
Muhteşem bir gün batımının izlenebildiği, doğu terasına benzer şekilde yapılmış batı terasında, tanrılar galerisindeki heykel sıralaması ve heykellerin arkasındaki kült yazısı bazı detaylar hariç aynı.



Doğu terasından farklı olarak, tanrılar galerisinin kuzey ucunda, dördünde Kral Antiochos'un tanrılarla selamlaşması, diğerinde aslan figürü bulunan, kumtaşından yapılmış beş kabartma (rölyef) bulunuyor. Aslan horoskop olarak bilinen kabartma, 25.000 yılda bir meydana gelen astrolojik bir olayın sembolize edilmiş hali.


Doğu ve Batı terasın her ikisinde de tanrı heykellerinin tahtlarını oluşturan taş blokların arkasında Grek harfleriyle yazılmış 237 satırlık uzun bir kült yazıtı Nomos bulunuyor.

Batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 100 metre uzunluğunda bir tören yolu. 80 metre uzunluğunda tamamlanmamış stel kaideleri bulunuyor.


Nemrut Dağı tepesindeki tanrı heykellerinin arasında yer alan Kommagene kralı Antiochos’un heykeli, kralın kendine tanrısal özellikler atfettiğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.



  • Cendere Köprüsü
Kahta Çayı'nın bir kolu olan Cendere Çayı'nın daraldığı yerde iki ana kaya üzerinde tek kemerli olarak yapılan Cendere Köprüsü yer alıyor. Köprü sütunları üzerindeki kitabeye göre Kommagene şehirleri tarafından Roma İmparatoru Septimus Severus (MS 193-211) ile karısı ve oğulları onuruna yaptırılmış.

  • Yeni Kale
Adıyaman'a 60 km. uzaklıkta Kocahisar köyü yakınında yer alıyor. Kommageneler tarafından inşa edilen Yeni Kale, karşısındaki Arsameia ile birlikte kullanılmış. Romalılar ve ardından Memluklular tarafından restore edilen Kale, en son 1970'lerde kısmen onarılmış. Kale içinde çarşı, cami, zindan, su yolları, güvercinlik kalıntıları ve kitabeler bulunuyor. Kale'den Nymphois'e inen su yolu bir tünelle Arsameia'ya bağlanmış. 80 metreyi bulan bu yolla halen suya ulaşmak mümkün.

  • Perre Antik Kenti
Kuyucak yolu üzerindeki Pirin Köyü’ndeki kalıntılar 200 civarındaki kaya mezarı ve yerleşim yerine sahip. Antik çağdan kalan bu nekropol ve çevresi Kommageneliler döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmakla birlikte, asıl Romalılar döneminde gelişmiş bir kent. Kaya mezarlarının girişleri kabartmalarla süslü ve birbirine geçiş mümkün.

  • Gerger Kalesi
Kahta’ya 85 km. uzaklıkta bulunan, tarihi Geç Hitit dönemine dayanan kale, Fırat nehrinin batı yakasında yer alıyor. M.Ö. 2. yüzyılda Kommageneliler'in atası olan Arsamez tarafından kurulmuş. Sarp kayalar üzerine, Aşağı ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi'nin batı surlarında Kral Samos'a ait bir kabartma bulunuyor. İslami dönemde de kullanılan kale içerisinde cami, dükkanlar ve su sarnıçları yer alıyor.
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 19:04   #3
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı|Nemrut Dağı {Adıyaman}







Roma Savaşları
Romalılar batı Anadoluya ilk adımlarını atar atmaz Bythinia, Pisidia, Galatia ve Cappadocia gibi Küçük Asya krallıklarını birer birer ele geçirmeye başladılar. Pergamum’dan sonra İ.Ö. 80 dolaylarında Bythinia ve Pisidia’yı egemenlikleri altına aldılar. Aynı sıralarda Partlar da Kommagene sınırlarına varmışlardı. İ.Ö. 69’da Kommagene’nin başkenti Samosata (Samosata) kuşatıldı. Ancak hiç umulmayan bir şey oldu. Romalı askerler daha önce hiç görmedikleri bir maddeyle bombalanıyorlardı. Romalı tarihçi Plinius “Onun vurduğu asker silahıyla beraber yanıyordu” diye yazmıştı. Anlaşılan Kommagene dışında bilinmeyen bu gizli silahın sebep olduğu korku çok büyük olmuştu.

Samosata düşmedi, Roma ordusu geri çekildi. Ancak Kommagene için durum gerginliğini korumaya devam ediyordu zira bir yanlarında sömürgeci savaş tutkunu Romalılar, diğer tarafta güçlü Part ülkesi vardı. İ.Ö. 64’de Romalılar istilalarına devam ettiler. Bu devirde Roma’nın Kommagene Krallığı dışında Küçük Asya’da egemenliği altına almadığı devlet kalmamıştı.

Kommagene’nin stratejik konumu Roma’nın doğuya doğru genişlemesinde hayati önem taşımaktaydı. Ya burası da istila edilecek ya da genişlemekten vazgeçilecekti. Antiochos Partlarla ilişkisini güçlendirmesi gerektiğini biliyordu. Bu amaçla kızı Laodike’yi Part kralına eş olarak verdi. Bu evlilikten bir erkek çocuk dünyaya geldi, Pakoros. O babasının gözdesi ve tahtının tek varisiydi.


Küçük Asya’da savaşlar sürerken, Roma da hayli karışıktı. Sezar’ın öldürülmesiyle Roma İmparatorluğu bölündü. Markus Antonius doğuyu Oktavianus batıyı aldı. İ.Ö. 38’de Markus Antonius Part ordusunu yendi ve veliaht prens Pakoros’u öldürdü. Annesi Laodike ve Part Kralı olan babası derin bir acıya düştüler. Antiochos kızı ve damadının acısını paylaştı ve onlara yardım etmek istedi.



Antiochos savaştan kaçarak Kommagene’ye sığınanları himayesini altına aldı ve onları Marcus Antonius’a teslim etmeyi reddetti. Savaş istemeyen Antiochos esirlere karşılık, 25 bin ton gümüşe eşit olan 1000 talens teklif etti. Zenginliğiyle ünlü Kommagene’nin tüm altın ve gümüş varlığına göz koyan Markus Antonius sığınmacılara karşılık olarak Kommagene’nin tüm servetini istedi. Antiochos’un bu teklifi kabul etmesi söz konusu olamazdı.

Markus Antonius küçücük bir krallıktan gelen bu cevabı büyük bir hakaret olarak görerek askerlerine derhal Kommagene’yi kuşatmalarını emretti. Ancak beklenenin aksine, Samosata kuşatması istenildigi gibi gitmiyordu. Markus Antonius, yanında Judea Kralı Herod da olduğu halde ordusunun başına geçti. Zaferin yakın olduğuna emindi. Ancak beklenen olmadı ve az sayıda olmalarına rağmen kendileri ve atları zırhlarla kuşanmış Kommagene savaşçıları Roma ordusunu geri püskürttüler.

Ancak 1. Anthiochos’un tüm bu sıkıntılı yıllar sonunda sağlığı bozulmuştu. Savaştan kısa bir süre sonra öldü ve babasının yanına Nemrut Dağı zirvesindeki tümülüsün içine gömüldü. Yerine oğlu 1. Mithradates geçti ama o babasının zekasına sahip bir imparator olamadı. Kommagene zaman içinde eriyip, gidecekti.


Kommagene devrinin kapanışıyla Nemrud sadece dağ rüzgarlarının ve yolunu kaybeden çobanların ziyaretleriyle irkileceği uzun uykusuna daldı. Ta ki, Osmanlı’nın son döneminde devasa heykellerin bulunuşuna kadar…

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 19:05   #4
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı|Nemrut Dağı {Adıyaman}





Doğu ile Batıyı Birlikte Yaşamak

1. Anthiochos, babası 1. Mithradates gibi Doğu ve Batı kültürlerini birleştirmeyi hayal etmişti. Bu hayaline ulaşmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Nemrut Dağı'nın 2.150 metre yükseklikteki zirvesinde yapımına başladığı görkemli kutsal alan ve mezar anıtı ne yazık ki ölümünden önce bitirilemedi. Oğlu Kral I. Antiochos da devam etmedi çalışmalara, mezar anıtı yarım kaldı. Kutsal alanın doğu ve batı yamaçlarında teraslar üzerinde yaptırdığı heykeller ise Nemrut'un sert hava koşullarıyla boğuşarak yüzyıllarca ayakta kalmayı başardı. Antiochos'un ölümünden sonra fikirleri de unutuldu, yaratmayı düşündüğü din kendisiyle birlikte öldü. Ama yine de yaptırdığı heykellerle kendinden yüzyıllar boyu bahsettirdi.

Kommagene'de tanrılar ve krallar adına yaptırılmış heykeller dışında kraliyet mensubu kadınlar için yaptırılmış bir anıt mezar bulunur.

Antiochos bu kutsal alanı teraslar halinde tasarlamıştı. Kutsal kabul edilen teraslarda yer alan heykellerin sırası aynıydı. Bu tanrılardan her biri hem Doğu hem Batı tanrılarını temsil ediyor ve bu nedenle iki ayrı isimle anılıyorlardı. Yüzleri doğuya ve batıya çevrili Pers ve Yunan tanrıları Kral Antiochos'un bu iki kültürü birleştirme amacını da simgeliyordu.


Antiochos yaptırdığı heykellerin arka yüzüne 200 satırdan oluşan vasiyetini yazdırdı. Yazıtta kendinden sonra gelecek kralları tapınağı güzelleştirmeleri için görevlendiriyor, ibadet için gelenleri övdüğü gibi, kötü niyetle gelenlere beddua ediyordu. Antiochos, kutsal alanı ziyarete gelenlerin en iyi şekilde ağırlanmasını istedi ve bu amaçla rahipleri en iyi şaraplarını sunmalarını emretti. Hatta törenlerin çok renkli geçmesi için müzisyenleri bile görevlendirdi. Ama Antiochos'un bütün bu titizliğine rağmen vasiyette yazılanlar yerine getirilmedi.







Kral Anthiochos'un Nemrut Dağı Zirvesinde Yazdığı Vasiyeti
Kral Mithradates Kallinikos'un ve Anasever Kral Antiochos Epiphanes Kallinikos kızı Tanrıça, Kraliçe, Kardeşseler Laodike'nin oğlu Tanrı, Adil ve Epiphanes, Roma ve Helen Dostu, Muzaffer Büyük Kral Antiochos, kutsanmış taht kaidelerine dokunulmaz harflerle kendi lütufkârlığından kaynaklanan işeri, ebediyete intikali için yazdırdı.

Ben, Dindarlığın biz insanlar için bütün iyilikler içinde sadece en güvenilir dost olduğuna değil, aynı zamanda en tatlı haz olduğuna da inandım ve bu inanca hem talihli iktidarımın, hem de bu iktidarın takdis edilmiş icraatının kaynağı olarak sahip oldum. Tüm hayatım boyunca Kraliyetimdeki bütün insanlar karşısında, dindarca davranışı en güvenilir savunma aracı ve eşi bulunmaz bir haz kaynağı olarak gören bir insan sıfatıyla durdum. Bu nedenle, beklenenin tersine, büyük tehlikeleri savıp, ümitsiz durumların üstesinden geldim ve uzun yıllar mutlu bir yaşam sürdüm.



Ata hükümdarlığını devraldığım zaman, dindarlığımın bir sonucu olarak, tahtıma bağlı Krallığı tüm tanrıların ortak yurdu yaptım. Onları, şekli temsillerini kendi soyumun talihli köklerinin geldiği Pers ve Helenlerin eski usullerine göre çeşitli biçimlerde yapmak suretiyle, kurbanlar keserek ve şölenler düzenleyerek, eskiden beri insanlar arasında ortak bir adet olduğu üzere, onurlandırdım. Onursal duyguları somut ifadeye dönüştürmek ise benim hak bilir düşüncemin bir buluşudur.


Zamanın tahribine dirençli bu tapınaksal mezarın temellerini göksel tahtların yakınında atmaya karar verdiğimde, bu kutsal mekan, sadece ileri yaşıma rağmen hâlâ sıhhat ve selamet içinde olan bedenimi saran kılıfa, tanrının sevdiği ruhum Zeus Oromasdes'in göksel tahtlarına yolcu olduktan sonra, ebedi bir istirahat gah olsun istemedim; buranın aynı zamanda bütün tanrıların ortak tahtları olmasını da kararlaştırdım. Çünkü benim çabalarım sonucunda orada sadece kahraman atalarımın şu gördüğün resim dizeleri bulunsun istemedim; daha çok da, bu kutsal tepe üzerinde tanrıları temsil için kutsanarak dikilen ilahi bir figür, artık ıssız kalmayacak bu mekanı tanrılar karşısında ifa ettiğim dindarlığın bir kanıtı olarak görsün istedim.

İşte, gördüğün gibi, tanrılara gerçekten lâyık oldukları bu heykelleri diktirdim: Zeus Oromasdes'in, Apollon Mithras Helios Hermes'in, Artagnes Herakles Ares'in ve her şeyi besleyen vatanım Kommagene'nin heykelleri. Aynı taştan ve aynı tahtlar üzerinde duaları işiten tanrıların yanına kendi heykelimi de koydurttum. Böylece ulu tanrıların ezeli saygınlığını kendi genç bahtıma çağdaş kıldım. Ve böylece onların kraliyete ilişkin olarak giriştiğim işlerde sık sık ve somut olarak, alicenap bir yardım olarak bana tevcih ettikleri sonsuz ihtimam ve himayelerinin hakkaniyetli bir taklitçisi oldum.


Kurban törenlerinin çeşitli biçimlerde yapılmasını sağlamak amacıyla kâfi derecede arazi ayırdım ve onlardan sağlanacak gelirlere el sürülmemesini buyurdum. Sürekli bir kurban hizmeti kurdum ve seçkin rahipler tayin ettim; onları Pers giysileriyle donattım; tören ve tüm onursal hizmetleri benim sanıma ve tanrıların yüceliğine yaraşır biçimde düzenledim.



Kurban hizmetlerinin sürekliliği için, eskiden beri var olan ve müşterek bir hukuka dayanan kurban törenlerinin yanı sıra, Krallığımda yaşayan tüm insanların, hem tanrılara karşı vecibelerini yerine getirmeleri hem de bizi onurlandırmaları maksadıyla yeni ihdas edilen bayramları kutlamalarını kural olarak koydum. Böylece bedenimin doğum günü olan Audnaios ayının 16. gününü ve taç giydiğim Loos ayının 10. gününü yüce tanrıların yeryüzüne zuhur edişlerine vakfediyorum; çünkü bunları ben talihli hükümranlığımın menşei ve tüm Krallığımdaki genel saadet ve refahın sebebi olarak telakki ettim. Bunlardan başka kurbanların daha zengin ve şölenlerin daha mükemmel olması için ve yılda bir kutlanmak üzere iki günü daha bayram olarak tahsis ettim. Ülke halkını toplantı, yani şölenlere katılım amacıyla, köy ve kentlere göre gruplara ayırdım ve bayramları herkesin en kolay erişeceği en yakın kült yerlerinde kutlanmak üzere düzenledim. Bu düzenlemelerin daimi olması için, tanrıların buyrukları doğrultusunda kutsal bir kanun vakfettim ve bunu dokunulmaz kıldığım steller üzerine yazdırdım; çünkü bunların sürekli korunması aklıselim sahibi kişiler için dindarca bir iştir; sadece bizim onurumuz için değil, aynı zamanda her ferdin kendi talihi uğruna bel bağladığı en aziz beklentiler için de bu böyledir. Sonsuz zaman kaderin bir cilvesiyle tüm insanlar arasından hangi soyu bu ülkenin mirasına oturtursa, o insan soyu için bu kanunu korumak bir vecibe olmalıdır; Şunu bilerek ki, kraliyetin rahmete kavuşmuş soyunun intikamı ağırdır, ihmal ve cürümden gelen din düşmanlığını eşit derecede cezalandırır ve takipçisi olur; kutsanmış atalarımın kanunu hakarete uğramışsa, merhamet tanımaz cezalar verir. Zira dindarca yapılan her iş kolaydır; ama dinsizliğin sonu zorunlu olarak sefalettir. Bu kanun benim sesimi duyurdu, tanrıların vahyi ise ona geçerlik kazandırdı.


Tarafımdan hem tanrılar ve hem de resimlerini Toros uçurumlarının zirvesine, bedenimi saran bu kutsal mezarın yanı başına çepeçevre kutsayarak dizdiğim rahmete kavuşmuş atalarım için tayin edilen hâlihazırdaki rahip ve gelecekte bu görevi devralacak olan rahip, bütün diğer görevlerinden azad olunmalı, engel olunmadan ve bahane bulunmadan bu kutsal tapınak mezardaki görevini kült törenlerine ve kutsal heykellerin uyarınca süslenmelerine vakfederek ifa etmelidir. Her ay ve her yıl tüm yıl boyunca sürekli kutlanmalarını emir buyurduğum tanrıların ve benim doğum günlerimizde bu rahip, ata geleneği icabı takdir edilmiş olan Pers giysisini giyerek, tanrıların dindar onurlarına vakfettiğim bütün heykelleri altın çelenklerle süslemelidir. Rahmetli soyumun aziz menfaatlerine adadığım köylerden sağlayacağı gelirle bu sunaklar üzerinde bol bol tütsü ve kokulu otlar sunmalı ve besili kurbanlıkları tanrıların ve bizlerin onuruna yaraşır biçimde kurban etmeli, kutsal masaları uyarınca bol ziyafet malzemesiyle donatmalı ve testileri suyla karıştırılmış bol miktarda şarapla doldurmalıdır. Buraya gelen yerli ve yabancı bütün ahaliyi büyük bir ihtimamla karşılamalı ve bir araya gelen cemaate herkesin eşit derecede keyif alacağı bir şölen hazırlamalıdır. Kendisi için de, adet olduğu üzere, rahiplik makamının onursal hakkı olarak pay ayırmalıdır; bunu yaparken geri kalanların da bu durumdan serbestçe yararlanmalarını sağlamalıdır, öyle ki, her bir kimse, kutsal günlerde kafi miktarda yiyecek içecek alabilmek için, gözetildiği hissine kapılmaksızın şölenin keyfini çıkarsın ve dilediği köşede, istediği kadar yiyip içsin. Tapınak hizmetine sunmuş olduğum içki kupalarını ise, ancak kutsal alanda birlikte bulundukları sürece kullanabilirler.




Tanrılar için ve kendi onuruma tanrısal istem doğrultusunda vakfettiğim bu tapınak kölelerini ve onların çocuklarını ve bu soyun tüm zaman içinde gelecek nesillerini hiç kimse, ister kral olsun ister hükümdar, ister rahip olsun ister yönetici, ne kendine köle yapmaya ne de bir başkasına herhangi bir şekilde satmaya, ne de onlardan birine bir kötülük yapmaya ve görevlerini yerine getirmekten menetmeye izinlidir; tam tersine rahipler onlara ihtimam göstermeli, krallar ve yöneticiler ve özel bütün kişiler onlara yardım etmelidirler. Böyle davrananlar tanrılar ve rahmetli atalarım nezdinde dindarlığın sonucuna nail olacaklardır.


Aynı şekilde, şurdaki tanrılara adadığım köyleri kendi mülkiyetine geçirmek, satmak ya da bir başka kurala bağlamak, ya da bu köylere veya bunların tanrıların dokunulmaz mülkü olarak vakfettiğim gelirlerine herhangi bir şekilde zarar vermek, kimsenin hakkı ve haddi olmayacaktır. O halde, cürümün bir başka türüne ya da bir hakarete veya kendi vakfettiğim kurban şölenlerinin ve toplantılarının şan ve şöhretimiz aleyhine bertaraf edilmesine vesile olacak uygulamalarda bulunmak, hiç kimsenin yanına kâr kalmayacaktır.

Her kim ki ama, bu düzenin kutsal geçerliğini ya da ölümsüz iradenin teyit ettiği rahmet abidesini bozar ya da zarar verir ya da gerçek anlamını değiştirmeye yeltenirse, yalnız kendisi değil, aynı zamanda tüm soyu sopu rahmetli atalarımın ve tüm tanrıların hışmına uğrasın, ta ki cezasını tamamıyla çekinceye kadar.


Tanrılara ve atalara karşı gösterilmesi kutsal bir görev olan dindarlığın bir örneğini ben, birçok diğer vesilelerle olduğu gibi, buradaki eserlerimle de çocuklarımın ve torunlarımın gözleri önüne sermiş bulunuyorum ve inanıyorum ki, onlar bu güzel örneklere özenip, soyumuzun geleneksel onurlarını sürekli artıracak ve bana benzer biçimde kendi yaşamlarının doruk noktasında soyumuzun ününe ün katacaklardır.

Pers ve Makedonya ve Kommagene ülkesindeki bütün tanrıların ilgi ve rahmetinin böyle hareket edenlerin üzerinde olmasını niyaz ediyorum. Zamanın akışı içinde her kim, bu ister bir kral ister bir hükümdar olsun, bu ülkenin yönetimini devraldığında, bu kanunu ve bize ibadeti korur ve sürdürürse, benim hayır dualarımla, tüm rahmetli atalar ve tanrılar ondan razı olsun; bu kanuna karşı gelen ve tanrılara saygısızlıkta direnenin ise her türlü felaket başına gelsin.

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 19:05   #5
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı|Nemrut Dağı {Adıyaman}







Nemrut Dağına Nasıl Gidilir?
Nemrut dağına çıkış için en uygun sezon Nisan- Ekim aylarıdır. Nemrut dağında günesin doğuşu ve batışı dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar görkemlidir. Güneşin doğuşu ve batışı, izleyenler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır.

Nemruta ulaşım Karadut köyüne kadar asfalt, daha sonraki kısım ise kilitli parke taşı kaplıdır. Yapılan geziler genellikle tur şeklindedir. Turlar özel araçlarla yapılabileceği gibi Adıyaman ve Kahta’dan kiralanacak vasıtalarla da yapılabilir.



Alternatif Yollar
  • Adıyaman-Nemrut Dağı (Arsameia’dan Antik yol ile) 77 km
  • Adıyaman-Nemrut Dağı Direkt 86 km
  • Adıyaman Havaalanından Nemrut Dağına Direkt 66 km
  • Adıyaman-Kahta 34 km
  • Adıyaman-Cendere Köprüsü 54 km
  • Adıyaman-Yenikale 59 km
  • Adıyaman-Arsameia(Cendere Köprüsü Güzergahı) 61 km



T
urlar


Nemrut turları Büyük Tur, Küçük Tur ve Normal Tur olmak üzere üç ayrı şekilde yapılmaktadır.

Büyük Tur : Güneşin doğuşunu izlemek için Adıyaman’dan gece saat 02:00’da hareket edilir. Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşu izlenerek, Arsameia, Yeni Kale, Cendere Köprüsü ve Karakuş Tümülüsü gezilerek dönülür. Bu tur yaklaşık 5-6 saat sürmektedir. Güneşin batışını izleyecek olan ziyaretçilerin, Adıyaman’dan saat 14.oo’da Kahta’dan ise saat 14.30’da ayrılmaları tavsiye edilir.

Küçük Tur : Yalnızca Nemrut Dağı’nı kapsayan turdur. Kommagene Uygarlığı’nın diğer kalıntıları görülmediği için yaklaşık 4-4.5 saat sürer.

Normal Tur : Güneşin doğuşunu ve batışını içine almayan turlardır. Genellikle sabah çıkılmakla birlikte günün her saati uygundur.

Arabaları tırmanışa uygun olanlar, kendi araçlarıyla da çıkabilirler.

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 20:15   #6
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}
















__________________
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 20:54   #7
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}

Ellerine sağlık canım.

Gün doğumunu izlemek istediğim bir yer burası...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 21:58   #8
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi smyrna Mesajı göster
Ellerine sağlık canım.

Gün doğumunu izlemek istediğim bir yer burası...
Canım buradan gün doğumunu da batımınıda izlemek süper bizzat şahit oldum.

Hatta çok komik bir nemrut turu geçirmiştim

Tavsiye ederim herkese
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 22:03   #9
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}

Benimde bir tavsiyem olacak burayla ilgili.

Ayağınızda mutlaka spor ve sağlam bir ayakkabı olsun. Başkalarının ayakkabılarıyla, hele birde ayağınıza 3 numara büyük olanlarla tırmanmak zor.

Adı üzerinde dağ. Kalın giyinin


Harika bir konu. Teşekkürler Lilium...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.12.2010, 22:05   #10
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kommagene Krallığı | Nemrut Dağı {Adıyaman}

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
Benimde bir tavsiyem olacak burayla ilgili.

Ayağınızda mutlaka spor ve sağlam bir ayakkabı olsun. Başkalarının ayakkabılarıyla, hele birde ayağınıza 3 numara büyük olanlarla tırmanmak zor.

Adı üzerinde dağ. Kalın giyinin


Harika bir konu. Teşekkürler Lilium...
Hee bide dikkat ediniz yoldan taşlar bi yerinize sıçrayıp durmasın

Bitanesi benim kafama geldi de
__________________
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
adıyaman, dağı, dağının, fotoğrafları, kommagene, krallığı, nemrut, nemrut dağı, resimleri, sırlar, sırları, sırı, tarihçesi, tarihi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:13.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.