Tensel aşkını kiraya veren bir kadın aradım...

[@Banemin]

"Tensel aşkını kiraya veren bir kadın aradım"...

Bir zamanlar okumaya çalıştığım kitaptan bir cümle bu yukarıda yazdığım...
(Umarım bulmuştur)

Aradığının bir fahişe olduğunu söylemek yerine kurduğu bu cümle onun tercihi tabi ki! Ama her okurun tercih ettiği bir yazım şekli mutlaka vardır. Ben bu tip bir anlatımın olduğu kitap ve yazılara bir türlü alışamayanlardanım.

Bana çok yapay bir dil gibi geliyor. Nedeni de çok basit. Çevremde aradığı şeyi bu şekilde ifade eden tek bir canlı bile yok! Kendini kasan ve yazdığını herkesin anlamaması için çaba harcayan birini görüyorum klavyenin başında hep. O ne kadar çetrefilli yazarsa, ne kadar anlaşılmaz olursa yazdıkları sanki daha bir... daha bir... daha bir... Her ne haltsa..

Aklıma bu duruma uygun bir sıfat gelmedi şimdilik. "Entel" demek istemedim. Sonlarda aklıma gelirse uygun bir sıfat eklerim

Aslında saatlerce kendimi paralayıp okuduğum yalnızca bir sayfada bile hiç birşey anlamadığım çok kitaba denk geldim. Yetersizim demek bazı yazarları çözmekte. Ya da o yazarlar birşey anlatmamakta çok ustalar. Bu ustalıklarıyla da kitapları satılıyor galiba.

Anlamadığım bu kitaplardan bazılarını arkadaşlarıma da verdiğim oldu. Okuduktan sonra onlara sordum "ne anlatıyor bu kitap" diye. Garip ama hepsi değişik şeylerden dem vurdu.

Hani bir resmin karşısına geçer insanlarda hepsi değişik bir yorum yaparlar ya resme. Buda aynı böyle birşey gibi geldi bana. Adamlar tablo gibi kitap yapmış/yazmış diye düşündüm.
Demek ki çizemedikleri için yazan tipler bunlar... Yada... Yada... Yada... (Yine yerine koyabileceğim o sıfat gelmedi aklıma)...

Aslında birşey anlatmak istediklerinde bayağı bir kuşku duymaya başladım bunların. Hani anlatmamak için lafı eveleyip, geveleyip iyice uzatıyorlar, süslüyorlar, biraz da ağdaya bulayıp döküyorlar sayfalara. Sonrada kitapçıların raflarında süslü bir kapakla satışa sunularak, "okudum" diyebilme zevkini yaşamak için kitap okuyanlara satıyorlar bunları.

Okumakla, okuduğunu anlamak farklıdır oysa... Demek ki anlayan bir kesim var veya anlamış gibi yapmayı çok iyi biliyorlar. Ben ikisindende sınıfta çakıyorum ne yapayım?


Bence... İçinde ne yaşanmışlık, nede yaşanmışlığın getirdiği duygular olmayan tamamen yapay kitaplar bunlar. Sadece kurgu ve kafa bulandıran uçuk şeyler. Hayata dair içinde gerçeklik barındırmayan "süslü yazım sanatı" olsa gerek bunun adı...

Hala bir sıfat bulamadım amcalara.

Sıfatsızlar işte

[@LaLe]

O kişiler ne kadar kendilerini sıradışı gösterme çabası içinde olsalarda, bir yerden gaz kaçırıyorlar Banemin (gaz kaçırıyorlar derken, yani hava kaçırıyorlar).

Ben de ne hikmetse Orhan Pamuk'un okuduğum kitaplarını anlamam hiç.


Konuyu okurken Nazlının eklediği karikatürlerden biri çağrışım yaptı hemen ve eklemek istedim

[@Banemin]

Ya bu karikatür üzerinde biraz düşününce göndermenin kime olduğu konusunda şüphelerim oluştu

Yazıyı klavyeye alıp, üstte bahsettiğim yazar tiplerini eleştiren ben olduğuma göre, alttaki karikatürde ki eleştirmenle özdeşleştirilmiş olabilirmiyim?


Laleeee... Bir açıklama lütfen...

[@LaLe]

Orjinal Mesaj Sahibi Banemin

Ya bu karikatür üzerinde biraz düşününce göndermenin kime olduğu konusunda şüphelerim oluştu

Yazıyı klavyeye alıp, üstte bahsettiğim yazar tiplerini eleştiren ben olduğuma göre, alttaki karikatürde ki eleştirmenle özdeşleştirilmiş olabilirmiyim?


Laleeee... Bir açıklama lütfen...

Ben bilmem, birşey de ima etmedim...

[@SuLTaN]

Ele yüze bulaştırılan laf cambazlığı bu
Bazen güzel oluyor; ama bazen

[@Dalgakıran]

Orjinal Mesaj Sahibi Banemin

Bence... İçinde ne yaşanmışlık, nede yaşanmışlığın getirdiği duygular olmayan tamamen yapay kitaplar bunlar. Sadece kurgu ve kafa bulandıran uçuk şeyler. Hayata dair içinde gerçeklik barındırmayan "süslü yazım sanatı" olsa gerek bunun adı...

Yorum ve tesbitin çok yerinde olmuş Banemin.
Ben de bilmece gibi şiirlerden, kelime oyunlarıyla güya okuyuculara ne kadar zeki, tabakalar üstü olduğunu, yazdıklarının vurucu olduğunu anlamak için okuyucunun kendisi kadar deha(?!) olması gerektiğini anlatan mısra veya satırlar yazan şair- yazar takımından haz etmiyorum.

Entel demek istemişsin ama hepsinin böyle olmadığını düşünerek veya genelleme yapmamak için vazgeçmişsin. Fakat bu da genelleme için doğruluk payı yüksek bir tesbit.

Örneklemede şahsen kendim, 20'li yaşlara kadar bu tip yazılar ve şiirlerle uğraştım. Anlayamadım ve yıllarca kendimi salak gibi, ebleh gibi görüp üstüne üstüne gittim ama ı-ıh.. Anlamıyorum. Sonra farkına vardım ki, okuyup caka satanlar da basit şeyleri anlamıyor. Çünkü orada halk var. Halkın kendi geleneği, şiiri,türküsü, hikayesi, destanı ve daha bir sürü bilmem nesi...

Nacizane bir tavsiyem okumaya özellikle yeni başlayanlar için;
Halide Edip veya Reşat Nuri'le başlamalarıdır.
İleriki aşama Fakir Baykurt gibi özellikle toprağı, geleneği, emeği,okumayı anlatan yazarlardır.

Edebiyat dünyasından çok işin magazin tarafında (gizliden de olsa) olanlar sabun köpüğü gibi, akılda hiç birşey bırakmazlar. Bir stan-up gösterisi gibidir onların yazdıkları. İçeride çok gülersin ama dışarı çıktığında "-Hadi anlat, ne oldu içeride?" diyenlere anlatabileceğin hiç birşey olmaz.

[@Sevda]

Banemin, son dönem yazarlarının hemen hemen hepsinin kitaplarında olduğunu gördüğüm bir durumu çok güzel dile getirmişsin.

"Acaba kalemi her eline alan yazar mı oluyor?" diye düşündüğüm çok olmuştur o tarz kitapları okurken.

Neden anlaşılması kolay olan cümleleri çeşitli -sözümona- yıldızlı kalıplara sokmaya çalışıyorlar hiç anlamıyorum.

En çok Tuna Kiremitçi'nin kitaplarında yakalamışımdır bu saçmalığı.

Bu kitaplar için kesilen ağaçlara pek üzülüyorum.

Teşekkürler konun için.

[@Banemin]

Yalnız olmadığımı biliyordum.


Ben teşekkür ederim güzel yorumlar için...

[@Emilio Santos]

Sonra da kitapçıların raflarında süslü bir kapakla satışa sunularak, "okudum" diyebilme zevkini yaşamak için kitap okuyanlara satıyorlar bunları.

Bu tespit o kadar yerinde olmus ki. Senin bir bahar sabahi okaliptus yapragindan damlamaya meyletmis cig tanesi gibi serseri olusunu seveyim ben

[@Banemin]

okaliptus yapragindan damlamaya meyletmis cig tanesi gibi serseri olusunu seveyim

Vayyy Santos Pamuk'um benim...

Okaliptus'u çözdüm. Ama çiğ işi uymadı bana. Ben; Ham'dım, piştim ve oldum artık.

Sen git başkasını sev...