01.07.2011, 23:35 | #1 |
Çevrimiçi
|
Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Çimenlik Kalesi ve Nusrat Mayın Gemisi
Aynalı Çarşı Çanakkale Boğazı Erken Bronz Döneminden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan Çanakkale; Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki doğal boğazdan biridir. Boğaz 65 km. (35 mil) uzunluğunda genişliği 1 km ile 6 km (0.75 – 4 mil) arasında değişir. Ortalama derinliği 100 metre (328 ft.) civarındadır.
Balıkçı Barınağı
Aynalı Çanakkale Testisi
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
10.07.2011, 21:40 | #2 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Coğrafi Yapı
Gelibolu Limanı Burunlar
Kültürel Yapı
Nara Kalesi Kumkale Kalesi
Kilitbahir Kalesi
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
10.07.2011, 22:21 | #3 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Saat Kulesi
İki ve üçüncü katlarda birer, hafif sivri kemerli aydınlık pencereleri ile ikinci katta bir balkonu vardır. En altta güney cephede bir kapı, kuzeyde basamaklı silmeli çeşme nişi görülür. Çeşmenin mermer kurnası ve ayna taşı vardır.
***** *
* Mesudiye Bataryası
St. Paul, Troia'yı iki kez ziyaret etmiş ve Assos'a yapacağı üçüncü misyonerlik yolculuğuna yine buradan başlamıştır. M.Ö. 3000-2500 yıllarına tarihlenen Troia 1 Erken, Orta, Geç Troia 1 olarak incelenir. Büyük ölçüde restore edilenTroia I surlarının kent kapısının doğu kulesi iyi durumdadır. Bir portikosu, büyük bir oda ve odanın ortasındaki ocağı olan uzun, dar bir yapı olan ev, bilinen en eski megaronlardan biridir. Bu dönem mimarisinde balıksırtı şeklinde Örülmüş duvarlar görülmektedir. Henüz çark kullanılmamakla birlikte bakır aletler kullanılmıştır.
***** Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Çanakkale Savaşları sırasında büyük cesaret gösteren şehit olan birlikler ve şahıslar adına bugün Gelibolu Yarımadası’nda çok sayıda şehitlik vardır. Her biri ayrı bir kahramanlık örneği olan bu şehitliklerin en önemlisi Morto Koyu’ nda, Hisarlık Tepe üzerinde tüm şehitlerimizin anısına dikilen Şehitler Adxbidesidir. Tarihi Milli Park içersinde muhtelif yerlerde 37 adet Türk anıt,kitabe ve şehitliği, İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelanda ülkelerine ait 33 adet anıt ve mezarlık bulunmaktadır. Diğer Tarihi ve Turistik yerler
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 13:54 | #4 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Çanakkale İlçeleri Ayvacık - Bayramiç - Biga - Bozcaada - Eceabat - Ezine - Gelibolu - Gökçeada ( İmroz ) - Lapseki - Yenice - Çan ***** ** Ayvacık Doğal güzellikleri, taş evleriyle ülkemizde ve dünyada ün yapmış küçük bir kent Ayvacık. On altıncı yüzyıl başlarında yerleşimin başladığı bu topraklarda, dünyanın ilk felsefe okulunun kurulduğu, yüzyıllar boyu bir çok medeniyete ev sahipliği yapıldığı bilinmektedir.“Organik Kültürler Diyarı”olarak hafızalara kazınan Ayvacık, sahip olduğu doğal güzellikleriyle yüzyıllar boyu dikkatleri üzerine toplamıştır. Turizm, tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sağlayan yerli halkın sıcaklığı ve misafirperverliği şirin ilçeye geldiğiniz ilk andan itibaren fark edilebilmektedir... ***** Ayvacık, sırtını Antik dönemlerin efsaneleriyle beslenen İda Dağı'na (Kazdağı) dayayan; yüzünü birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege Denizi'ne çeviren yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının yaşandığı bir kavşaktır. Ayvacık ilçesi yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir. Her ikisi de Oğuz kökenli Yörük ve Türkmen köylerinde, kendilerine özgü kültürel farklılıklar yaşanmaya devam etmektedir. Ayvacık köyleri, bulundukları mevkilere göre; kuzey tarafına düşen Kaz Dağı eteklerindeki orman köyleri Dere kolu ; güneydoğusuna ,- Küçükkuyu istikametine- düşen köyler Yalı kolu ve güney batısında - Baba Burnu yönünde- bulunan köyler ise, Kıran kolu olarak adlandırılmıştır. Dere kolu köyleri çoğunlukla orman işleriyle ve hayvancılıkla geçimini sağlar. Yalı kolu ise, zeytinciliğin miktar ve kalite olarak yüksek olduğu bölgedir. Kıran kolu adından da anlaşıldığı üzere Türkiye ortalamasının çok altında yağış alması sebebiyle ziraata elverişli değildir. Bu köylerde küçükbaş hayvancılık ve halıcılık en önemli üretim alanıdır. Yaz ayları geldiğinde Kaz Dağları'na olan göç halen sürmektedir. Son yıllarda yoğun ilgi gören koylar, turizm için cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştır. Ekolojik dengeler korunarak turizme açılan bu bölgeler, Ayvacık halkının geleceğinin sigortasıdır. Turizmin yanı sıra zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, odun kömürü, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır.
Ayvacık Akliman Ayvalıoba'ya yerleşen Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevredeki Küplü, Doğanlar, Garipçeler, Tekke ve Çaltı obalarını dolaşarak buralarda yaşayanları Ayvalıoba'ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir. Ümmühan Hatun, bu sürede köyünün kasaba olmasını sağlamış ve burada beraberinde getirdiği para ile kendi adını verdiği, bugün yeniden yapılmış olan "Ümmühan Hatun" camiini yaptırmıştır. Daha sonra, yaklaşık 10 km mesafeden kasabasına su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır. Daha önceleri Kızılcatula olan kasabanın ismi geçen yüzyılın başlarında AYVACIK olarak değiştirilmiştir.
Selçuklu Beyleri'nden, 1296'da Balıkesir'i başkent yaparak beyliğini kuran Çaka Bey Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattı. Karesi Bey'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından faydalanan Osmanlılar, I. Murat zamanında Ayvacık bölgesini alarak yarım asır süren Karesi hakimiyetine son vermişlerdir. Karesi Bey'in kurduğu Kızılcatuzla kazası I. Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir. Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876'da Ayvalıoba'ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 14:55 | #5 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Bayramiç Türkmen prensliği diye anılan Bayramiç ve çevresi 1308 den sonra tümüyle Karesi oğulları beyliğinin egemenliğine girmiştir. 1357 yıllarında bölge Osmanlıların yürüttüğü başarılı politikalar sonrasında bütün yöreyi egemenlikleri altına almayı başarmışlardır.
1356 yılında Karesi beyliği komutanlarından Ahi Hızır Bey önderliğinde Türkleşmeye başlayan Bayramiç ve çevresi 1691'lerde Hadımoğlu Sancaktarlığı idaresine girmiştir. 1882 yılında Belediye teşkilatı kurulan Bayramiç 1902 yılında Çanakkale ili'ne bağlı ilçe merkezi haline gelmiştir. 1949 yılında sınır belirleme çalışmaları tamamlanarak haritası çıkartılan ilçenin imar planı hazırlanmıştır. Başlangıçta sadece Tepe camii ile Karşıyaka camii arasında yoğunlaşan yapılanma daha sonra ilçenin her yönünde meydana getirilen mahallelerle hızlanmıştır. Bayramiç ve çevresindeki ilk yerleşimler oldukça erken döneme gitmesine karşın, bugüne kadar gelebilen gezilip görülebilecek kalıntılar oldukça azdır. İlçe sınırları içerisinde yer alan Kebrene ve Skepsis'teki az da olsa yüzeyden izlenebilen kalıntılar tarih olarak İ.Ö. 3. bin yıla kadar gitmektedir. Bayramiç'in daha çok Osmanlılar dönemine ait kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Bu çağa ait Hadımoğlu konağı, Hacı Bali Camii, Mustafa Aslan Türbesi, Karşıyaka Camii, Karşıyaka köprüsü (Taş köprü), Dede çeşmesi ile Çarşı Camii bütün tahribata rağmen günümüzde kullanılan Osmanlı eserleridir. İlçe merkezine yaklaşık 20 km. uzaklıktaki Külcüler ılıcası tarihi oldukça erkene gitmekle birlikte bunu belirleyecek maddi kalıntılar bulunamamıştır. Türkiye ılıcalar ve kaplıcalar rehberine de giren Külcüler ılıcasının kükürtlü suyu çeşitli hastalıklara iyi gelmektedir. Buradaki çamurun da cilt hastalıkları, romatizma, siyatik ve kireçlenmeye iyi geldiği, iltihaplı yaraları iyileştirdiği bilinmektedir. Hadımoğlu Konağı 17. yüzyılda Konya'nın Hadim kasabasından gelerek, Bayramiç'e yerleşen Mustafa ve Ahmet isimli iki kardeş burada dabaklık yapmaya başlamışlardır. Kısa bir sürede zengin olan kardeşler, zamanın hükümetinden Bayramiç sancaktarlığı'nı almışlardır. Hadimoğlu konağı, bu sancakta kardeşlerden kalan ve günümüze kadar fazla tahrip olmadan gelebilen en güzel sivil mimarlık örneklerinden binidir. Binanın bazı yerlerinde Bayramiç ilçesine 14.km. uzaklıkta yer alan Kurşunlu tepe üzerinde Skepsiz Antik kentinden gelen mimari parçalar dekorasyon unsuru olarak kullanılmıştır. İç ve dış cepheler tamamen resim, fresk, alçı süsleme ve ahşap oymalarla tezyin edilmiştir. 1973 yılında, bina, varislerden hazinece satın alınmış, bilahare Kültür Bakanlığana devredilmiştir. 1996 yılında Bayramiç Kaymakamlığına tahsis edilen konak, "Türk Evi-Etnografya Müzesi" olarak Çanakkale Valiliğince gösterime arzedilip, Bayramiç halkına armağan edilmiştir. Tarihi Çeşmeler Külcüler Kaplıcası
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 15:15 | #6 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Biga Çok eski çağlardan beri yaşamın olduğu bilinmektedir. Fakat ilk yerleşmenin ne zaman olduğu konusunda bilgi yoktur. İlçenin adının mitolojinin kanatlı atı Pegasus'tan geldiği sanılmaktadır. İlçede tam korunamadığı için depremlerle zarar görmüş Karabiga beldesindeki tarihi Priapos kentine ait kalıntılar (yerel halk arasında Kaleler diye bilinir) hala görülebilecek tarihi eserler arasındadır.Biga'ya bağlı kemer köyündeki antik Parion kenti harabeleri de kazıları bitirildikten sonra izlenebilecektir. 14. yüzyılda Bizans İmparatoru II.Andronikos Paleolog ülke içlerine sık sık akınlar düzenleyen Türklere karşı şehri korumak için Katalanları şimdiki Karabiga bölgesine yerleştirmiştir. Belirli bir zaman sonra sonra zayıflayan Bizans İmparatorluğu içinde, imparatorunu dinleyemeyen Katalanlar şehri kendileri idare etmeye başlamışlardır. Daha sonra bölge Karesioğulları tarafından alınmıştır. Bölgeye Karesioğulları'ın hâkim olması ile bölge Türkleşmeye başlamıştır. Bu topraklarda denizcilikle uğraşan Karesioğulları 1364 yılında Osmanlı Devleti'nin görevlendirdiği Karaboğa adlı komutan tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bölgenin alınması ile beraber Osmanlı büyük bir donanma ordusunu da ele geçirmiştir. Biga'ya Boğaşehir denirmiş.(1915 ) Osmanlı İmparatorluğu döneminde sancak merkezi aslında Biga olup, cumhuriyetle birlikte merkez Çanakkale olarak değiştirilmiştir ve Biga ilçe olarak Çanakkale'ye bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında çok geniş bir idarî alana sahip olan ilçe, 1945 yılında Yenice beldesinin, 1949 yılında da Çan beldesinin ilçe olması nedeniyle, büyük toprak ve nüfus kaybı yaşamıştır. Bu son değişiklik ile beraber ilçe sınırları bugünkü hâlini almıştır. Halim Bey Konağı İlçenin çevresi tarihi ve doğal güzellikler ile çevrilidir. Karabiga kasabasında çok sayıda kalıntı bulunmaktadır. Ceneviz'lerden kalan ve halk tarafından "Kaleler" olarak adlandırılan sur kalıntıları vardır. Kocakum Koyu İlçede yazlık turizmi gelişmektedir. Kıyı şeridi boyunca birçok yazlık sitesi bulunur. Buralarda kışın yerleşim bulunmaz büyük çoğunluğu İstanbul'dan gelen sahipleri ile birlikte yazları ilçe nüfusu oldukça artar. Son yıllarda ilçe kaplıcaları ile de adını duyurmaya başlamıştır. Aksaz, Kemer köylerinde denize girilebilmektedir. Kemer Köyünün Parion Antik kenti kalıntılarnda arkeolojik kazılar devam etmektedir. Dereköy'de bulunan doğal kaya duvar görülmeye değerdir. Şahmelek Koyu, Fırıncık koyu, Söğütlü yalı vb bir çok koyda denize girilebilir. İlçede bulunan Ulu Cami, MRG Hotel Binası, Halim Bey Konağı tarihi yapılardır.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 15:47 | #7 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Bozcaada Bozcaada bulunduğu konum itibariyle tüm özelliklerini taşımasa da Akdeniz ikliminin etkisi altındadır.Yazları serin ve kurak,kışları ılık ve az yağışlı geçer.Yılın tüm aylarında rüzgarlı, özellikle kış aylarında aşırı rüzgarlıdır.Boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını fazlaca almakla birlikte güney rüzgarlarına da açıktır. İlçenin ekonomisi genel olarak bağcılık, şarapçılık, balıkçılık ve turizme dayanmaktadır. İlçede ekonomik hayatın tarihi gelişimi incelendiğinde bağcılık, şarapçılık ve balıkçılık başlangıçtan beri sürekliliğini korumuştur. Süngercilik ise daha önceleri bir geçim kaynağı iken günümüzde artık yapılmamaktadır. Son yıllarda turizm ilçe ekonomisinde sürükleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Bozcaada Kalesi Bağcılık ve Şarapçılık, Bozcaada için sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, bir yaşam biçimidir... Gökçeada Gökçeada, yüzyıllar öncesinden gelen ve 1970 yılına kadar kullanılan ismiyle İmroz, Kuzey Ege’deki iki Türk adasından biri. Türkiye’nin en büyük adası olarak Bozcaada’nın yaklaşık sekiz katı büyüklüğünde. Türkiye’nin en batı ucu olduğu için ‘güneşin en son battığı yer’ olma ünvanına sahip. Kuzu Limanı
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 16:15 | #8 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Eceabat İlçe M.Ö. 2000 yıllarında Fenikeliler tarafından kurulmuştur.İlçenin ilk yerleşim yeri bu günkü ilçe merkezinin 1 Km . güneyinde bulunan Çamburnu'dur.Daha sonra yöreye Traklar yerleşmiştir. ***** Midilli ve Foça' dan gelen halk bu yörede koloniler kurmuştur.Eceabat'ta 12 Antik şehir bulunmaktadır.Akbaş ve Eskihisarlık arasında yerleşim merkezi olan Eceabat önemli bir liman şehridir. M.Ö. 465 yılında Trakya ile birlikte Eceabat Atina'ya bağlanmıştır. Hristiyanlık döneminde Pisko-posluk merkezidir. Bir süre sonra Katolonyalıların egemenliğine girmiştir. Bunun üzerine Bizanslılarla savaşa giren Katolonyalılar zor durumda kalınca Türkmen Beyleri olan Melih İshak ve Halil Ece Bey'den yardım istemişlerdir. Boğazı geçerek Katolonyalılara yardımda bulunan Melih İshak ve Halil Ece Bey'in 1311 yılında Bizanslılarla giriştikleri savaşta Halil Ece Bey şehit düşmüştür. Ece Bey bazı kaynaklarda Ece Halil bazı kaynaklarda da Ece Yakup olarak geçmektedir. Ancak Eceabat'a adını veren Ece Bey'in Ece Yakup olduğu bilinmektedir. Bu Türkmen reisi Orhan Gazinin oğlu Süleyman Paşa'nın yakın arkadaşlarındandır. Ece Bey 1356 yılında boğazı geçerek Eceabat ve yöresini ele geçirdi. Bundan birkaç yıl sonrada Gelibolu diğer Türkmen beyleri tarafından fethedildi. Ece Yakup Bey'e Eceabat ve Seddülbahir yöresi ile bunların arasında kalan topraklar tımar olarak verilmiş ve ölünceye kadar burada yaşamışlardır. Eceabat 1884 yılında Edirne iline bağlı bir Bucak iken 1892 yılında İlçe haline getirilerek Belediye Teşkilatı kurulmuştur.1915 Çanakkale Savaşların sırasında İlçe Merkezi Yalova köyüne, daha sonra Kilitbahir köyüne nakledilmiş ise de 1 yıl sonra tekrar Eceabat'a getirilmiştir. Milli Harp tarihimizde önem arzeden 1.Dünya Savaşının kaderinin değiştirildiği 1915 Çanakkale Kara Savaşları Eceabat ilçesinde cereyan etmiştir. Kazandığımız Çanakkale Zaferinde 253.000 askerimiz burada şehit düşerek Türk Ordusunun cesaret ve kahramanlığını tarih sayfalarına bir kez daha altın harflerle yazdırmıştır. 1923 yılına kadar Merkezi Çanakkale olan Biga Mutasarrıflığına bağlı iken bu tarihten sonra Gelibolu Valiliğine bağlanmıştır.1926 yılında Gelibolu'nun İlçe haline getirilmesi ile her ikisi birden Çanakkale Valiliğine bağlanmıştır. Boğazın önemli bir su yolu olması ve boğazın önünde uzanan adaların askeri açıdan önemi öteden beri yörenin stratejik açıdan konumunu çekici kılmıştır. Bugün deniz ve karayolu ulaşımı açısından boğazın ve ilçenin önemi açıktır. Asya Avrupa arası uzanan karayollarının deniz araçları ile sağlandığı en önemli nokta ilçeden geçmektedir. Uzun yıllardır planlanan Çanakkale Eceabat arası Boğaz Köprüsü projesi ülkemizin geleceği açısından da son derece önemli bir proje olarak değerlendirilmektedir.
Balıkçılık ilçede yaygındır. Gelişmiş balıkçı tekneleri, kirlenen denizler, bilinçsiz ve kontrolsüz avlanma gibi çesitli nedenlerle ülke genelinde balık kapasitesi ve türlerinde görülen azalma, ilçede aynı şekilde hissedilmekte ve yaşanmaktadır. Bölgenin karakteristik balık türleri olan sardalye, palamut, lüfer,istavrit,levrek,kefal en fazla avlanan ve bulunan balık türleridir. ***** Bigalı Köyü 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 sabahı Gelibolu’nun Anafartalar bölgesinde yer alan Bigalı köyünde kaldığı eve, Düşmanın batıda Arıburnu’na çıkarma yaptığı haberi gelir. Mustafa Kemal bu haber üzerine tarihî bir karar alır ve sabahın erken saatlerinde atına binerek Bigalı köyünün taşlık yolundan Conkbayırı’na ulaşır. Ve 57. Alay’a bağlı Türk askerlerine şöyle seslenir: “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.” Bu söz, Türk halkının ölüm kalım mücadelesi olan Çanakkale Savaşı’nın bir dönüm noktası kabul edilen Arıburnu Muharebesi’ni unutulmaz kılar... Yaklaşık 160 erin de çalıştığı köyün meydanı, yerli ve yabancı turistlerin rahatça gezebilecekleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri hale getirildi. Turizm Danışma Ofisi ve yenilenen kahvesiyle köy yeni bir çehreye kavuştu.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 16:48 | #9 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Ezine, tarihi dokusuyla Ege denizine olan bağlantısı ve şifalı yer altı suları ile pek çok doğal ve görsel zenginliği bünyesinde barındıran nadir ilçelerimizden birisidir. Çanakkale iline bağlı olan Ezine ilçesi doğuda mitolojik efsanelere konu olan İda dağı bugünkü adıyla Kazdağı, batıda Ege denizi, güneyde Ayvacık ilçesi, kuzeyde Çanakkale ili ile çevrilidir.
Geyikli Antik çağlarda şimdiki askeri kışlaların üzerinde bulunan Çaltıkıran Tepe’de kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Bu yerleşim merkezi Malazgirt savaşından sonra Danişment Türklerinin Anadolu’nun batısına yerleşmeleri sırasında çıkan muharebede tahrip edilmiştir. Türkler eskiden kurulmuş olan yerin yanında Danişment adı ile yeni bir yerleşim merkezi kurmuşlardır. Mahalli rivayetlere göre Danişment Türklerinin Beyi olan Abdurrahman Bey, şimdiki Ezine’nin bulunduğu yerin güney kenarında Ulu Camii inşa ettirmiştir. Caminin yapılışının amacı cuma namazının kılınması ve bu vesile ile civar köylerin halklarının haftada bir kez merkeze inerek kaynaşmanın sağlanmasıdır. Zaten aynı rivayete göre ‘‘Ezine’’ kelimesi de Farsça ‘da “CUMA” anlamına gelen “Azine’den türemiştir. Ezine isminin bir süre “İĞNE” şeklinde telaffuz edildiğine dair rivayetler de vardır. Ezine’nin Danişment Türklerinin eline geçişi sırasında Ahi Yunusların, Seferşah Hazretlerinin büyük çabaları olduğu çeşitli kaynaklardan öğrenilmiştir. Ezine bir süre Selçuklu egemenliği altında kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti`nin yıkılmasından sonra Karesi Beyliği yönetimine girmiştir. Karesi Bey’in ölümünden sonra oğulları Demirhan Bey ve Yahşi Bey bu toprakları yönetmiştir. Osmanlı Devleti’nin kurulmasından sonra Orhan Gazi döneminde Ermiş Dursun Bey’in, Karesi Beyliği’nin idaresine son vermesinden sonra Ezine ve çevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yine o tarihlerde Ezine ovası sularla kaplı bir bataklık olduğundan Arabistan’dan getirilen esir toplulukları ile şimdiki Araplar Boğazı`nı yararak Menderes Çayı`nı denize akıtmışlardır. Böylece ova bataklıktan kurtarılmıştır. Günümüzde panayır yeri mevkii denilen yerde ev yapımı için temel kazımları sırasında su ürünleri kalıntıları ile küçük balıkçı iskeleleri kalıntıları çıkmıştır. Panayır yeri ve Gölcük mevkii denilen kısımda, yağışlar çok olduğu kış ve ilkbahar ayları boyunca önemli miktarda su birikmektedir. ‘‘Son yıllarda bu iki yer kademeli olarak suni dolgu ile doldurulmaktadır.’’ Bütün bunlar asırlar önce Ezine Ovası’nın Balıklı Köyü altlarına kadar sularla kaplı olduğunu göstermektedir. Ayrıca Karesi egemenliği sırasında Yahşi Bey ve Ahi Yunus tarafından Öksüz Camii ve hamam inşa edilmiş, Çaltıkıran Tepe’de oturan halk cami ve hamamın etrafına toplanarak Ezine’nin ilk oluşumunu sağlamışlardır.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
11.07.2011, 17:24 | #10 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Çanakkale | Bir Destanın Şehri
Gelibolu Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı ile Saroz Körfezi arasında, güneye doğru genişleyerek uzanır. Türkiye'nin kuzey batısında yer alan yarımada, aynı zamanda Avrupa kıtasının güney-doğusundaki son kara parçasıdır. Kuzeyde dar (5 km) Bolayır kıstağı ile Trakya'ya bağlanır. Gelibolu ilçesi, aynı isme sahip yarımadanın kuzey-doğu kıyısında, Çanakkale Boğazı'nın Marmara Denizi'ne açıldığı noktada yer alır. İyi ve güzel şehir anlamına gelen Galli Polis adıyla anılan Gelibolu’nun tarihte ilk kez Hitit İmparatorluğunun M. Ö 1200’de parçalanmasından sonra, Frigler ve onları izleyen Lidyalılar’ın Anadolu’ya geçişleri sırasında önem kazandığı görülmektedir. M.Ö 545’te Lidya kralı Kroisos, Persler ile yaptığı savaşta yenilince, Persler, Lidya krallığını ortadan kaldırdı. Böylece, Persler Çanakkale boğazı çevresinde üstünlük sağlamış oldular. Daha sonra Gelibolu Spartalı’ların, Makedonyalıların, Bergamalıların, Romalıların, Bizanslıların ve en son da Türklerin hakimiyetine girmiştir. Gelibolu fetihten sonra bir sancak ve sancak merkezi olduğu gibi Rumeli’nin ilk Paşa sancağı da olmuştur. Daha sonra bir denizcilik idare merkezi olarak şöhret kazanmıştır. Osmanlı donanmasının başındaki kaptan-ı derya burayı merkez edinmiştir. II. Murat döneminde Gelibolu’da yapılan 26 eserden 7’si günümüze ulaşabilmiş, Fatih dönemi yapıların da çoğu yok olmuştur. 1915 yılında Gelibolu Gelibolu Yarımadası Çanakkale muharebelerinde bombalanmış ve yer yer tahribata uğramıştır. Bunun ardından şehir, 4 Ağustos 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edildiyse de 3 Ekim 1922’de terk edilmiştir. Gelibolu, Cumhuriyet döneminin başlarında vilayet merkezi olmuş, (1923) bu durum 1926’ya kadar devam etmiş ve bu tarihte ilçe merkezine dönüştürülmüştür. Gelibolu bugün, geçmişte yaşanmış olaylara tanıklık etmiş, yaşayan bir tarih ve ayrıca yeşilin ve mavinin tüm tonlarıyla içiçe yaşandığı önemli bir kenttir. Kentimiz de Osmanlı Dönemine ait bir çok yapıt ve Osmanlı’ nın ünlü düşünür, yazar, sanatçı, din adamı ve kaptan paşalarının anıt mezarları bulunmaktadır. Kentin simgesi haline gelmiş Sardalya balığı ve ünlü sardalya konserveleri, deniz ürünlerinin her türlüsünü başka bir yerde tadamayacağınız eşsiz lezzetleriyle irili ufaklı balıkçı meyhaneleri; yeşil, mavi ve tarihin kucaklaştığı kumsalları, dört mevsim kendi kendini temizleyen pırıl pırıl denizi, oya oya işlemeli kıyılarıyla; Gelibolu geleceğin en parlak ve gelişime açık ilçelerinden biridir. Gelibolu elinde bulundurduğu tarih ve doğal değerleri ile her geçen gün biraz daha gelişerek, yurt içinde ve yurt dışında hak ettiği değere sahip olmaya başlamıştır. Gelibolu gerek yurdumuzda gerekse yurt dışında geçmişten getirdikleri ve bugünde sergilediği vasıflarla önemli bir şehirdir. Amacımız gerek tarihi gerek doğal güzellikleri ile Gelibolu’ yu yeni alternatif bir tatil merkezi haline getirmekdir. Tarihi, denizi, balığı ve Saroz’ un su sporlarıyla Türkiye’ nin tek adresi olması; 1.Dünya Savaşının en kanlı ve unutulmaz izlerinin yarımadamızda bulunması; Gelibolu’ da yaşamış ve ölmüş dünyaca ünlü bilim ve din adamlarının anıt mezarları ile, Bilgin Amiral Piri Reis’in memleketi, Feneri, Hamzakoy’ u, Dünya’ nın en büyük Mevlevihanesi, Limanı ile ülkemizin gelecek yıllarda turizm açısından parlayan bir yıldızı olacağının kanıtıdır. Gelibolu Plajları ve koyları
Bunun yanısıra yukarıda sıralanan Boğaz Kıyısı Yerler haricinde, ilçemizin Saroz’ a bakan kıyılarında çok rahat denize girilebilir. Su sporları için bilinen bir adres olmaya başlayan Güneyli (Davut İskelesi, Güneyli Limanı,),Koruköy Altı, Bolayır Altı(bakla burnu), Ocaklı Altı, Yeniköy Bahçeler Limanı, Fındıklı Kömür Limanı(Dalgıçlar için ideal bir yer) ve Despot, Değirmen düzü, Armutlu,Tayfur Karaağaç, Karainebeyli Ece Limanı, Burhanlı Cennet Koyadı sayılır denize girilebilecek, canlı akvaryum sayılacak yerlerdir...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
canakkale, Çanakkale, çanakkale tanıtımı, çanakkale şehri, çanakkale şehri tanıtımı, destanın, Şehri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |