Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Atatürk’ten Başka Umut Işığımız Yok
Atatürk’ten Başka Umut Işığımız Yok
Sevgi Müzikali ile sezonu açan Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda bütün oyunlar Atatürk’e çıkıyor!.. Yılmaz Özdil köşe yazılarını oynayacak olan Gezen, İlker Başbuğ’un kitabından uyarlanan Mucize Atatürk’ü halkla buluşturmaya hazırlanıyor. Müjdat Gezen, “Atatürk’ü itibarsızlaştırma politikası sökmedi, sökmüyor ve sökmeyecek” diyor...
RÖPORTAJ: NİL SOYSAL
Gazetelerde okudunuz; “60'lı yıllarda yaşanan iki büyük aşk hikayesi”ni anlatan Sevgi Müzikali perdelerini açmaya hazırlanıyor. Ne olur bu oyunu sadece ve sadece “aşk hikayesi” diye algılamayın! Perde açıldığında sahnenin tam ortasındaki Atatürk büstünü görünce sakın şaşırmayın! Diyaloglardaki bugüne göndermeleri, “Kürk Mantolu Madonna” kıvamında dinlemeyin! Sizi bekleyen kahkaha fırtınasında ise, aslında ağlanacak halimize güldüğümüzü unutmayın!..
BEN ATATÜRK İLE BÜYÜDÜM
– Bu defa sanat konuşsak diyorum… İçinde Atatürk ve Cumhuriyet sevdasının eksik olmadığı Müjdat Gezen'in sanatını…
29 Ekim'de doğmuşum ben. Hırka-i Şerif'te oturuyoruz. 5-6 yaşlarımdayım. Oturma odamızın duvarında bir Atatürk resmi var. Başka da resim yok zaten. Ezan başladı mı; annem başörtüsünü örtüp, seccadesini seriyor. Her defasında beni yanına çağrıyor ve duvardaki Atatürk resmini gösterip diyor ki; “Bu ezan sesi var ya, işte onu bu adama borçluyuz.” Ben böyle büyüdüm. Mustafa Kemal Atatürk'ü görerek, duyarak ve yaşayarak. 29 Ekim'de doğmuş olmak, mutlu bir rastlantı. Ağabeyimin doğum tarihi de 30 Ağustos! Ablam da bir şeker bayramında doğmuş.
Ama Türkiye'nin 93 yıl sonra buraya geleceğini Atatürk önceden hesap etmişti. Benim Sevgi Müzikali'nde söylediğim bir söz var. Atatürk'ün büstü ile dertleşen 80 yaşında bir adamım orada. Diyorum ki; “Sen gittikten sonra neler oldu, neler… İlk zamanlar iyiydi. Ama kim derdi ki aradan yıllar yıllar geçecek de, o senin gözbebeğin olan ordunun içine gericiler sızacak! Kim derdi ki; elin iti kopuğu senin aleyhinde konuşacak! Kim derdi ki… Yok yok ‘kim derdi ki' demeyeceğim, sen demiştin; ‘Dış düşmandan değil, asıl iç düşmandan korkun! Ki o iç düşman irticadır.' İşte bizi böyle bırakıp gittin, keşke hiç gitmeseydin.” Ama şu bir gerçek ki; Atatürk'ü akılları sıra harcama, itibarsızlaştırma politikası sökmedi, sökmüyor ve sökmeyecek. Çünkü Atatürk'ün en çok hakarete uğradığı yıl Anıtkabir'e 1 milyon 108 bin kişi gitti. Ziyaretçi rekoru kırıldı. Biraz daha ileri giderlerse, yani Atatürk'ün heykelini indirip, yerine çay bardağı dikerlerse, o dikeni de bu millet ileride ne yapar, onu ben bilemem.
TAM BİR KAHKAHA FIRTINASI
– Bu sezon Yılmaz Özdil köşe yazılarını oynayacaksınız…
Tek başıma oynayacağım. Burada Yılmaz Özdil'in bütün kitaplarından hem kendi derledikleri var, hem benim kestiklerim var, onların içinden eski, yeni, hatta ve hatta Star Haber'de müdürlük yaparken orada çektiği sokak röportajlarını, insanlara sorulan sorular ve cevaplarını da kullanıyorum. İnanılmaz bir kahkaha fırtınası…
– “12 Eylül 1980 darbesi hangi tarihte oldu(!)” gibi mi?
Evet, Yılmaz bunları köşesinde yazdı. Okuduğumda telefon açtım; “Abartıyorsun, bu kadar da olmaz” dedim. “O zaman sana bandını göndereyim” dedi. Gönderdi, inanamadım. Hepsi montajsız, yalın… “12 Eylül hangi tarihte oldu” diyor. “28 Mayıs” diyor… Her biri ayrı mizah…
– Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye'si ile bu sezon tüm oyunlar Atatürk'e çıkıyor.
Burası zaten bir anlamda Mustafa Kemal Temsilciliği olarak çalışıyor. Küçük Selanik gibi burada duruyoruz. Atatürk'ten başka bir umut ışığımız olamaz. Dönemin İngiltere Başbakanı David Lloyde George diyor ki; “Bu tip dâhiler 100 yılda bir dünyaya gelir. O da maalesef Türklere nasip oldu.” Yani Atatürk'ü yıpratmaya çalışmak falan bir şey ifade etmez. Oradan bir yere varamazlar. Ben bu tip adamları ciddiye almıyorum.
Bunlar, milletten ümmet yapmak için çalışıyorlar
– Kürk Mantolu Madonna'yı Madonna'nın yaşam öyküsü sanıp, ahkam kesenleri görünce, Kürk Mantolu FETÖ'yü de; “Fetullah Gülen'in vizon kürkü diye sahneye koyabilirsiniz belki…
Bu ne biliyor musun?.. Türkiye! Bizim analitik düşünce sistemimizi yok ettiler. Milletten ümmete götürdüler… Atatürk ümmetten millet yapmıştı. Bunlar milletten ümmet yapmaya çalışıyorlar.
– Sevgi Müzikali de kasımda başlıyor. O da 60'larda geçmesine rağmen, bugüne göndermeleriyle çok sarsıcı bir oyun…
60'lar ne kadar güzeldi diye başlıyoruz ama, o zaman da başbakanla, iki bakan asmışız! 60'larda da eline silahı alıp darbe yapan bir adam var. Karşısında da gizli bir diktatör var. Kim yaptı darbeyi; Cemal Gürsel. “Ben sevmezdim Cemal Gürsel'i” diyorum bir sahnesinde. Ayşen Gruda da diyor ki; “O zaman siz Menderesçisiniz.” “Onu da sevmezdim, o da gizli diktatördü” diyorum. Türkiye bu evreleri yaşamış. Ama kim derdi ki 21. yüzyılda Türkiye'de, Atatürk'ün mirası bir Cumhuriyet'te, Atatürk'ün ordusunun içinden yobazlar çıkıp, diğer yobazlara karşı ayaklanacak. Atla it izi gibi işte. Ama ben burada atla iti birbirinden çok ayıramadım.
Her şeyden önce tiyatro benim kutsalımdır
– Mucize Atatürk'ü İlker Başbuğ'un kitabından uyarladınız. Fikir sizin mi, İlker Paşa'nın mı?
Ben cezaevinde ziyaretine gidiyordum. Bir defasında dedi ki; “Kitap yazdım 2 tane.” Verdi, okudum. Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, çok da güzel yazılmış.
“Bunu film yapabilir miyiz” dedi. Dedim ki; “Buna para yatıracak adam bu dönemde çıkmaz. Tiyatro yapalım.” “Yapar mısın” dedi. “Yaparım” dedim. “Oynar mısın” dedi. “Oynarım” dedim. Benim okulun yazarlık bölümünden çok değerli hocalar var. Melike İlgün onlardan biri. Onunla İlker Paşa'yı tanıştırdım. Oturdular çalışmalara başladılar. Ayşe Emel Mesci sahneye koyuyor. 36 kişilik oyuncu kadrosuyla en kalabalık oyunlardan biri.
– 15 Temmuz darbe girişimi için; “Bu bir tiyatro” diyenler oldu… Nasıl yorumladınız?
Ben bu tiyatro lafına çok sinirleniyorum bir defa… Çünkü her şeyden önce tiyatro benim kutsalım. Hatta Meclis'te filan da zaman zaman; “Burası tiyatro değil” diye atışmalar oluyor ve bunlar bir şekilde ekranlara yansıyor. Hiç Mustafa Kemal'in ordusunun içinden ona küfreden adamların çıkacağı aklınıza gelir miydi? Onun gelmiş. Çünkü 3 dili anadili gibi konuşan, binlerce kitap okuyan, inanılmaz ufku geniş, inanılmaz derinliği olan bir adamın bugünleri görmesi bana çok şaşırtıcı gelmiyor.
|