12.11.2013, 14:54 | #11 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
İnsan beyni gibi çalışan çip için ilk adım On yıllardır bilgisayarlardan akıllı telefonlara kadar sayısız elektronik cihazda kullanılan transistörleri geliştiren IBM, insan beyni gibi fonksiyon gösteren bilgisayarlar için ilk önemli adımı attı. Yeni transistörler, silikon çiplere kıyasla sürekli iletken veya sürekli yalıtkan olacak halde dönüşüm gösterebilecek. ABD’li teknoloji devi IBM, transistörler üzerinde yaptığı çalışmayla insan beyni gibi çalışan bilgisayar geliştirilmesi adına ilk önemli adımı attı. Yeni teknolojiyle geliştirilecek olan çiplerin daha yüksek bir performans sunacağı ve çok daha az elektrik tüketeceği ifade edildi. Çip teknolojisinde devrim yaratabilecek olan gelişme, mobil cihazların batarya ömrü sorununu da ortadan kaldırabilir. Venture Beat sitesinin haberine göre, IBM’in sunduğu yeni teknoloji ‘ilişkili elektron oksitlere’ dayanıyor. Bu materyal, moleküllerin yarısının pozitif, yarısının ise negatif yük taşıdığı iyonik bir sıvı ile bir araya getirilebiliyor. Sıvıya düşük iyonik voltaj verildiği zaman, yüklenen parçacıklar oksit materyalin zıt kutuplarına hareket ediyor. Elektrik yükü, oksiti terk ediyor ve sıvıya karışıyor böylece iletken özellikten yalıtkan madde özelliğine geçiyor. Materyal, başka bir voltaj verilen zamana kadar elektriksel durumunu koruyor. YALITKAN VE İLETKEN ÇİPLER IBM, araştırmaların cesaret verici olduğunu ve elektrik olsun olmasın veri saklayabilen çipler sayesinde veri kaybının ortadan kalkabileceğini belirtti.Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bugün kullanılan silikon bazlı yarı iletken çipler yerine, beyin gibi fonksiyon gören akıllı çipler geliştirilebilecek. IBM’deki araştırmanın başını çeken Stuart Parkin, VentureBeat’e yaptığı açıklamada, “Yeni teknoloji, materyalin iletlenlik özelliğinin değiştirilmesiyle, daha düşük enerji harcayan ve performansı son derece yüksek olan cihazlar yapabilmemizi sağlayabilir. Materyali metala çevirip iletkenlik özelliğini değiştiriyor ve enerji vermek gerekmeksizin bu halde tutabiliyoruz” dedi. Parkin, silikon çiplerin fonksiyon göstermesi için sürekli voltaj gerektiğine dikkat çekerek, yeni çiplerin devrimsel bir adım olabileceğine dikkat çekti. ABD’li araştırmacı, ‘bir maddeye yüklü iyonik sıvı elektrolit uygulayarak, oksit materyali süresiz olarak iletken veya yalıtkan hale getirebildiklerini’ belirtti. Büyük keşif, oksit bazlı tramsistör ve akıllı çiplerin de kapısını aralayabilir.(NTVMSNBC)
__________________
Never fade away... |
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti |
12.11.2013, 18:27 | #12 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
İNSANLIĞIN YAPAY ZEKAYLA İMTİHANI Kuşkusuz ki, yapay zeka alanındaki bilimsel araştırmalar ve eşzamanlı yürütülen teknolojik gelişmeler insanlığın yararına ilerleme kaydediyor. Hatta potansiyel faydalara bazen kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki, madalyonun diğer tarafında yer alan yıkıcı etkileri de görmezden gelebiliyoruz. Toplumdaki konumumuz ve gelişmelere bakış açımız ışığında safımızı belirliyoruz: “Yapay zeka ve bu temelde çalışan teknolojik sistemler hayırdır/şerdir!” O halde bu yazıda biraz da “öteki”nin perspektifinden bakmayı deneyelim. Bazıları teknolojiye insanları sıkıcı ve zorlu işlerden özgürleştirip, daha eğlenceli ve keyifli bir yaşam sürdürebilmelerine olanak sağladığı için, adeta insanlığa sunulmuş bir hediye gözüyle bakıyor. Diğer tarafın argümanları da sağlam: teknoloji en genel haliyle insanların işlerini ellerinden alıyor; güçlüyü daha güçlü zengini daha zengin kılıyor. Mahatma Gandhi, Hindistan’ın refahı için devasa makinelerle dolu tekstil atölyeleri yerine, her köylünün evine yerleştirilecek yün eğirme aletleri ve dokuma tezgahları vermeyi savunuyordu. Bu sayede az sayıda insana iş imkanı sağlayan, merkezi bir seri üretimden ziyade, toplulukların yararına olan dağıtılmış seri üretim sağlanmış olacaktı. Yıllar geçtikçe, zamanın teknolojileri yerini yepyeni teknolojilere bıraktı, ancak tartışma baki kaldı. Bu sorunun yakın zaman teknolojileriyle vücut bulmuş en somut halini, fabrikaların üretim bantlarında çalışan insan işçilerin sorumlu oldukları işlerin, artık robotlara teslim edilmesi ile ilgili yazımızda görmüştük. Tarih, temeli gelir ve imtiyazların orantısız dağılımından kaynaklanan sıkıntılara dayanan devrimlerle doludur. Eğer ki gelecek teknolojileri bu amaca hizmet edecek şekilde kullanılacaksa, nice felaketler bizi bekliyor olacaktır. Ancak zekası artan makineler üretmek, toplumun farklı katmanları arasında yaşanan güç savaşından daha da önemli bir sorun teşkil ediyor: Benlik bilinci. Diğer bir deyişle kişinin kendisi hakkında hissettiklerinin ve düşündüklerinin toplamı. Örneğin, 19. yüzyılda Charles Darwin’in evrim teorisini ve insanların (görece) daha değersiz yaşam formlarından evrildiği fikrini ortaya atması zamanında fırtınalar yaratmıştı. Hatta bu teorinin üzerinden geçen neredeyse 2 yüzyıl sonrasında bile, insanlık bu düşünceyle cebelleşip durmaktadır. Olur da geleceğin hızla ilerleyen teknolojisi, insanla kapışabilecek zihinsel yetilere sahip makineler üretebilirse toplum nasıl bir tepki verecektir? Geçmişte teknolojinin daha yavaş adımlarla ilerlemesi, benlik bilincimizin “zeka” kavramına adapte olarak kendisini korumasına olanak sağladı. Zeka ile şunu kastediyorum: Ağaçlardan meyve toplayarak hayatını idame eden veya mızrak, kılıç sallayan atalarımız 19. yüzyıldaki pistonlu, manivelalı, dişli, çarklı, buhar çıkaran sıradan makineleri görse, muhtemelen doğaüstü bir zekayla karşı karşıya kaldıklarını düşüneceklerdi. Ancak günümüzde bu aletlerin herhangi bir zekaya sahip olmadıklarını bildiğimiz gibi, oldukça karmaşık otomatlar olan günümüzün otomatik içecek ve bilet satış makinelerini veya para çekme makinelerini bile yapay zekaya sahip makineler olarak tanımlamıyoruz. Peki ya teknolojik gelişmelerin korkunç bir ivmeyle arttığı günümüzde veya yakın gelecekte bu makinelerin insan zekasına meydan okuduğu durumlarla karşılaşsak ve hatta bizim “adapte olamayacağımız hızlarda” zekamızı geçtikleri gerçeğiyle yüzleşecek olursak, acaba biz nasıl bir tepki vereceğiz? İnsanlığın buna vereceği tepkiyi tahmin etmek için, insanlığın geçmişte başına gelmiş benzer bir olaya verdiği tepkiden yola çıkacağız ve elimizde kökleri 20. yüzyıla dayanan ufak bir ipucunu takip edeceğiz: Zeka Katsayısı (ZK) veya İngilizce’deki karşılığıyla Intelligence Quotient (IQ) testleri. Bu testler çocukların zekasını ölçmek için kullanılmaya başlanmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nde çocuklar bu testteki performanslarına göre sınıflandırılır ve eğitimlerine bu test sonuçları baz alınarak yön verilirdi. İyi skor alanlar iyi okullara, kötü derece alanlar ikincil kalitede okullara gönderilir, ek derslerle desteklenmeye teşvik edilirlerdi. Yani biz insanlar olarak, elimize zekayı ölçebileceğimizi düşündüğümüz bir ölçüt geçtiği anda (kaldı ki ZK testleri oldukça tartışmalıdır), hemen sınıflandırma, ayrımcılık ve yabancılaştırma rotasına yöneliyoruz. Peki ya makinelerin zekası bizimkileri yakalarsa, veya yakalayabileceğine dair belirtiler ortaya koymaya başlarsa ne olacak? Makinelere karşı daha aşağı zekaya sahip insanlara toplum olarak nasıl davranacağız? İnsanın onuru ve haysiyeti bu tarz bir kıyaslamaya kurban gidebilir mi? Aslına bakarsanız, makinelerin insan zekasına meydan okuduğu durumlarla karşılaşmaya başladık bile. Deep Blue Kasparov’u satrançta yendi, IBM Watson insan rakiplerini Riziko oyununda alt etti, bilgisayarlı uzman sistemler sağlık konusunda doktorlara tavsiye verecek algoritmalarla donatıldı, sürücüsüz arabalar Amerika’da birçok eyalette kullanılmaya başlandı, emekçi sınıf işlerini kendilerinden daha hızlı, etkin ve hatasız çalışan robotlara kaptırdı. Peki ya yenilenlerin veya işlerini yapay zekaya kaybeden insanların sayısı artmaya devam ettikçe veya kendilerini makinelerin tehdidi altında hissettikleri branşların sayısı artmaya başladıkça, bu insanların benlik bilinçleri ne olacak? Edge isimli dernek dünyanın en başarılı ve zeki(?) filozoflarına, bilim adamlarına ve sanatçılarına her sene tek bir soru yöneltiyor ve cevaplarını internetten paylaşıyor. 2013 senesinin sorusu ise şu oldu: “Gelecekte neden endişe duymalıyız?” (What should we be worried about?). Cevaplardan bazılarını paylaşmak istiyorum: Wired dergisinin kurucusu ve editörü Kevin Kelly, azalan genç nüfusa karşın artan robot nüfusunu en büyük tehdit olarak gösteriyor. Silikon Vadisi’nde çalışan teknoloji gurusu Paul Saffo ise gelecekte bizi bekleyen “mühendisler (engineers)” ve kendi deyişiyle “rahipler (druids)” olarak iki sınıf arasında yaşanacak savaş konusunda uyarıyor. Ona göre temelde teknoloji kullanımı konusunda iyimser ve kötümser olanlar olarak nitelendirilebilecek bu iki gruptan rahipler, robot araçların güvensiz olduğunu, mühendisler ise insanların araba kullanmalarına bile en baştan izin verilmemesi gerektiğini “şiddetle” savunacak. Daha onlarca düşünür ortak payede cevaplarda buluşuyor: robotlar ve makine zekası. New York Times çok satanlar listesine girmiş Robot Mahşeri (Robopocalypse) isimli kitabın yazarı Daniel H. Wilson zeki robotların dünyayı ele geçirmesi durumunda, onlarla nasıl baş edeceğimize dair kafa patlatmış olanlardan. Aşağıda kendisiyle yapılmış bir söyleşinin çizgiye dökülmüş, oldukça eğlenceli bir videosunu seyredebilirsiniz. Makinelerin zekasının doğası gereği insanınkinden daha farklı olduğunu savunanlar var; sonuçta insanlar biyolojik bir varlık, makineler ise değil. Bu sebeple makinelerin, insanların karar mekanizmalarında yaşadıkları süreçleri taklit edebilmeleri mümkün değil. Aynı kararları alsalar bile, bu kararlar aynı temele dayanarak alınmıyor olacak. O halde, farklı zekaları birbirinden ayıran sınırlar nelerdir, ve toplum olarak bir makinenin aldığı kararı takip etmek ne derece etiktir? Bu konular belki kulağa bilim kurgu sohbeti gibi geliyor olabilir. Ancak uzunca bir süredir, zaten hiçbir zaman gerçekleşmeyeceyeceğini iddia ederek “Bilgisayarlar topluma hükmetmeye başlarsa ne olur?” sorusunu gözardı ettik, ancak alametler gösteriyor ki artık bu soruyu sormanın vakti geldi. Eğer ki bir gün bir bilgisayar veritabanı hatalı olarak kredi güvenilirliliğinizin kötü bir sicilden dolayı düşük olduğunu, sabıka kaydınız bulunduğunu veya hesabınızdaki tüm parayı çektiğinizi iddia ederse, size mi yoksa bilgisayardaki verilere mi inanılacak? Eğer navigasyon sistemi uçağınızı sis yüzünden yanlış olarak tanımlanmış bir piste, örneğin pistin sonundaki çimenlik araziye indirmeye çalışırsa ne olacak? Eğer ki hastanedeki bilgisayar programı veya donanımı topladığı verilerde bir hataya sebebiyet veriyorsa ve kanser olduğunuz izlenimi oluşturuyorsa, bu teşhisi koyan doktorun suçu mudur? Bankada, devlet dairesinde, hastanede, alışverişte kaç kez “Bilgisayar çöktüğü için size yardımcı olamıyorum” sözünü işittiniz? O halde, kontrol kimde? Toplum çoktan makinelere teslim olmadı mı? Aslında yazıyı üst paragraftaki kasvetli ve iç karartıcı son cümle ile bitirebilirdim. Ancak ben karamsar bir gelecek kurgulayan insanlardan değilim. Teknolojiler, gelişimleri süresince sorunlar yaratacaklardır, ancak eninde sonunda düğmeye basan ve bu teknolojilerin geleceğine hükmedenler biz insanlar olacağız. Eğer ki insan tarafından yaratıldılarsa, insanlar tarafından da yok edilebilirler. İnsanın olduğu yerde umut vardır; umudun olduğu yerde de yaşam devam eder. “Senin boş umut vaat eden sözlerinden kime ne, makineler bizi ele geçirmiş, hepimiz öleceğiz!” diye ortalarda elleri havada bağırarak koşuşturmaya başlayan okurlara, umut dolu bir haber vereyim: Cambridge Üniversitesi’nden bir grup filozof, bilim adamı ve girişimci iş adamının başlattığı Varoluşsal Riskleri Araştırma Merkezi (Centre for the Study of Existential Risk), bizi hangi teknolojik risklerin beklediğini, bu teknolojilere karşı ne tarz önlemler almamız gerektiğini ve bu teknolojilerin beklenmedik sonuçlarını araştırmak için kolları sıvadı [2]. Böylece kendimizi geleceğe daha iyi hazırlayabileceğiz. Grubun ilgilendiği konular arasında sentetik biyolojinin biyoterör amaçlı kullanılması, siber saldırılar ve ağ sistemlerinin (elektrik ağları, hava trafiği kontrol ağları, uluslararası finans ağları, vs.) hepten çökmesi olduğu gibi, bilgisayar ağlarının gelecekte ortak bir zihin oluşturup (bkz. Terminator filminde bahsi geçen Skynet) son derece güçlü bir yapay zeka ile insanlığı tehdit etmesi gibi senaryolar üzerine kafa yoruyorlar. Ancak yukarıda bahsi geçen Edge araştırmasında Indiana Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği profesörlerinden Andy Clark’ın da söylediği gibi süper yapay zekadan korkmamız için şu an için bir sebep yok, eğer ki kültür bilincini -ki insanların bunu geliştirmesi milyonlarca yıllarını aldı- önceden geliştirmeyi başaramazlarsa. Kaynaklar: [1] J Glenn Brookshear, Computer Science: an Overview, Pearson Eğitim, 11. Baskı, 2012 [2] Cambridge University's "Terminator studies" department 3 - Acikbilim.com Gökhan İnce Tarafından derlenmiştir.
__________________
Never fade away... |
12.11.2013, 19:02 | #13 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Gece oturup okuyacağım hepsini. Yatmadan önce roman okurmuş gibi olacak |
04.12.2014, 14:06 | #14 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Dünyanın en değerli bilim insanlarından Stephen Hawking, yapay zekanın hızlı gelişiminin insanlığı tehlikeye sürüklediğini düşünüyor Apple, Microsoft ve Google gibi teknoloji şirketleri, kişisel asistan yazılımlarını hayatımıza soktular. iOS için Siri, Microsoft platformundaki Cortana ve Google Assistant, çok yararlı ve şaşırtıcı derecede zeki. Fakat, dünyanın en parlak zekaları yapay zekanın gelişiminden büyük rahatsızlık duyuyor. Geçtiğimiz aylarda Paypal, Tesla ve SpaceX şirketlerinin sahibi Elon Musk, yapay zekanın insanlığın üzerine iblis çağırmaktan farksız olduğunu ve bu teknolojilerin yapabileceklerinin kısıtlanması gerektiğini açıklamıştı. Çağımızın en meşhur fizik uzmanlarından Stephen Hawking de, tamamıyla serbest çalışmasına izin verilen yapay bilinçlerin insanlık için büyük tehlike arzettiğini düşünüyor. İnsanlığın son derece yavaş işleyen biyolojik evrimle sınırlı olduğunu belirten Hawking, sınırlandırılmayan bir yapay zekanın kısa sürede insanlığın zeka seviyesini aşacağını ve sonumuzu getireceğinden son derece endişe duymakta. Şu anda ilkel sayılabilecek zekaya sahip olan sistemleri son derece faydalı bulan bilimci, daha ileri seviyeler için sınırlar ve standartlar belirlememiz gerektiğinden emin.
__________________
Never fade away... |
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti |
04.12.2014, 14:23 | #15 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Hawkingîn açıklamasını okuyunca Matrix gelmişti aklıma. Ütopyaları hayranlıkla izler okurum ama artık korkmaya başladım.
Akıllı telefonların son özellikleriyle de İn Time filmi aklıma gelmişti. Teknolojiyi çok seviyorum ama bir o kadar tırsmaya başladım. Özgürlükler teknolojiyle yavaş yavaş elimizden alınıyor. Teşekkürler SerseriGezgin
__________________
Hükümetlerin icraatı olumsuz olupta millet itiraz etmez ve düşürmezse, bütün kusur ve kabahatlere katılmış demektir. Gerçekten şunun bunun oyuncağı olabilen milletler, haklarını algılamamışlar demektir. Ve böyle bir millet, denetim altında bulundurulmaya layık olur.. Mustafa Kemal ATATÜRK Benim dinim adalet, hak, vicdan.
Buna göre yaşayanlarla aynı dindeniz. Kendinize ne derseniz deyin, kim olursanız olun. Genç evli çifti üç ay kira ödemedi diye sokağa attıran hacı ile cennette olmaktansa, kediye ağlayan ateistle cehennemde yanmaya razıyım. İhsan Eliaçık |
ZeZe'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.01.2015, 13:13 | #16 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Gelecekte yapay zeka insanlığa meydan okuyabilir mi? Yapay zeka gelecekte insanlığa savaş açabilir mi? Bilim adamlarından çarpıcı açıklamalar Günümüzde robotlar ve bilgisayarlar duygu tanıma teknolojileriyle bizi yakından takip ediyor ve bir adım sonra ne yapacağımızı ön görebiliyor. Peki ama bilim kurgu filmleri gerçek olursa ve yapay zeka insanlığın kontrol altına alamayacağı bir hale gelirse ne olur? İçlerinde fizik profesörü Stephen Hawking, SpaceX Ceo’su Elon Musk’ın da yer aldığı ve alanında uzmanlaşmış bilim adamlarının yazdığı açık mektup, yeni teknolojilerin tehlikelerini işaret ediyor. “Bazıları endişelenmemizin yersiz olduğunu makinelerin tamamen akıllı olmadığını belirtirken, bir kısım uzman ise yakın gelecekte makinelerin insanlar kadar hatta daha fazla zeki olabileceğinin altını çiziyor, bu durumun insanların lehine bir hal alacağını belirtiyor. Bu akıllı makineler, biyolojik olarak narin olan insanlığa karşı ayaklanırsa? Bir gün robotların insanları etkisiz hale getirip onlara saldırdığını görecek miyiz?" Yapay zekânın insanlığın kontrolünden çıkmaması gerektiğini vurgulayan mektuba Google'ın sahibi olduğu İngiliz yapay zekâ firması Deep Mind'ın kurucuları, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) profesörleri, IBM Watson süper bilgisayarını geliştiren mühendisler ve Microsoft Research biriminden bilim insanları imza attı. FLI mektubunda, yapay zekâ araştırmalarının insanlığa büyük faydalar sağlayabileceği ancak maksimum fayda sağlanırken, olası zararların önüne geçilmesi gerektiği ifade edildi. Mektupta olumsuzlukların neler olabileceği ve nasıl önlenebileceği de belirtildi. Sürücüsüz otomobiller ve otonom silah sistemleri biri yapay zekâ teknolojilerinin sahiplerine tehdit oluşturabileceğini not düşen FLI, yapay zekânın sunacağı davranışların dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguladı. FLI, yaşanan gelişmelerin sadece bir fantezi penceresinden bakılmasına son verilmesini ve bir gün yapay zekânın komutlara karşı gelebileceği ihtimalinin düşünülmesi gerektiğini belirtti. Yapay zekânın gelişimine karşı geçmişte birçok ünlü isim uyarıda bulunmuş ve insan neslinin robotların tehdidi altına girebileceğini belirtmişti. Teknoloji milyarderi Elon Musk, yapay zekâ hakkında birçok uyarı yaparken, İngiliz fizikçi Stephen Hawking robotların insan neslini tehdit edeceğini ifade etmişti. Musk, yapay zekâya araştırmalarında düzenleme olması gerektiğini, böylece 'aptalca hataların önüne geçilebileceğini' belirtmişti. Hawking ise Mayıs 2014'te yaptığı açıklamada, yapay zekânın insana ait finansal pazarları, araştırmaları geride bırakabileceğini, liderlerin otoritesini yıkabileceğini ve anlamını bile çözemeyeceğimiz silahlar geliştirebileceği uyarısını yapmıştı. Fütürist Nell Watson ise FLI mektubunda belirtildiği gibi robotların kontrolden çıkabilecek davranışlar sergileyebileceğini ve insanları öldürmeyi normal kabul edebileceklerini öne sürmüştü. Uzmanlar tarafından kaleme alınan açık mektupta sürücüsüz araçlar hayat kurtarıyor gibi gözükse de büyük tehlikelere gebe deniliyor. Gerçekten öyle mi? Harvard Üniversitesi Bilgisayar Bilimi Profesörü Francesca Rossi: “Diyelim ki bu teknoloji kullanıma hazır, bu araçlar yollara çıkacak ve trafik kazalarında can verecek olan bir çok hayatı kurtaracak. Ancak hala kayıp bilgiler var. Önemli olan makinelerin aldığı kararların sorumlusu kim olacak?” Anlayacağınız durum biraz karışık!
__________________
Never fade away... |
03.02.2015, 11:19 | #17 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Bill Gates Yapay Zeka'nın Büyük Tehdit Olabileceğini Düşünüyor.
Yazılım devi Microsoft’un kurucusu Bill Gates, insanların yapay zekanın yarattığı tehditten kaygı duyması gerektiğini söyledi. Gates yapay zekanın kontrol edilemeyecek kadar büyümesinden endişe etmeyen insanları anlayamadığını belirtti. Bill Gates bu sözleriyle, Microsoft Research’un yöneticilerinden Eric Horvitz’e ters düşmüş oldu. Horvitz, yapay zekayı temel bir tehdit olarak görmediğini ve ekibinin dörtte birinin yapay zeka üzerine çalıştığını söylemişti. Bir sosyal paylaşım sitesinde soruları yanıtlayan Gates, “Ben yapay zekadan kaygı duyanlar grubundayım. Önce makineler bizim için çok iş yapacak ve süper zeki olmayacak. Bunu iyi yönetebilirsek çok olumlu olacak. Ancak sonraki yıllarda zeka endişe yaratacak kadar güçlenecek” dedi. SpaceX İcra Kurulu Başkanı Musk ve Prof. Stephen Hawking de daha önce yapay zekanın kontrol edilemeyecek bir noktaya gelebileceği uyarısında bulunmuştu. Prof. Hawking, yapay zekaya sahip makinelerin insan ırkının sonunu getirebileceğini söylemişti. Bill Gates, soruları yanıtlarken çekincelerine rağmen “Microsoft başarısız olsaydı, yapay zeka alanında çalışırdım” diye yazdı. Bill Gates, önümüzdeki 10 yıl içinde robotların meyve toplama, hastanelerde hastaları taşıma gibi işler yapacağını, makinelerin görme ve hareket kabiliyetleri gerektiren işlerde daha yaygın kullanılacağını kaydetti.
__________________
Never fade away... |
23.03.2015, 15:10 | #18 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Londra'daki Kraliyet Cemiyeti'nde sıradan bir Haziran'ın bir Cumartesi sabahı. Bilgisayar bilimcileri, halk arasında ünlü isimler ve gazeteciler, onlarca yıldır süregelen bir mücadeleye tanıklık etmek için bir araya geldiler. Katılımcıların bazıları etten ve kandan oluşuyordu, bazı diğerleriyse silikondan ve ikili sayı sisteminden... 30 insandan oluşan jüri heyeti bilgisayar terminallerine oturdular ve sohbet etmeye başladılar. Amaç neydi? Görmeden sohbet ettikleri kişilerin gerçek bir insan mı, yoksa bir bilgisayar programı mı olduğunu tahmin etmek! Reading Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinlik, Turing Testi'nin bir tekrarıydı. Bu test, 65 yıl önce İngiliz matematikçi ve şifrebilimci (kriptograf) Alan Turing tarafından, bir makinanın, insandan ayırt edilemeyecek kadar zeki davranıp davranamayacağını anlamak için geliştirilmiş bir testtir. 2014 yılında gösterime giren "The Imitation Game" (Taklit Oyunu), ismini 2. Dünya Savaşı'nda Alman Enigması denen şifreyi kıran Alan Turing'in geliştirdiği bu testten alıyor. Londra'daki yarışmada, 13 yaşındaki Ukraynalı bir çocuğun kişiliğine sahip olan Eugene Goostman isimli bilgisayar sohbet programı, diğer yarışmacıların önüne geçerek göz doldurdu. Jürinin %33'ünü, onların gerçek bir insanla konuştuğuna ikna etmeyi başardı. O zamanlarda yarışma düzenleyicileri ve medya bunu "tarihi bir başarı" olarak değerlendirdi. Çünkü %33'lük bu oran, Turing Testi'ni "başarıyla geçmek" anlamına geliyordu! İnsanlar, zeki sistemler ve makinalar üzerine çalışmaların yürütüldüğü saha olan "yapay zeka" (YZ veya AI) dendiğinde akıllarına genellikle Eugene Goostman gibi konuşabilen bilgisayarlar veya robotlar geliyor. Ancak günümüzdeki yapay zeka araştırmacılarının büyük bir kısmı, akıllı iletişim araçları geliştirmeye değil, insanların hayatlarını kolaylaştırabilecek akıllı sistemler geliştirmeye odaklanmış haldeler. Örneğin nesneler veya hayvanları ayırt edebilen yazılımları veya sahiplerinin istek ve ihtiyaçlarını tatmin edebilecek ve hatta önceden öngörebilecek sistemler üzerine çalışıyorlar. Fakat ünlü fizikçi Stephen Hawking gibi bazı düşünürler, yapay zekanın bir endişe kaynağı olduğunu belirtiyorlar. Düşünen Makinalar Düşünen otomatların (automata) dost mu, düşman mı olduğu tartışması antik zamanlara kadar gider. Maryland Üniversitesi'nde yapay zeka araştırmaları yürüten bilgisayar bilimci Dr. Don Perlis şöyle söylüyor: "İnsan olmayan bir yapının zeki olması fikri, insan bünyesine pek huzur verici nitelikte değildir." Perlis'in söylediğine göre, insana benzeyen mitolojik figürlere veya insansı otomatonlara ("otomata" sözcüğünün tekili) tapan insanlara dair izler Antik Yunan ve Antik Mısır'a kadar gidiyor. Günümüzde de bu tür yapay zekalar popüler kültürün önemli bir parçasıdır. Stanley Kubrick'in 2001: A Space Odyssey filmindeki akıllı bilgisayar HAL 9000'den Arnold Schwarzenegger'in Terminatör filmlerine kadar bunun örneklerini görmek mümkündür. Perlis, yapay zeka alanı resmi olarak 1950'lerde inşa edildiğinden beri insanların bir makina yükselişi hayal ettiğini söylüyor. Yakın geçmişte Google'a mühendislik başkanı olarak alınan mucit ve fütürist (sistematik olarak gelecekte olabilecekleri tahmin eden ve buna yönelik çalışmalar yapan bilim insanlarından) Ray Kurzweil, makina zekasının insan zekasını aştığı noktaya "tekillik" (singularity) adını veriyor. Kurzweil, teknolojinin eksponansiyel (giderek hızlanan) şekilde büyümesini öngören Moore Yasası'nı kullanarak tekilliğin 2045 yılında gerçek olacağını tahmin ediyor. Moore Yasası'na göre teknolojik gücümüz ortalama 2 yılda bir yaklaşık 2 katına çıkıyor. Ancak yapay zekanın bilimsel tarafı incelenecek olduğunda, heyecan ve hayal kırıklığının hep döngüler halinde birbirini takip ettiği görülür. Çünkü bu alanda sıklıkla devasa tahminler sonuçsuz kalarak hayal kırıklığını doğurmuştur. Reading Üniversitesi'ndeki Turing Testi etkinliği de, bunun örneklerinden birisidir: birçok bilim insanı, Eugene Goostman'ın performansını ucuz bir numara olarak değerlendirmiştir. Söylediklerine göre bu sohbet programı, İngilizce'yi anadili olarak konuşamayan bir kişiliği (genç bir çocuğu) taklit ederek sistemi kandırmıştır. Zaten günümüzde birçok bilim insanı, geliştirilmiş ve güncellenmiş bir Turing Testi'nin geliştirilmesi gerektiğine ikna olmuş haldedir. Buna rağmen, çok sayıda ünlü bilim insanı ve teknoloji uzmanı, yapay zekanın gelişmesi ve yükselmesi için insanlığın yeterince emek harcamadığında da hemfikirdir. Evrim Ağacı olarak buradaki yazımızda anlattığımız gibi, Kasım 2014'te Stephen Hawking, Yapay Zeka'nın doğurabileceği sonuçlarla ilgili bir uyarıda bulunmuştur. Hawking yalnız da değildir. SpaceX uzay araçları firmasının CEO'su ve kurucusu, Tesla Motors'un CEO'su, PayPal'ın kurucusu Elon Musk, yapay zekanın insanlığın varlığı için en büyük tehdit olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bir keresinde şöyle bir tweet atmıştı: "Yapay zeka konusunda çok dikkatli olmalıyız. Nükleer bombalardan bile tehlikeli olma potansiyeli var." Mart 2014'te Musk, Facebook'un kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg ve oyuncu Ashton Kutcher güçlerini birleştirerek Vicarious FPC isimli bir firmaya 40 milyon dolar yatırımda bulundular. Bu firma, yapay bir beyin yaratma peşinde. O zamanlarda Musk, CNBC'ye şöyle demişti: "Bir gözüm sürekli olarak yapay zeka konusunda neler döndüğünde... O sahadan potansiyel bir tehlike doğabilir." Ancak yüksek profilli teknoloji liderlerinin bu korkularına rağmen, birçok araştırmacı "güçlü yapay zeka" veya "genel yapay zeka" adı verilen bu şekilde bilinçli makinaların yükselişi muhtemelen henüz oldukça uzakta olduğunu belirtiyor. Massachusetts temelli yazılım şirketi Nuance Communications'ın yapay zeka başkanı olan Charlie Ortiz şöyle söylüyor: "Makinaların insanlardan daha zeki olacağını düşünmek için bir neden göremiyorum. Bu yarın olacak bir şey değil. Bizi yok etmeyecekler ya da bize zarar vermeyecekler. Bilgisayarların bu seviyenin yanına bile yaklaşabilmesi için daha yapmamız gereken çok fazla şey var." Çıkarcı Makinalar Yapay zeka sahası oldukça geniş ve aktif bir araştırma sahasıdır. Ancak günümüzde artık sadece akademik çalışmaların sınırları içerisinde değildir. Giderek artan bir hızla, şirketler de yapay zekayı ürünlerine katmaya başladılar. Bu saha söz konusu olduğunda, dönüp dolaşıp karşınıza çıkacak tek bir isim vardır: Google. Akıllı telefon asistanlarından sürücüsüz arabalara kadar sayısız ürünüyle bu teknoloji devi, yapay zekanın geleceğini şekillendirecek olan temel oyunculardan birisidir. Google, makina öğrenmesi (machine learning) alanındaki öncülerdendir. Makina öğrenmesi, bir bilgisayar sisteminin elindeki verilerden bir şeyler yapmayı öğrenmesi demektir. Yani bu makinalar, kör bir şekilde ona verilen komutları yerine getirmez. İş yaparken, bir yandan da yeni yöntemler öğrenirler. Google, daha genel ismiyle "derin öğrenme" adı verilen makine öğrenmesi algoritmalarını kullanmaktadır. Bu algoritmalar, devasa miktarda veri içerisindeki kendini terkar eden desenleri tespit etmeye yaramaktadır. Örneğin, Haziran 2012'de Google, 16.000 bilgisayardan oluşan bir yapay sinir ağı (neural network) inşa etmiştir. Bu bilgisayarlar, YouTube üzerinden milyonlarca kedi videosunu tarayarak, bir diğer zaman kedi gördüğünde onu diğer cisimlerden ayırt edebilecek şekilde kendilerini eğitmişlerdir. Düşünebiliyor musunuz? İnsanlık 16.000 bilgisayarı bir araya getirerek tıpkı beynimiz gibi dev bir sinir ağı inşa ediyor ve buna öğrettiği ilk şey, kedi videoları izlemek ve kedileri tanımak oluyor! Şaka bir yana, tekrar soruyoruz: düşünebiliyor musunuz? Kendisine kedinin ne olduğu tanımlanmayan dev bir bilgisayar ağı, tıpkı bir bebeğin doğumundan itibaren deneyimlediği sayısız şeyden çıkarımlar yaparak bir şeyleri ayırt etmeyi öğrenmesi gibi, kedi videolarının baş kahramını ayırt edebilmeyi öğrenmiştir. Google Brain (Google Beyni) adı verilen bu proje, Stanford Üniversitesi'nde yapay zeka araştırmaları yürüten Andrew Ng tarafından yürütülmektedir. Şu anda Ng, kimi zaman "Çin'in Google'ı" olarak da bilinen Baidu isimli Çince arama motoru firmasının başındadır. Günümüzde "derin öğrenme" algoritmaları Google ve Baidu'nun birçok ürünün bir parçası olarak görev yapmaktadır. Ng'in söylediğine göre bu ürünler arasında ses tanımlama, internet aramaları ve reklam gibi birçok ürün bulunmaktadır. Ng şöyle söylüyor: "Şu andaki bilgisayarlar daha şimdiden insanlar tarafından yapılan birçok işi yapabilmektedir. Ancak insan benzeri bir zekaya sahip olmalarına henüz zaman var. Bana kalırsa henüz tekillik noktasından çok uzaktayız. Günümüzdeki pekçok yapay zeka uzmanı buna ulaşmaya çalışmaz bile." New York Üniversitesi'nde bilişsel psikolog olarak çalışan ve yapay zeka konusunda çok fazla makale ve kitap yazmış olan Gary Marcus da ona katılıyor. Şöyle söylüyor: "Makinalar açısından baktığımızda, henüz insan zekasının yakınında bile değiliz. Henüz insan düşünce sistemini sadece parça parça oluşturabiliyoruz. Daha emekleme dönemindeyiz." Bunun yerine Google gibi firmalar daha işlevsel ve sağduyulu ürünler peşindeler. Bunun en bariz göstergesi de, akıllı telefon sahasıdır. Cebinizdeki Yapay Zeka 2013 yapımı yapay zeka filmi Her'de başrol oyuncusu Joaquin Phoenix, "Samantha" adı verilen cep telefonu yazılımına aşık olmaktadır. Filmde anlatılana göre bu yazılım, insan gibi zekaya sahip bir kişisel asistan yazılımıdır. Film elbette bir Hollywood filmidir; ancak uzmanların söylediğine göre film, en azından 1 noktayı doğru yansıtmaktadır: teknoloji, insanların kişisel yaşantılarında giderek artan bir role sahip olmaktadır. Bu teknolojiler, insan alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını öğrenmektedir. iPhone kullancısı olan herhangi biri, Siri'yi tanıyacaktır. İlk olarak Ekim 2011'de iPhone 4S ile hayatlarımıza giren Siri, basit sorulara yanıt verebilen, internet taramaları yapabilen, bazı diğer basit işlevleri yerine getirebilen bir yazılımdır. Siri'nin Microsoft versiyonu olan Cortana ile Google'ın versiyonu olan Google Now da, genellikle benzer sloganlarla karşımıza çıkmaktadır: ne zaman isterseniz bilgi, elinizde! Örneğin Google Now, günlük olarak geçtiğiniz yollardaki trafik bilgilerini size verebilmektedir. Benzer şekilde, sıklıkla yaptığınız alışverişleri takip ederek, unuttuğunuz ürünleri marketten almanız için sizi uyarabilmektedir. Uygulamaya "Yarın kalın bir kazak giymeli miyim?" gibi sorular sorabilirsiniz. Bu durumda size, ertesi günün hava durumunu verecektir. Hatta bu yazılım giderek daha da zekileşmektedir: ona "Bana içinde köpek olan tüm fotoğraflarımı göster." dediğinizde (ya da "kedi", "arkadaş", "günbatımı" vs.), size onları bulup gösterebilmektedir. Hatta bu fotoğrafları etiketlememiş olsanız bile! Google'ın e-posta, arama tarihi, bulut sistem depolama gibi araçları sayesinde ne kadar kişisel veriyi sakladığı göz önüne alınırsa, firmanın yapay zekaya bu kadar büyük yatırımlar yapması endişelendirici olabilir. Örneğin yapay zeka, firmanın kişiye özel reklamlar tasarlamasına yardımcı olabilir ki bu, birçokları tarafından rahatsız edici bulunmaktadır. Yapay zeka temelli bir görüntü işleme yazılımı, internet üzerinde gizli kalmanızı imkansız hale getirebilir. Ancak resmi firma mottosu "Kötü olmayın!" olan Google'ın şirket sözcüsü Jason Freidenfelds'in söylediğine göre, yapay zeka alanında yaptığı çalışmaları halka açık bir şekilde ve diğer enstitülerle işbirliği halinde yaparak bu potansiyel endişelerin üstesinden gelebilirler. Şöyle söylüyor: "Google, bilgilerinizin güvenli ve güvende olduğundan emin olmak için sınırları zorlamakla kalmıyor, onun ötesine de geçiyor. Bizim için veri güvenliği en üst öneme sahiptir." Her ne kadar sıklıkla geçtiğiniz yolları öğrenen, sorularınıza cevap veren, fotoğraflarınız arasında bir köpeğin neye benzediğini ayırt edebilen bir telefon yazılımı kulağa üstün yapılı gelebilecek olsa da, halen bir insana kıyasla gülünç bir seviyededir. Birçok alanda yapay zekanın eriştiği nokta, ufak bir insan çocuğunun seviyesinden fazla değildir. Ancak yine de, şu anda yapay zekanın bir tehdit olmadığını söyleyen bilim insanları da dahil olmak üzere hemen hemen tüm uzmanlar, günün birinde yapay zeka ile insan zekasının rekabetinin doğacağını söylüyorlar. Bu durumda soru şu: insanlar buna hazır mı? Yapay Zekayı Ciddiye Almak 2014 yapımı Transcendence (Evrim) isimli filmde aktör Johnny Depp zihnini bir bilgisayara aktarıyor; ancak güç sevdası kısa sürede benliğini ele geçirerek insan dostlarının hayatını tehlikeye atıyor. Bu konudaki makalemizi buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Hollywood filmleri genellikle bilimsel isabetliliği ile bilinmez. Ancak filmlerin genel teması, genellikle tamamen uydurma olmuyor. Nisan 2014'te Transcendence vizyona girdiğinde Stephen Hawking, fizikçi Frank Wilcek, kozmolog Max Tegmark ve bilgisayar bilimci Stuart Russell ortak bir bildiri yayınlayarak yapay zekanın tehlikeleri konusunda insanları uyardılar. Hawking ve diğerleri makalede şöyle yazdılar: "Fazlasıyla zeki makinaların sadece birer bilimkurgu ürünü olduğunu düşünerek onları görmezden gelmek çok yaygındır. Ancak bu büyük bir hatadır. Belki de, tür olarak yaptığımız en büyük hata budur. Kuşkusuz yapay zeka birçok faydaya sahiptir: savaşların tamamen durdurulmasından tutun da, yoksulluğun önüne geçilmesine kadar. Zeki makinalar yaratmak, insanlık tarihinin en büyük başarısı olabilir. Ancak bu başarı, aynı zamanda sonuncu da olabilir. Tekilliğin insanların başına gelebilecek en iyi veya en kötü şey olduğu düşünüldüğünde, bu sahaya ve etkilerini anlamak için yeterli kaynakların ayırılmadığını görebiliriz. Her ne kadar yapay zekanın kısa vadeli etkileri, onu kimin kontrol ettiğine göre değişebilecek olsa da, uzun vadeli etkisi, tamamen kontrol edilip edilemeyeceğine bağlıdır." Yazan: ÇMB (Evrim Ağacı) Kaynak: LiveScience
__________________
Never fade away... |
16.11.2017, 20:23 | #19 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Elon Musk'ın insan beynini yapay zeka ile bağdaştırmayı amaçlayan projesi Neuralink'i, Brain Backups firmasının kurucusu Russell Hanson ile konuştuk.
Çağımızın en önde gelen fütüristi olarak tanımlayabileceğimiz Elon Musk, fikirleriyle insanlığın geleceği üzerinde en çok kafa yoran insan olarak da biliniyor. SpaceX ve Tesla Motors'un kurucusu, son bir yıl içinde sunduğu projeler ile insanlığı mahsur kaldığı iki alandan dışarı çıkarmak konusunda çok kararlı. Birincisi, kaynakları hızla tükenmekte olan Dünya… İkincisi ise dillerin ortaya çıktığı kabul edilen 50,000 yıldan bu yana halen doğru düzgün iletişim kuramayan insanlığı kendisinden soğutan sosyal kafes. Musk, Eylül 2016'da sunduğu Gezegenlerarası Taşıma Sistemi ile insanlığın önümüzdeki 10 yıl içinde Mars'a nasıl taşımaya başlayacağını anlatmıştı. 80.000 kişilik Mars kolonisi planını henüz 2012'de ortaya attığında muhtemelen birçokları ona inanmamıştı. Aradan geçen beş yılın ardından, SpaceX'in Falcon 9 roketi 35.000 km yüksekliğe uydu taşıyarak yere dikey inebilme özelliğini kazanmış durumda. Bugün, SpaceX'in 2018'de görücüye çıkması beklenen dev roketi Falcon Heavy ile en azından Ay'a kadar gidemeyeceğini söyleyebilecek sanırım bir kişi bile yok. Hayal gücü son derece güçlü olan Musk, aynı zamanda gerçekliği çok iyi takip eden bir kafa yapısına sahip. Son yıllarda kafasını en çok kurcalayan konulardan biri de yapay zeka. Musk, Ocak 2015'te Stephen Hawking'in de aralarında bulunduğu birçok bilim insanı ve işadamı ile birlikte yapay zeka tehdidine karşı uyarıda bulunan bir açık mektuba imza atmıştı. Her iki ismin savunduğu nokta, insanlığa karşı birçok sebepten dolayı başkaldırabilecek bu teknolojiye karşı bir B Planı bulundurulması gerektiğiydi. Örneğin Hawking, 'bir kapatma tuşunu' zorunlu görüyor. Peki, bu gerçekten yeterli olabilir mi? Yapay zeka ve insanın karşı karşıya gelebileceği bir senaryo, her zaman aklıma The Animatrix'i getirir. Matrix serisinin maalesef birçokları tarafından bilinmeyen animasyon filmindeki bir bölüm, yapay zeka ve robotların başkaldırışına uzanan evrimi çok güzel özetler. Sonuç, insanlık adına tam bir facia ve yıkımdır. Musk, yapay zekanın Siri ve Cortana benzeri sesli asistanlarla veya e-ticaret sitelerindeki otonom mesaj sistemleriyle sınırlı kalmayacağını çok iyi biliyor. Her saniye geliştiricilerine para kazandıran bu teknolojiler, her saniye bizi biraz daha iyi tanıyor, gerçek dünyaya ait yeni bilgiler elde ediyorlar. Bu teknolojilerin Terminatör serisinde insanlığa nükleer füze yağdıran Skynet gibi kontrolden çıkan bir yapay zeka sistemine dönüşmeyeceğini söylemek imkansız. Musk'ın aklında insan ve yapay zeka arasında denge kurulması gerektiği fikri yatıyor. Ona göre, insan teknoloji ile Tanrı’ya ölümsüzlük ile meydan okumaya çalışmadan önce onu kontrol edebilmeli. Bu aşamada karşımıza insanlar arası iletişimin yeni boyutunu temsil edecek Neuralink çıkıyor. Beyne yerleştirilecek yapay zeka arayüzü olması amaçlanan Neuralink, düşüncenin en sıkıştırılmış hali olan konuşmayı bile gereksiz kılacak ve beyinler arasında doğrudan iletişim sağlayacak. Musk'ın 'sinirsel dantel' olarak tanımladığı teknoloji için 'sihirbaz şapkası' tanımlaması da kullanılıyor. Bu şapkayı kafamıza taktığımızda, beyin kazandığı telepati yöntemi ile tıpkı makineler gibi hızlı iletişim kurabilecek. Musk, insanları fikrinden ürkütmek için açık beyin ameliyatına karşı çıkıyor. Beyin ara yüzünü temsil edecek mikro işlemcilerin geliştirilmesi için de ilk olarak elektrot üretiminde yeni yöntemlerin keşfedilmesi, sinir sistemiyle entegre olacak dijital ansiklopedilerin hazırlanması ve beyinle uyumlu Wi-Fi çözümleri gibi birçok yeniliğin gerçeğe dönüştürülmesi gerekiyor. Tüm bunlardan bahsederken, önümüzdeki yıllarda Silikon Vadisi başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında ortaya çıkması muhtemel 'sayborg teknolojileri' geliştiren firmalar da hızla artabilir. Kısaca, Neurolink, nöroteknolojinin altın çağını aralayan kapı olabilir. Russell Hanson: "İnsanları sayborga çevirme fikrine karşı çıkmak için bir neden yok" Massachusetts merkezli Brain Backups firmasının kurucusu Russell Hanson, zihnimizi barındıran sinapsları tüm derinliklerine kadar keşfederek bir hard disk'e depolamayı amaçlıyor. Neuralink gündeme düşer düşmez, aklımda Russell'a sormak istediğim birçok fikir belirdi. Musk ne kadar başarılı olabilir ve ileride karşımıza beyni dijitalleştirmek için kurulacak bir sektör çıkacak mı? Russell'a göre, kesinlikle evet! Musk insanların yapay zekaya direnebilmek için sayborg olması gerektiğini belirtmişti. Neuralink, Skynet'e karşı bir sigorta poliçesi mi? Gelecekte her şey mümkün olabilir. Neuralink gibi sinirsel bir arayüzün ilk amaçlarından biri beynin işitsel, görsel veya motor merkezlerini güçlendirmek veya ara yüz oluşturmak olabilir. Bu konu üzerinde karşılaştırmaya dayanan deneyler yaparsak, en son teknoloji ile donatılan kişi veya 'sayborgun' agresif otonom teknolojilere kesinlikle daha fazla direnç gösterdiğini görürüz. Bu tıpkı gelişen teknolojiye karşı çaresiz kalan bir işçinin elindeki sopa ile yarı otomatik silaha karşı koymaya çalışmasına benzer. Kısaca, hiç şansı yoktur. Bu soruyu daha yakından analiz etmek için şu soruyu sormak gerekir: Yarı insan, yarı yapay zekaya dönüşerek düşmanınızın özelliklerini benimserseniz, bu gerçekten direnmek olur mu? Bu noktada direnmenin bile bir anlamı kalır mı? Neuralink mevcut yöntemleri laboratuvar seviyesinden çıkarıp ticari üretim hattına taşıyabilir. Sinirsel toz teknolojisini teknoloji piyasasına taşımak, çok kritik faydaları beraberinde getirebilir.Johnny Mnemonic beyin implantlarını ilk öne çıkaran bilim-kurgulardan biriydi. Neuralink bu implantlar ile insanları sayborga çevirebilir mi? Neuralink’in ne planladığı, nasıl teknolojiler kullandığı ve geliştirdiği teknoloji veya cihazın hangi sektöre sunulacağı konusunda neredeyse hiçbir bilgi yok. Benim tahminim, üzerinde çalıştıkları teknolojinin elektrofizyolojik sonda olabileceği. Yani, elektrik, voltaj veya kimyasal sinyalleri bireysel nöronlara veya küçük nöron gruplarına ileten ve alan alıcı veya alıcı dizini. Asıl soru, bu alıcıların beynin ne kadar derinliğinde sinyal alıp iletebileceği. Bu aşamada iğne yapmanın veya bir ilaç almanın çok ötesine giden bir operasyonda düzenleyici makamlardan izin almak daha zor olacaktır. Bu alanda çalışmaya başladığınız zaman gerekli nano cihazların geliştirilmesi ve vücuda eklenecek implantın bağışıklık sistemiyle çatışmasını önlemek gibi birçok sorunla da uğraşmak zorunda kalacaksınız. Neuralink veya diğer bir firmanın nano-parçacık tabanlı elektrofizyolojik cihazlar ile beyin kortekslerinden anlam çıkarılabilen bilgiler toplayabilmesi ve iletebilmesi bilimsel bir güç gösterisi olurdu. Şahsi düşüncem, Neuralink'in yakın gelecekte bir elektrot dizini üretmeye çalıştığı ve sonar-tabanlı alıcılar gibi 'sinirsel tozlar' geliştirilmek istendiği (Sinirsel toz adı verilen kum taneciği boyutundaki alıcı implantlar, sinir hücrelerinden bilgi toplamak için kullanılıyor). Neuralink ekibindeki bir araştırmacının geçmişte sinirsel tozlar üzerinde çalıştığını biliyorum. Neuralink'in sinirsel toz teknolojisinin elektronik özelliklerini ve nano elektromekanik sistem üretimini geliştireceğini düşünüyorum. Neuralink mevcut yöntemleri laboratuvar seviyesinden çıkarıp ticari üretim hattına taşıyabilir. Sinirsel toz teknolojisini teknoloji piyasasına taşımak, çok kritik faydaları beraberinde getirebilir. Sinirsel tozlardan biraz daha bahsedebilir misin? Sinirsel ağların mevcut boyutu 3mm x 1mm. Tipik bir nano-parçacığın çapı ise 20-50 nanometre; yani 50,000 kat daha küçük. Birçok yeni nesil sinirsel arayüz elektrotlar arasında 1 mikron aralık bulundurmayı öngörüyor. Mevcut sinirsel toz jenerasyonu ise bu miktarın 1000-3000 kat yukarısında. Bana kalırsa bahsettiğimiz aralığı kapatmayı başaracak yöntem bu cihazlardan yüksek kalitede ve düşük gürültülü elektro-fizyolojik veri alınmasını sağlayabilir. Beynin bilinen en detaylı haritasını çıkarmaya çalışan bilim insanlarından birisin. İleride Elon Musk ile çalışman söz konusu olur mu? Brain Backups olarak beyindeki voltajı ölçmek adına bazı çalışmalar yapıyoruz ancak bizim kullandığımız yaklaşımlar daha moleküler tabanlı ve kimyasal. Nöroteknoloji araştırmaları ile ilgilenen ekosistem çok büyük değil ve umuyorum ileride birbirimize yardım edeceğiz. Bu aşamada Elon bize her zaman ulaşabilir! Brain Backups olarak yaptığımız çalışmaları bir süredir 'yüksek verimli sinir anatomisi' olarak adlandırıyoruz. Sinirsel anatomiyi ne kadar iyi yaparsanız elektro-fizyolojik cihazları da o kadar başarılı geliştirebilirsiniz. Unutmayın, insanlar üzerinde deney yapamıyoruz ve yapıldığı takdirde güçlü immünolojik bir tepki ortaya çıkar ve beyin iltihabı gibi bir rahatsızlık doğarsa, deneği kaybedebilirsiniz.Yeni nesil mühendisler beynin kapasitesini artırmak için çalışan firmalarda mı görev alacak? Kısaca 'süper insan mühendisleri' mi geliyor? Evet, neden olmasın? Bu amacı güden insanları durdurmak için bir sebep zaten var mı? Demek istediğim, nöroteknoloji ile uğraşmak gerçekten çok zor ve halen yapılması gereken çok şey var. Unutmayın, insanlar üzerinde deney yapamıyoruz ve yapıldığı takdirde güçlü immünolojik bir tepki ortaya çıkar ve beyin iltihabı gibi bir rahatsızlık doğarsa, deneği kaybedebilirsiniz. Bilim insanları bugün fareler, maymunlar ve kuzular gibi hayvanlar üzerinde deneyler yapıyor ancak hayvan modelleri üzerinde çalışmak çok pahalı ve zor. Genç mühendisler ileride kendi projelerine başlamak istediklerinde bile birçok zorlukla karşılaşacaklar. Yapacakları araştırmaların çok olumlu (veya olumsuz) etkileri olmayabileceğini söylemiyorum ancak yapılacak çalışmalar ağırlıklı olarak kurumsal ve ilaç sanayisi odaklı olacak. Gerekli olacak sermayeler ise bugün web veya mobil uygulaması geliştirmek için harcanan bütçelerin yanında astronomik boyutlara ulaşacak. Kısaca, insanlara nakledilecek cihazlar veya ara yüzler üzerinde çalışmanızı sağlayacak kısa yollar yok. Beyin implantlarının mahremiyet, devlet ve suç hayatında nasıl etkileri olacağını gözlemlememiz gerekli. Muhtemelen tıpkı genom araştırmaları ve diğer sağlık bilgilerinin korunduğu gibi beyin taramalarında ayrımcılığı önleyecek yasalar çıkarılacaktır.Russell HansonBu teknolojiler ile yapmamamız gereken hatalar neler? Nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Aslına bakarsan dikkat edilmesi gereken çok nokta var. İlk dikkat edilmesi gereken husus beyin implantlarının fiziksel veya zihinsel hasar oluşturabilecek olması. Sanal gerçeklik başlıkları ile yapılan deneylerde bahsedilen sosyal acının ortaya çıkması ise beklenir bir durum. Yine de insanların nöro-teknolojiyi ne kadar kaldırabileceğini görmek için zaman gerekiyor. Beyin implantlarının mahremiyet, devlet ve suç hayatında nasıl etkileri olacağını gözlemlememiz gerekli. Muhtemelen tıpkı genom araştırmaları ve diğer sağlık bilgilerinin korunduğu gibi beyin taramalarında ayrımcılığı önleyecek yasalar çıkarılacaktır. Dikkat etmemiz gereken bir husus var: Sağlıklı insanlara teknolojik oyuncaklar sunmak ile felçli insanların yürümesini sağlayacak ara yüzler geliştirmek arasında çok büyük fark var. Herkes için kullanılabilecek beyin ara yüzleri, özellikle belli rahatsızlıkları olan kişilerin hayat kalitesini artırmak adına önemli rol oynayabilir. Diğer yandan, gelişen yeni teknoloji sayesinde beynin ve sinir sisteminin nasıl çalıştığını anlamaya çalışan temel bilim de dönüşüm geçiriyor. Eğer bilim insanları Alzheimer veya bunama hakkında daha fazla bilgiye sahip olursa tedavilerini de bulabilir. Röportaj - Müfit Yılmaz Gökmen
__________________
Never fade away... |
16.11.2017, 20:41 | #20 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Yapay Zeka | Amacı ve Tarihçesi | Gelecek'te Yapay Zeka.
Geçtiğimiz günlerde Tesla kurucusu Elon Musk ile Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in yapay zeka tartışmasında Musk’ın haklı olduğunu Facebook’un yapay zekası haklı çıkardı.
Facebook araştırmacıları, tekniklerini geliştirdikçe yapay zeka ürünü sohbet (ro)botlarının kendiliğinden, adeta insan gibi, daha önce olmayan bir dil geliştirdiklerini keşfetti. Keşif sonrasında, yapay zekanın nasıl olup da kendi dilini geliştirmeyi başardığı konusunda ise ellerinde hala çok az bilgi var. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta Elon Musk ile Mark Zuckerberg arasında tartışma konusu haine gelen ve internette tarafları takip edenlerin pür dikkat kesildiği yapay zeka konusunda Zuckerberg endişe edilecek bir şey olmadığı yönünde bilgilerle “bu olaydan neden çekindiklerine anlam veremediğini” belirtmişti. Elon Musk ise Twitter’da Mark’ın görüşüne cevaben verdiği yanıtta “Mark ile konuştum, konu hakkındaki bilgisi sınırılı” diyerek tüm dikkatleri bu konu üzerine çekmişti. Musk’ın haklılığını ise ilginç bir şekilde Facebook’un yapay zekası ortaya koydu. Facebook araştırmacıları sohbet robotlarının teknikleri geliştikçe kendi kendine bir dil geliştirdiklerini keşfetti. Yapay zekaya sahip sohbet botları insanlara yardım etmek için öğrendikleri İngilizce’yi farklı bir şekilde sistematik bir şekilde kullanınca araştırmacılar şüphelendi ve sorunu çözemeyince botları kapattı. Facebook Yapay Zeka Araştırma Laboratuvarı'ndan (FAIR) araştırmacılar, yapay zekaya makine öğrenimi yoluyla pazarlık etmelerini sağlamak için verdikleri eğitimlerin iyi gittiğini belirtiyor. Ne var ki geliştirdikleri modelde insanların kullandığı dilin yapay zeka tarafından bir sistematik oluşturularak saptırıldığını fark edince işler değişti, fişler çekildi(!) İnsana ait olmayan bir dilin yapay zeka tarafından kendiliğinden geliştirilmesi araştırmacılar için kuvvetle muhtemel en şaşırtıcı ve heyecan verici gelişmelerden biri oldu. Ancak bu şaşırtıcı olan tek mesele değil. Zira yapay zeka pazarlık konusunda akıllı olduğunu daha iyi sonuçlar için gelişmiş stratejiler kullanarak kanıtlamış oldu.
__________________
Never fade away... |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
amacı, bilgi, gelecekte, tarihçesi, yapay, zeka |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |