|
Türkiye'den Tarihi Yerler ve Mekanlar Geçmişten günümüze gelen yapıtlar... |
|
Seçenekler |
10.12.2009, 22:01 | #1 |
Çevrimdışı
|
Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Ayasofya (Yunanca: Αγιά Σοφιά, tam adı: Ναός τῆς Ἁγίας τοῦ Θεοῦ Σοφίας, Latince: Sancta Sophia ya da Sancta Sapientia), Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından fethedilmesiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür ve günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Binanın adındaki “sofya” sözcüğü herhangi bir kimsenin adı olmayıp, eski Yunanca’da “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da "ilahî bilgelik” anlamına gelmekte olup, Ortodoksluk dininde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır. 6. yüzyılın ünlü mimarlarından Miletos'lu (Milet) İsidoros ve Tralles'li (Aydın) Anthemios'un yönettiği Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin, çalıştığı ve Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır. Bizans döneminde Konstantinopolis Patriği'nin patrik kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olmuş bulunan Ayasofya, doğal olarak vaktiyle büyük bir “kutsal emanetler” koleksiyonunu içermekteydi. Cami müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Kısaca günümüzde tüm dünya insanları bu mozaikleri görmelerini iki kişiye borçludur: Biri, sanatı seven ve diğer dinlere saygı gösteren Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet, diğeri caminin müzeye çevrilmesine ve mozaiklerin tekrar gün ışığına çıkarılmasına karar veren Mustafa Kemal Atatürk'tür. Günümüzde görülen Ayasofya binası aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan Üçüncü Ayasofya olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde birçok kez çökmüş, Mimar Sinan’ın binaya istinat duvarlarını eklemesinden itibaren hiç çökmemiştir. |
10.12.2009, 22:14 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Ayırt Edici Özellikleri
İkinci Ayasofya kalıntıları. Giriş merdiveni, portik kalıntıları ve vaktiyle cepheyi süsleyen iki mermer blok. Zemininin Üçüncü Ayasofya'nın zemininden daha aşağı seviyede olduğu görülmektedir. Adı “Büyük Kilise” anlamına gelen ilk Ayasofya Kilisesi’nin adı Latince’de Magna Ecclesia ve Yunanca’da Megálē Ekklēsíā (Μεγάλη Ἐκκλησία) idi.Eski bir tapınak inşa edildiği belirtilen bu yapıdan günümüze günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır. Bu Birinci Ayasofya, binanın inşası tamamlanana dek bir katedral niteliğinde işlev gören Aya İrini Kilisesi’nin vaktiyle yakınında yer alan imparatorluk sarayının yakınına (bugünkü müze alanının kuzey kısmındaki, yeni tuvaletlere yakın olan, ziyarete kapalı kısım) inşa edilmişti. Her iki kilise de Bizans İmparatorluğu’nun iki ana kilisesi olarak faaliyet göstermişlerdir. Birinci Ayasofya geleneksel Latin mimarisi stilindeki bir sütunlu bazilika olup, çatısı ahşaptı ve önünde bir atrium yer almaktaydı. Bu ilk Ayasofya bile olağanüstü bir yapıydı. 20 Haziran 404’te Konstantinopolis patriği Johannes Chrysostomos'un imparatoriçe Aelia Eudoxia (imparator Arcadius’un eşi) ile çatışmasından dolayı sürgüne gönderilmesinin ardından çıkan isyanlar sırasında bu ilk kilise yakılarak büyük ölçüde tahrip olmuştur. |
10.12.2009, 22:22 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
İkinci Ayasofya
1935’te binanın batı avlusunda (bugünkü giriş kısmında) Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden A.M. Schneider tarafından yürütülen kazılarda bu İkinci Ayasofya’ya ait birçok buluntu ele geçirilmiştir. Günümüzde Ayasofyanın ana girişinin yanında ve bahçede görülebilen bu buluntular, portik kalıntıları, sütunlar, başlıklar, bazıları kabartmalarla işlenmiş mermer bloklardır. Bunların vaktiyle binanın cephe kısmını süsleyen üçgen alınlığın parçaları olduğu saptanmıştır. Binanın cephesini süsleyen bir bloktaki kuzu kabartmaları 12 havariyi temsilen yapılmıştır. Ayrıca kazılar, İkinci Ayasofya’nın zemininin Üçüncü Ayasofya’nın zemininden iki metre daha aşağı bir düzeyde bulunduğunu ortaya koymuştur. İkinci Ayasofya’nın uzunluğu bilinmemekteyse de genişliğinin 60 m. olduğu sanılmaktadır. (Günümüzde, Üçüncü Ayasofya’nın ana girişinin yanında yer alan, İkinci Ayasofya’ya ait cephe merdiveni basamaklarının yaslandığı zemin, kazılar sayesinde görülebilir durumdadır. Kazılara şimdiki binada çökmelere neden olabileceği nedeniyle devam edilmemiştir. |
10.12.2009, 22:27 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Üçüncü Ayasofya İkinci Ayasofya’nın 23 Şubat 532’de yıkımından birkaç gün sonra imparator I. Jüstinyen öncekinden tümüyle farklı, daha büyük ve kendisinden önce gelen imparatorların yaptırdıkları kiliselerden çok daha görkemli bir kilise inşa ettirmeye karar verdi. Jüstinyen bu işi yapacak mimarlar olarak Milet’li fizikçi İsidoros ile Aydın’lı matematikçi Anthemius’u görevlendirdi. (Anthemius daha inşanın ilk yılında öldüğünden işi İsidoros sürdürmüştür). İnşa, Bizanslı tarihçi Procopius’un “İnşaat Hakkında” (Peri ktismatōn, Latincesi: De aedificiis) adlı eserinde betimlenmektedir. İnşada kullanılacak malzemeleri üretmek yerine, imparatorluk topraklarında yer alan yapı ve tapınaklardaki yontulmuş hazır malzemelerden yararlanmak yoluna gidilmiştir.
Mimaride yaratıcı bir anlayışı gösteren bu yeni kilise yapılır yapılmaz, derhal mimarinin başyapıtlarından biri olarak kabul edildi. Mimarın böylesine büyük bir açık mekanı sağlayabilecek devasa bir kubbeyi inşa edebilmede İskenderiye’li Heron’un teorilerinden yararlanmış olması mümkündür
|
10.12.2009, 22:40 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Yapım Sonrası
Latin İstilası Dönemi
Son Bizans Dönemi
|
15 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. | **EMEL**, Ahenk, Aşk_ı Virane, Dilaver, LaLe, Leyl, Lilium, Lion, LoDoS, nurideniz34, OkyanusunKalbi, Redwine, Smyrna, SuLTaN, Tntcool |
10.12.2009, 22:55 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Osmanlı - Cami Dönemi İstanbul’un 1453’te Osmanlı Türkleri tarafından fethinden sonra, fethin sembolü olarak, derhal Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürülmüştür. O sıralarda Ayasofya harap bir haldeydi. Bu durumu Kordoba soylusu Pero Tafur ve Florentine Cristoforo Buondelmonti gibi Batılı ziyaretçilerce betimlenmektedir. Ayasofya’ya özel bir önem veren Fatih Sultan Mehmet kilisenin derhal temizlenip camiye çevrilmesini emretti, fakat adını değiştirmedi. İlk minaresi onun döneminde inşa edilmiştir. Osmanlılar bu tür yapılarda taş kullanmayı tercih etmekle birlikte minarenin hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladanyapılmıştır. Minarelerden biri de sultan Bayezid II tarafından eklenmiştir. 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman fethettiği Macaristan’daki bir kiliseden Ayasofya’ya iki dev kandil getirtmiştir ki, günümüzde bu kandiller mihrabın iki yanında yer alırlar. II. Selim döneminde (1566–1577) yorgunluk ya da dayanıksızlık belirtileri gösterdiğinde, bina, dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla (payanda) takviye edilerek, son derece sağlamlaştırılmıştır. Günümüzde binanın dört tarafındaki toplam 24 payandanın bir kısmı Osmanlı dönemine, bir kısmı Bizans dönemine aittir. Bu istinat yapılarıyla birlikte, Sinan ayrıca, kubbeyi taşıyan payeler ile yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice sağlamlaştırmış ve binaya iki geniş minare (batı kısmına), hünkar mahfili ve II. Selim’in türbesini (güneydoğu kısmına) eklemiştir (1577). III. Murat’ın ve III. Mehmed’in türbeleri ise 1600’lerde eklenmiştir. Ayasofya binasının içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili (mevlit balkonu), vaaz kürsüsü ve sayılabilir. III. Murad Bergama’da bulunmuş, helenistik dönemden kalma (M.Ö. IV. yüzyıl), "Bektaşi Taşı"ndan (İng. alabaster ) yapılma iki küpü Ayasofya'nın ana nefine (ana salon) yerleştirmiştir. I. Mahmud 1739’da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına (bahçesine) bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti. Böylece Ayasofya binası, civarındaki yapılarla birlikte bir külliyeye dönüştü. Bu dönemde ayrıca yani bir sultan galerisi ve yeni bir mihrap yapıldı. Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki en ünlü restorasyonlarından biri sultan Abdülmecit’in emriyle İsviçre İtalyanı olan Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’nin nezaretinde 1847 ile 1849 yılları arasında yapılmıştır. Fossati kardeşler, kubbe, tonoz ve sütunları sağlamlaştırdı ve binanın iç ve dış dekorasyonunu yeniden elden geçirdi. Üst kattaki galeri mozayiklerinin bir kısmı temizlendi, çok tahrip olanları ise sıvayla kaplandı ve altta kalan mozayik motifleri bu sıva üzerine resmedildi. Işıklandırma sistemini sağlayan yağ lambası avizeleri yenilendi. Kazasker İzzed Efendi'nin (1801–1877) eseri olan, önemli isimlerin hat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Ayasofya’nın dışına yeni bir medrese ve muvakkithane inşa edildi. Minareler aynı boya getirildi. Bu yenileme çalışması bittiğinde Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849’da görkemli bir törenle yeniden halka açıldı. Ayasofya külliyesinin Osmanlı dönemindeki diğer yapıları arasında sıbyan mektebi, şehzadeler türbesi, sebil, sultan Mustafa ve sultan İbrahim türbesi (önceden vaftizhane) ve hazine dairesi sayılabilir. |
15 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. | **EMEL**, Ahenk, Aşk_ı Virane, Deniz, Dilaver, LaLe, Leyl, Lilium, Lion, LoDoS, nurideniz34, OkyanusunKalbi, Redwine, Smyrna, Tntcool |
10.12.2009, 23:02 | #7 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Müze Dönemi
Ayasofya'nın Üç Boyutlu Kesiti Doğu ve batı açıklıklarını kapatan yarım kubbelerden de daha küçük yarım kubbeli eksedralara geçiş yapılarak sistem tamamlanmıştır. Küçük kubbelerden başlayarak ana kubbe tacıyla tamamlanan bu kubbeler hiyerarşisi antik zamanlarda örneği görülmemiş bir mimari sistemdir. Yapının bazilika planı dahice tümüyle “gizlenmiş” durumdadır.
|
10.12.2009, 23:11 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Mozaikler Deisis Mozaiğinden Bir Detay. İsa'nın Yüzünün İki Yarısı Birbirinden Farklı Yapılmıştır. Tonlarca altının kullanıldığı Ayasofya mozaiklerinin yapımında altının yanı sıra, gümüş, renkli cam, pişmiş toprak ve renkli mermer gibi taş parçaları kullanılmıştır. 726’da III. Leo’nun tüm ikonaların yok edilmesi emriyle, tüm ikona ve heykeller Ayasofya’dan kaldırılmıştır. Dolayısıyla Ayasofya’da günümüzde görülen, surat tasvirleri içeren mozaiklerin hepsi ikonoklazm dönemi sonrasında yapılan mozaiklerdir. Bununla birlikte Ayasofya’da surat tasviri içermeyen mozaiklerden az bir kısmı 6. yüzyılda yapılan ilk mozaiklerdir. 1453’de kilise camiye dönüştürüldükten sonra insan figürleri içerenlerin bir kısmı ile ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. İstanbul’u ziyaret eden 17. yüzyıl gezginlerinin raporlarından Ayasofya’nın camiye çevrilmesini izleyen ilk yüzyıllarda insan figürü içermeyenler ile içerenlerden bir kısmının sıvayla kaplanmadan bırakılmış oldukları anlaşılmaktadır. Ayasofya mozaiklerinin tamamen kapatılması 842’de ya da 18. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir. 1755’te İstanbul’a gelen Baron De Tott artık tüm mozaiklerin badana altında kalmış olduğunu belirtmiştir. Sultan Abdülmecit’in isteği üzerine 1847 ile 1849 yılları arasında Ayasofya’da çeşitli restorasyon çalışmaları yapan ve sultandan restorasyon sırasında keşfedilebilecek mozaikleri belgeleme iznini alan Fossati kardeşler, mozaiklerin sıvalarını kaldırıp desenlerini belgelerine kopyaladıktan sonra mozaikleri tekrar kapatmışlardır. Bu belgeler günümüzde kayıptır. Buna karşılık, o yıllarda Alman hükümetince onarım için gönderilen mimar W. Salzenberg bazı mozaiklerin desenlerini de çizmiş ve yayımlamıştır. Sıvayla kaplı mozaiklerin büyük bir kısmı 1930’larda Byzantine Institute of America adlı kurumun bir ekibi tarafından açılmış ve temizlenmiştir. Ayasofya’nın mozaiklerinin açılması ilk kez 1932’de Byzantine Institute of America kurumunun başındaki Thomas Whittemore tarafından gerçekleştirilmiş olup, ilk gün ışığına çıkarılan mozaik "imparator kapısı" üzerindeki mozaik olmuştur. Doğudaki yarım kubbe üzerindeki sıvanın bir kısmının bir süre önce düşmesi sayesinde bu yarım kubbeyi örten sıvanın altında mozaiklerin bulunduğu anlaşılmıştır. |
10.12.2009, 23:18 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Binanın Kısımları Ayasofya mimari yönden incelendiğinde orta nef denilen büyük bir orta mekân, kuzey ve güneyde yer alan iki yan nef, doğu ucunda yer alan absid ve batı kısmında kapıların yer aldığı iç ve dış nartekslerden meydana gelmiştir. 7.500 m2’lik bir yüzölçümüne sahip Ayasofya iki katlı bir yapıdır.
İmparator Kapısı Mozaiği İç narteksten ana nefe (ana salona) 9 kapı açılır. Ana salona açılan ortadaki ana kapıya, yalnızca imparatora mahsus olduğundan (yalnızca imparator tarafından kullanıldığından) "imparator kapısı" adı verilir. Bu kapının üst kısmındaki duvarda (tympanum) 9. yüzyıldan kalma bir mozaik bulunur. Bu mozaikte ortada İsa, sağ madalyonda Cebrail, sol madalyonda Meryem Ana görülür. Sol alt kısımda görülen sakallı kişi Bizans imparatorlarından VI. Leon’dur. Ortodoksluk geleneğinde en fazla üç kez evlenilebilmesine karşın erkek çocuğunun olabilmesi için dört kez evlenmiştir. Bu yüzden İsa’dan özür diler vaziyette, secde eder şekilde tasvir edilmiştir. İsa’nın elindeki Kitab-ı Mukaddes’te İsa’nın Yuhanna İncil’indeki bir sözü yazılıdır: “Size selamet olsun! Ben evrenin nuruyum.” İlk kez W. Salzenberg tarafından yayımlanmış olan bu mozaik 18. yüzyıla dek kapatılmamıştır. |
14 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. | **EMEL**, Ahenk, Aşk_ı Virane, LaLe, Leyl, Lilium, Lion, LoDoS, nurideniz34, OkyanusunKalbi, Redwine, Smyrna, SuLTaN, Tntcool |
10.12.2009, 23:24 | #10 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Ayasofya Müzesi | Ayasofya Camisi (İstanbul)
Güney Nef
Absid ve Mihrap
|
14 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. | **EMEL**, Ahenk, Aşk_ı Virane, Deniz, LaLe, Leyl, Lilium, Lion, LoDoS, nurideniz34, OkyanusunKalbi, Smyrna, SuLTaN, Tntcool |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
ayasofya, ayasofyanın tarihi, camisi, efsanesi, istanbul, tarihi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |