Londra'dan Getirdiklerim | Londra'nın Gezilip, Görülecek Yerleri

[@Cansuyu]

Canan emeğine sağlık bu güzellikleri bizlerle paylaştığın için teşekkürler..

Gizli çekim yapmak daha zevkli oluyor

[@Dilaver]

Yukarıdan dokuzuncu fotoğraf sanki bulanık çıkmış..

Uyuzluk da para ile değil ya

..

Sevgili Canan; bu konun çok güzel, fotoğrafların çok güzeell...

Bir kez daha ellerine sağlık demeden geçemiyorum..

[@Gülümsün]

Ellerine sağlık, teşekkürler Canan.. Çekmiş olduğun resimleri bizler için paylaşman çok hoşuma gitti...

[@Canan]

National Gallery



Bu resim Google'den alıntı

National Gallery, Londra'da 1824 yılında kurulan, sürekli sergilenen 2200’den fazla tablosu ile Londra’nın en önemli müzesidir. Bina, Trafalgar Meydanı'nın kuzey kıyısındadır. Ön yüzünün mimarı William Wilkins idi ve yapıldığı günden beri aynı kaldı. Sainsbury Kanadı, Robert Venturi ve Denise Scott Brown tarafından genişletildi. Bu eklentiler postmodern mimarinin önemli örneklerindendir.

Müze, 13. yüzyıl ile 20. yüzyıl aralığındaki tablolara sahiptir. Koleksiyonun sahibi Birleşik Krallık halkıdır ve giriş serbesttir. 1824’te Kral IV. George, hükümeti 38 parçalık bir koleksiyonu almaya ikna etmiş ve bu da ulusal koleksiyonun başlangıcı olmuştur. Bir dönem, Avrupa'da kendi kalıcı koleksiyonunu sergileyebilen birkaç galeriden biriydi.

Yıllar geçtikçe zengin yardımseverlerden gelen bağışlarla koleksiyon genişlemiştir. Sonuç olarak, Avrupa'daki diğer ulusal galerilerle karşılaştırıldığında küçük boyutta bir koleksiyona sahip olmasına rağmen, önemli parçaları toplayabilmesi ve Giotto'dan Cézanne'ye kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabilmesi ile ünlendi.

Erken Italyan Rönesansı ve 17. yüzyıl İspanyol tabloları ile ön plana çıkan Ulusal Galeri’de Leonardo Da Vinci’nin “Kara kalem” ve Piero della Francesca’nın “Hz. İsa’nın Vaftizi” tabloları oldukça dikkat çekmektedir. 13. yüzyıldan günümüze kadar tabloların sergilendiği müzede tabloların kronolojik sıra ile sergileniyor olması, ziyaret açısından oldukça kolaylık sağlamaktadır.

Kendi notum:
Nasyonal Gleride, flaşsız fotoğraf çekmek serbest idi. Lakin, kimi resimlere lamba ışıklarının yansıması, kimilerinin de karanlık ortamda bulunması, kaliteli resim çekmeme mani oldu. Yine, hoşgörünüze sığınarak, en iyilerini konuya ekliyorum.

Benim için, tanıdığım ve konularını forumumuza açtığımız ressamların eserlerinin orjinallerini görmek heyecan vericiydi.

[@Canan]

[@Canan]

Tabloların hepsinin yanlarında, hangi dönemlere ve kime ait oldukları yazılı.

Müzede tablolar, kronolojik sıra ile sergileniyor. Lakin, zamanı ayarlayamadığımız için göremediğim bölümler kaldı

Sırada National Portrait Galery var.

[@Boray]

Fotoğraflar için teşekkürler gezmiş kadar oldum @Canan ama kıskanmadım değil

[@Canan]

Orjinal Mesaj Sahibi Basakca

Şuraya bakarmısınız ya... Adamlar tarihi eserlerini öyle korumuşlar ki; millet meraklarından uzuuuuunnnnnn kuyrukları oluşturup saatlerce bekleyip içeriyr giriyorlar. Bizim kiler de kalan kalıntıların üzerine edip de gidiyorlar. Gelenlerde bir bakıp bir daha bakmamak için topukluyorlar.


Canan alacağın olsun yapmışsın yine yapacağını.

Ben o kadedralin içinde olacağım da fotoğraf çekmeyecem hee... Len kurgu bilem yaparım da ruhları bile duymaz.


Deklanşöre basan parmağına zeval gelmesin. Teşekkürler Canan.

Gel de çek bakalım. Adı üstünde Katedral.. Sessiz, sakin... Kimileri dua koridorunda oturmuş, dua ediyor, kimileri benim gibi ziyaretçi.
Ve... gözleri fıldır fıldır eden gözcü görevliler.
Başakca, iş sadece görevlilere yakalanmak olsa iyi. Bir başka mekanda, ziyaretçi hanımın birinden bile ikaz demeyeyim de, kibarca, ''fotoğraf çekmek yasak'' sözlerini işittim

Orjinal Mesaj Sahibi Cansuyu

Canan emeğine sağlık bu güzellikleri bizlerle paylaştığın için teşekkürler..

Gizli çekim yapmak daha zevkli oluyor

Ne demezsin, hem zevkli, hem de heyecanlı Cansuyu
Sana da başka bir anımı anlatayım:
Tower London Kale - sarayının, gelmiş geçmiş Kralların taclarının ve Kraliçelerin mücevherlerinin sergilendiği bir bölümdeyim. Hepsi de göz alıcı renk ve pırıltılı kıymetli taşlarla bezeli. Ortam karanlıkça ve resim çekmek yasak. Gürüntüleyemezsem ölürüm
Saklı gizli makinamı hazırladım, heyecan dorukta. Aceleyle, otomatik ayarına getirmişim. Bastım deklanşöre, ortalık aydınlanıverdi birdenbire
Hemen omzuma tıklayan bir görevli belirdi arkamda. Utandım, bende anlasa da anlamasa da, Almanca özürün biri bin para
Ondan sonra resim çekmedim mi?... Orada değilse de başka bir tarafta yine devam

Orjinal Mesaj Sahibi Dilaver

Yukarıdan dokuzuncu fotoğraf sanki bulanık çıkmış..

Uyuzluk da para ile değil ya

..

Sevgili Canan; bu konun çok güzel, fotoğrafların çok güzeell...

Bir kez daha ellerine sağlık demeden geçemiyorum..

Sen ki Balıkçıııı... İllaki bir kulp takacaksın. Resimlerin bazılarının kalitesinin iyi olmadığını yukarlarda bir yerlerde yazdık ve hoşgörülerinizi istedik dimi yani
Neyse ki düzeltme yaptın bu seferlik affettim

[@Canan]

Orjinal Mesaj Sahibi Boray

Fotoğraflar için teşekkürler gezmiş kadar oldum @Canan ama kıskanmadım değil

Boraycığım, hiç kıskanma. Ben bu yaşıma geldim de gittim Londra'ya. Sen de benim gibi büyüdüğün zaman gidersin Önünde daha çook yıllar var

[@Canan]

National Portrait Gallery

National Portrait Gallery Londra’da bulunan bir sanat galerisidir. Önemli ve ünlü İngiliz kişilerinin portlerine ev sahipliği yapan galeri 1856 yılında açıldığında dünyadaki ilk ve tek portre galerisiydi. 1896 yılında Trafalgar Meydanı‘ndaki St Martin’s Place’e taşınan galeri, National Gallery ile birleşmiştir.

Böylece daha da genişlemiştir. National Portrait Gallery’de ünlü ve önemli İngilizlerin portreleri görülebilir. Burada önemli olan portreyi yapan sanatçı değil içeriğindeki kişidir.

Sadece portre ürünlerin olmadığı galeridede çeşitli çizim, karikatür ve heykellerin görülmesi de mümkündür. Galeri içerisindeki en ünlü eser William Shakespeare’in portresidir. Fakat portrede resmedilen kişinin ünlü Shakespeare olup olmadığı konusunda spekülasyonlar vardır.