![]() |
![]() |
#11 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() Atatürk'ü Düşünürken ![]() Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı ![]() Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana Türk yüreklerimizi burka burka geliyor ![]() Cahit Sıtkı Tarancı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#12 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() GECEYE GECEDEN GELENE... Bir şairin düşüme yansıyan sözleriyle başlıyorum ağır ağır tükenmeye... '''Hayatımın Karşı Kıyısıydı 'O'.. elâydı belâydı yaraydı Ne çok şeydi...'' ... ... Bir şiir yas/lamalı dedim şimdi geceye Bir aşk sığdırmalıydı imgeler miktarı... Hayal ötesi bir yolculuk firarlarım. Akıl sızısı bir yol/suzluk adımlarım. Geceyi bir kalem konuşturur da Dilimi neden hep bir elim susturur? Geceyle inceden muhabbet kandırmacasındayım. Katedeceğim yol olsa olsa bir kalem bir kağıt arası… Yanında bir bardak çayla Sadece aşk ve ayrılık kavgası… Anlaşamıyoruz… Bitmez tükenmez bu kalemin karası? Nerededir acaba şu kavuşmaların ustası? Ölgün topraklarda akıyor hayat… Ne zaman bir 'aşk' eksem hep ayrılık biçiyorum. Bir tutan gözyaşı eksem bir otobüs devriliyor uçurumlardan aşağı.. Sessizce ömrüme.. Boğuşuyorum boğazımda ki iple... Hayallerim alaşağı ediliyor... 'bir umut' Bir umut olmalı şurda biryerlerde.. Aranıyorum! tutunamadığım ve bir daha tutmaya şansımın olmadığı yar'in ellerinde.. Yok!/luk... Kendime dönüyorum.. Kendi elimden tutuyorum.. Yorgunum... Anka kuşunun kanadını gördüm az önce penceremde. Öyle solgundu kendi masalından cayacak kadar vurgun… ‘Gel’ dedim. ‘benim masalıma soyun.’ Sustu… ‘Git!’ dedim o zaman! Masalına dön! Bitsin burada bu oyun! Gitti. Kendimleyim… Kendi masalımı karalıyorum sigara dumanı dolmuş ciğerlerime. Gözlerim önüm arkam ben. Sağım sol/um kalem kağıt sen! Dopdoluyum! Voltasızlığımda voltalıyorum. Düş yorgunuyum… Uyku akıyor caddelerden öyle ıslak ıslak çakıl taşları sürükleniyor kaldırımlarda. Nereye gittiğini bilmez mi bu yağmur her seferinde? Canım yanıyor! Artık ağrılarıma yağmur duası da kar etmiyor… Kapıyorum penceremi. Geceye açıyorum içimi. Duy ey gecenin sessizliği! Ben şimdi geldim mi? Yoksa hiç gitmedim mi? Üç harften asıyorlar bedenimi! Ölüme cesaretlidir yüreği aşk’a gelenler. Oysa en ürkek dokunuşlardır aşk’a değip geçenler. Peki kim bu ellerimi delip gidenler? Hangi korkunun bedeli bu yük? Hangi cesaretin bedeli bu düş? Yankılanıyor sesim candamarlarımda.. Kimseler duymaz mı sessizliğinin sesini? Kimse görmez mi nefessiz tükenişleri? Önüm arkam sağım solum soru işaretleri… Uzanıyorum ufuksuz bir boşluğa Uçurtmalarımı saldım. Herkese kafa tutacak kadar güçlüyüm sanki. Sevgili’nin bir bakışında yıkılacak gibi olsamda Güçlüyüm işte! Sormayın! 'Sanma!'yın da! Uzak bir yerdeyim... Şehirden ve zamandan asırlarca uzakta belki… Sahil kenarında oturuyorum hayallerimle. Yalınayak Kumları iliklerime kadar hissetmek için Savunmasız kalmayı seçtim. Bir ‘ah’…duyuluyor uzakta ki balıkçıların kalın sesinden. Kalkıyorum hayallerimden bakınıyorum. Ağlarına körpe yürekler takılmış yine.. ‘Yakalandılar yaralandırlar bir kere. Salsak ne olur salmasak ne?’ diye aralarında anlaşmazlığa düşmüş kimileri. Bazıları nefretle bazıları da acıyla bakıyor yerde can çekişen bir kalbe… Amathaunta’nın elinden bir kadeh düşüyor o an yere. ‘Ah şu aşk! Ah bu deniz! Ah o yürek! Kaç seferde aklın başına gelecek? Bırakın denize! Nasılsa o dönüp dolaşıp yine buraya gelecek.’ Salınıyor yaralanmış her kalp hiç yakalanmamış gibi. Ve ne acıdır ki salından da öyle zannediyor kendini... Kendime de pay çıkartıyorum nitekim.. Nasıl olsa o ağlardan kurtulup buraya gelmiş birisiydim. Gece düşüyor sabahın üzerine tepetaklak. Bir ‘yar’ sesinde perdeleniyor ışıklar. Hayallerimi itinayla bir kenara bırakıyorum. Üstüm kapalı! Nasıl olsa yar hiçbirine bakıp uyanmayacak… Nasıl olsa yar benim hiçbir sabahım da doğmayacak… Üşüten bir gün doğumu.. Yar kokusundan bir ceket örüyorum kendime. Şehrin herhangi bir yerinde zamanın bir yerinde Omzuma sarınamadığım ceketine nakışlar işliyorum. Oysa ne kadarda yakındım o sıcaklığa o gün.. Neden kendi elimle kendimi kovmuştum? Bilmiyorum... Acının kılıfını dikmeye başlıyorum yine geceye hazırlık gibi.. Oysa sabah yeni geldi şehre. Henüz gelmemiş gecelerin hazırlığı bu içimde ki.. Gelmeyenlerden geleceklere hazırlık benimkisi.. Hüznüme küçük kalıyor bütün kılıflar... Uyduramıyorum üzerime tam oturan bir aşk kendime... Dilimde hiçliğe dökülen bir 'ah' Gözlerim de yakılmış köprülere yakılan bir 'eyvah!' Geceye geceden gelene Eyvallah! Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#13 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bildiğim Her Şeyi Unuttum Seninle İçi boş, susturulmuş, unutulmuş ve artık kullanılmamaktan eskiyerek çürümeye yüz tutmuş bir kalple yaşıyordum. Gece yarılarında eski düşlerin elini tutuyordum en fazla. Eskiden kalma, tahtaları tek tek dökülen virane bir ev gibiydim veya deniz kenarında yanarak yok edilen bir okul binası… Benden bir daha ne sevgi dolu bir aşk beklenebilirdi, ne kimliği belirsiz yeni bir kalbe dönüşebilirdim. Kırgınlıklarım deniz, kızgınlıklarım fırtına, iç içe geçmiş hepsi; hani diyordu ya Aşık Veysel, aynı öyle yürüyordum gündüz gece. Nereye gideceğimi bilmeden ama herkesin benzer bir sona doğru yürüdüğü o amaçsız yolculukta yürüyordum. Kalbim ise otomatik pilotta! Sonra nasıl olduysa; hani Şeytan mı dürttü, melekler mi zorladı, her ne olduysa, güneş doğdu. Sen çıktın karşıma bir akşam vakti. Her şey yerini değiştirmeye başladı. Bildiğim her şeyin yanlış, okuduğum her şeyin eksik, fizik kurallarının geçersiz, kimyanın ise yetersiz kaldığı bambaşka bir gezegene geçmiş gibiydim. Sonra anladım ki; aşkın dünyasında var sayılanların anlamı yok! Her aşkın kendi gerçekliği var ve aşkın formülünü her seferinde o iki kişi buluyor. O yüzden bildiklerimi unuttum! Şimdi seni yeniden sevmeyi öğreniyorum, şimdi yeniden birini sevmeyi öğreniyorum. Yeniden, sevebiliyor muyum diye bakıyorum, gördüklerime gülümsüyorum. Seni sevmeye çalışmak, emeklemek gibi! Bir sonrası yürümek olan ama gidilen yolu bir şekilde bitirmeye yarayan tuhaf, biraz can acıtıcı ama amacına uygun bir eylem…. Bildiğim her şeyi unuttum seninle ve yeniden birine güvenmeyi deniyorum. Aslında hala bir yerlerde güzel bakan bir çift gözün var olduğunu ve her kalbin başkalarına kiralanmak için ortada dolaşmadığını görüyorum. Senin kalbinden, aklından, sözlerinden ne zaman şüpheye düşsem, sen hiç bilmeden sağlamasını yapıyorsun; utanıyorum! Sana da anlatamıyorum üstümde ölü toprağı gibi atılıp kalmış geçmiş aşkların ağırlığını ama sen her seferinde, sana güven duymamı sağlıyorsun. İşte böylece unutuyorum bütün bildiklerimi, emin olduklarımı, önyargılarımı tek tek siliyorum. Seni severek kendimi yeniden keşfediyorum, üstünü çizdiğim kalbimle barışıyorum ve gülümsüyorum gündüze, geceye çünkü seninle hayat biraz daha dayanılır oluyor. Sonra? Sonrasını düşünmüyorum çünkü bir gün gidersen ne yapacağımı bilemiyorum. Tek isteğim seni nefesim bitene kadar sevmek, ben de öyle yapıyorum…. Candan Ünal
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#14 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Erkin Koray - Öyle Bir Geçer Zaman ki Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki Birden dursun istersin seneler olunca mazi Öyle bir geçer zaman ki ****** Günlere bakarsın katı katı üzerine çekersin perde Yoldan geçenler varda her akşam gelenler nerde Kara yazı yazıldı sanma insanın da kaderi böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ****** Bir cevap buldun mu sorulara yiğitlikte var yine serde Nasıl gaddar seneler geçiyor durduğu yerde Sana kara yazıldı sanma insanın da kaderi böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ****** O nedir seni kızdıran memnun edeceği yerde Bak bir garip diyorki nerede o yarim nerde Anılara kapılıp kanma dünyanın da düzeni böyle Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki Öyle bir geçer zaman ki ******
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti |
![]() |
#15 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Ayrılık Sevdaya Dahil
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum. ********** Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş. ********** Tedirgin gülümser Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte Yansımalar tutmuş bütün sahili ********** Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık Hava ağır toprak ağır yaprak ağır Su tozları yağıyor üstümüze ********** Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı Karanlık çöktü denize Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin. ********** Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak. ********** Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız ********** Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ Attila ilhan
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#16 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Gitgide alışıyorum sana.... Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz... Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin... Yanımda olduğun zamanlar; sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor, alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun... Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan... Alışkanlıklar daima korkutur beni... Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim... Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır... Fakat şimdi sana alışıyorum... Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor. Yalnız içimde garip bir korku var. Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum... Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini daha değerlisini verememekten korkuyorum... Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum... Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı... Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni... Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz. Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim... "Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün... Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin, o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla, sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden! İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum... Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi. Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım. Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum. Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum. Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor... Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım. Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa seni görecekler içimde... Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun? Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz. İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan. Her yerde iki olduğumuz için bir bütün haline geliyoruz durmadan... Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni... Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden... Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor... Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri... Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum... Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık... Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz.... Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum... Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun. Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde... Uzun süren bir baygınlık sonrasının o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim... Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman seninle vardığım yüksekliğe erişemez... Açılmış bütün kuyuların derinliği içimde seni bulduğum yer kadar derin değil... Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi. Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz. Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde. Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu. Alev almayan bir yerimiz kalmadı. Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor. Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık. Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum. Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek. Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız... Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde bizden güçlüsü olmayacak! En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle... Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır. Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık... Ümit Yaşar OĞUZCAN
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
4 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
![]() |
#17 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Sitemdir !!! Sen, hiç yazılmadın ayrılığın satırlarına. Hiç durmadı...doğan günün şafağına karşı yüreğin... Sen, hiç aldanmadın esen rüzgara. Gerçeğin adı... Sen, hiç yalan olmadın... Şimdi bakıyorsun resimlere, Tıpkı bakar gibi güneşine ikindinin... Neler aldı ***ürdü senden, saçlarındaki o dalgalar... Bir bilsen... Artık uzak sana sesimdeki diz çöken yankı Duysan bile inanma sakın, Ve şimdi ardıman, Unuttuğun yerde kalıp, dönüşün umudunu, Bir dilek tut kainata inanıyorsan Adını nergis koy, korkma erguvan koy. İstersen içinde sakla, aldat kendini Aldan...ve tükendikçe, O büyük yalan... İstersen sussun dudakların, Ağrıyan bir tövbenin gölgesine. Bil ki, bundan böyle Değiştiremezsin artık hiç bir yazılanı... Değiştiremezsin artık...hiç bir yalanı... Bilmezsin, Kaderimi ayakta tutandır sana yorgunluğum. Bak yine, Omuzlarıma vurdu batan güneşin sanıcısı. Yüreğimde adı konulmamış volkanlar... Uyku bile gözüme, yağmura bürünüp yağar... Sabah, duman kokusuyla uyanırım hatıraların. Keskin “adın” gibi, Ve ölüm tadında doğar öksürüklerim. İşte böyle... Bir dilek tut kolaysa şimdi. Adını “sen” koy istersen. İstersen...adını ben koyayım... Değişmez nasıl olsa sitemin tadı. Zaten ne de, Feleğe bir yakarıştır, acıyıp gülmen... Ve öfkelendikçe tükenen, imrenen kendine... Ama ben, azaldım zaman çaldıkça senden. Bilmedin ki, ömür bittiğinde ayrılıkta çeker gider. Dileyemezsin sabahı, Bilmedinki, en büyük düşmanidir kara toprak sevdanin. Bilmedinki, unutan sen değildin aslında... Unutan...yazıldığım satırlardı... Sen...hiç yazılmadın zaten... Çünkü biliyordun tüm yalanları... Çünkü sen, Hiç yalan olmadın... Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#18 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat… Kendimi avutmak için bulduğum her şey bir süre sonra anlamsız geliyor… Bir şeyler biterken yanı başında neyle avunabilir ki insan… Kendimce oyunlar buluyor, sıkılıyorum bir süre sonra, kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor… Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun.. Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım..Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun… Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum, çiçekler ekiyorum dibine, büyümüyorlar… Mavilerim soluyor, sen susuyorsun… Ben ölüyorum… Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum.. Oyunlar buluyorum sıkılıyorum… Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde… Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim… Sadece sesini özlediğimden… Ellerimin arasından kayıp gidiyorum… Kendim bile tutamıyorum kendimi… Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum… Kurtar diye değil… Sadece dokunmayı özlediğimden sana… Senden başka bir nedenim yok… Senden başka bir istediğim yok… Senden başka hiçbir şeyim yok… Seni Seviyorum… Duy diye değil… Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum… Suya yazı yazmak gibi seni sevmek Yorgunum üşüyorum Yanındayım ama yanlız ne çare Suskunum huzursuzum Gözlerinde uçurumlar korkuyorum yüzleşmeye Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar… alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
#19 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() GözLerimde Uykusuzluğun Doğum Sancıları Yalnızlığın kırılmaz zincirleri sarıyor ayaklarımı.. Kızıl alevler ortasında girdaplarda yüregim.. Takvimlere gömülmüş yıllarım, aşklarım, küçük yolculuklarım.. Susmayan rüzgarların uğultusunda şimdilerde.. Cevapsız kalan sorularım... Yaprak fırtınalarına tutulmuş ruhumun hapsolduğu bu karanlıklar adasında.. Zamanın acımasızlığının vermiş olduğu çizgiler var suratımda.. Nefretimin sarfettiği anlamsız kelimeler arasına sıkışan sevgi sözcüklerim ve.. Bugün avuçlarında saklarken yarını.. Gözlerimde uykususuzluğun doğum sancıları.. Zamansız krizlerimin yağmurlarıyla ıslanırken yanaklarım.. Kalemimle,yine korkulara boğulmuş sözlerimin istilasında seni yazıyorum.. Başaramıyorum... Neyi başarabildim ki senden sonra.. Neyi tadabildim kaybetmekten başka... Kapılar kapandı.. Gittiğinin sonrası sabahım olmadı.. Gözyaşlarım hiç durmadı... Gecenin karanlığına sensin diye sarılıyorum şimdi.. Sensiz sahte mutlulukların gölgesi altında yanıyor,yaşlanıyorum.. Avuçlarımda birkaç kelime.. Sensiz cümleler arasında seni kurmaya çalışıyorum.. Seni kaybetmenin son duruşmalarında.. Sensiz aşka müebbetim istenirken.. Kollarımda anılarım, sensizliğe götürülüyorum.. Düşlerimin intihar anları gözlerimden düşerken.. Bulut gibi, melek gibi Allah'a ağlıyorum.. ..Artık sahipsiz mektuplar yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi.. Kabullenemiyorum gittiğini.. Bilmeni istediğim ve senin için sakladığım o kadar şey var ki.. Hüzün dakikalarında,yüzyıllara maruz kalan bu kalbin daha fazla gücü yok artık.. Dizleri kırık hayallerimin intihar anlarında.. Sana susayan dudaklarımda.. Gözlerinin telaffuzu yok... ...(kaybettim seni bir gece vaktii)... Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
![]() |
#20 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bu sabah bir türkü doğdu gözlerime, Adı sen, Yağmurla geldi sözleri gönlümün yanaklarına çisil çisil, Yazdım yazdım, kalemim bitinceye kadar yazdım, Mısralardaki kelimelerin anlamı yeniden doğmakmış, O kadar alıştırdın ki varlığına, Seni göremediğim günler de bir türkü oldun dudaklarıma Bir gün mü uzak, yoksa sen mi? İkisi de imkansız kadar imkansız, Aslında biliyorum, Sende olmayacaksın, o günde asla gelmeyecek, Nefesin kadar yakın olsam da, Bir girdabın dönencesi kadar uzaksın, Ne yapılır adı sen? Ne yapılır bilmem ama bir gerçek var ki, Yağmur yağmasa da gözlerim ıslak, Rüzgar esmese de gönlümde fırtınalar, Güneş doğmasa da güneşim oldun Hem gönlüm yorgun, hem de dilimde tükendi kelimeler, Bir çare arasam da biliyorum ki çare sensin adı sen, İşte imkansızın zindanlarında ki çare, Sen ne kadar imkansızsan çarede bir o kadar imkansız, Çözemedim yeşillim kara telli girdap düğümlerini, Alamadım uçurum bakışlım delikanlı yüreğini, Sevemedim seni benim sevdiğim kadar beni sevebilecek birini, Biliyorum sonu hüzün olacak bu sevdamın, Çünkü adı sen, soyadı imkansız, Bunun anlamı da şu; Demek ki sevdam hem adsız hemde soyadsız, Bu sonda yüreğimin kabul edemeyeceği kadar imkansız… Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
![]() |
![]() |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
günün, Şiiri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |