Forum Gerçek

AnasayfaForumlarý Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 09.03.2017, 16:29   #1
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kýz

Kullanýcýlarýn profil bilgileri misafirlere kapatýlmýþtýr.
Standart 91 Yýllýk Sigorta: Ankara Antlaþmasý | Sinan Meydan

91 Yýllýk Sigorta: ANKARA ANTLAÞMASI


1926 Ankara Antlaþmasý her þeyden önce Türkiye-Irak sýnýrýnýn deðiþtirilemeyeceðini hükme baðlamýþtýr. (Madde 5). Bu antlaþma Irak sýnýrýnýn sigortasýdýr. Ancak AKP hükümeti bu sigortayý kendi elleriyle gevþetmiþtir.
30 Mart 2011'de Baþbakan R. Tayyip Erdoðan, Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Baþkaný Mesud Barzani'yi ziyaret etti. Böylece Türkiye, Bölgesel Kürt Yönetimi'ni fiilen tanýmýþ oldu. Barzani, bu ziyareti “cesur bir adým” olarak niteledi.

Barzani, 16 Kasým 2013'te de Türkiye'yi ziyaret etti. Baþbakan Erdoðan'la birlikte Diyarbakýr'da halka bir konuþma yapýp açýlýma destek verdi.
10 Aralýk 2015'te Barzani bir kere daha Türkiye'ye geldi. Ýlk defa devlet protokolüyle aðýrlandý. Çankaya Köþkü'nde Türk bayraðýnýn yanýna ilk kez Kürdistan bayraðý konuldu.
Geçtiðimiz hafta, 27 Þubat 2017'de Barzani yine Türkiye'deydi. Bu sefer, havaalanýndan itibaren baðýmsýz ülke liderlerine uygulanan resmi protokolle karþýlandý. Havaalanýnda göndere ilk kez Kürdistan bayraðý çekildi. Barzani, Baþbakan Binali Yýldýrým ve Cumhurbaþkaný R. Tayyip Erdoðan'la görüþtü.

Eleþtirilere sinirlenen Baþbakan Binali Yýldýrým, “Irak Anayasasý'na göre Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimi özerk bir yapýdýr. Dünya da bu þekilde tanýnýr!” dedi.
Olup bitenleri anlamak için 1920'lere gitmeliyiz!

YÜZ YILLIK BÝR EMPERYALÝST PROJE


Irak'ýn kuzeyinden Türkiye'nin güneyine uzanan Kürdistan Projesi en az 100 yýllýk bir emperyalist projedir. Özerklik bu projenin ilk ayaðýdýr. Asýl amaç baðýmsýzlýktýr. Nitekim Milli Mücadele yýllarýndan itibaren ayrýlýkçý Kürtler ve onlarý destekleyen Ýngiliz emperyalizmi, önce özerk sonra baðýmsýz Kürdistan planlarý yapmýþtýr. Ýngiliz arþivi bu yöndeki raporlarla doludur. Örneðin, 26 Mart 1920'de Ýngiliz Amiral Sir F. de Robeck'ten Lord Curzon'a gönderilen bir raporda “Kürdistan Türkiye'den tamamen ayrýlýp özerk olmalýdýr…” denilmiþti. (Erol Ulubelen, Ýngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, 3.bas., Ýstanbul, 2009, s. 247).

SEVR'ÝN KÜRDÝSTAN MADDELERÝ


10 Aðustos 1920 tarihli Sevr Antlaþmasý'nýn “Kesim III, Kürdistan” baþlýðýný taþýyan 62-64. maddeleri, Türkiye'nin güneyinde, Irak'ýn kuzeyinde aþamalý olarak önce özerk sonra baðýmsýz bir Kürdistan kurulmasýný hükme baðlamýþtý.

62. maddeye göre Sevr Antlaþmasý'nýn yürürlüðe girmesinden sonraki 6 ay içinde Ýstanbul'da Ýngiliz, Fransýz ve Ýtalyan hükümetlerinden üçer kiþilik bir komisyon toplanýp “Suriye, Irak ve Türkiye sýnýrýnýn kuzeyinde, Kürtlerin sayýca üstün olduðu bölgelerin yerel özerklik planýný” hazýrlayacaktý. 63. maddeye göre Türkiye, bu komisyonlarýn “Özerk Kürdistan” kararýný, kendisine bildirildikten sonra 3 ay içinde yürürlüðe koymayý kabul edecekti. 64. maddede ise açýkça “Baðýmsýz Kürdistan”dan söz edilmiþti. Maddenin devamýnda da “Baðýmsýz Kürdistan” kurulduðunda Musul'daki Kürtlerin de kendi istekleriyle bu devlete katýlmalarýna Müttefik devletlerin hiçbir þekilde karþý çýkmayacaklarý belirtilmiþti.
Sevr Antlaþmasý'nýn 145-148 maddelerinde de “ýrk ve dil azýnlýklarý”ndan söz edilmiþti.

Milli Mücadele kazanýlýnca 433 maddelik “idam fermaný” Sevr Antlaþmasý tarihin çöp tenekesine atýldý.

LOZAN'DA ÇARPIÞAN TEZLER

Türkiye, Lozan Konferansý'nda Türklerin ve Kürtlerin “kaderleri ortak bir millet” olduðu tezini savundu. Bu tez, bir yýl kadar sonraki 1924 Anayasasý'nýn 88. maddesinde “Türkiye ahalisine din ve ýrk farký olmaksýzýn vatandaþlýk itibariyle Türk denir” þeklinde ifade edilecekti.
Ýngiltere ise tam tersine Kürtlerin Türklerden ayrý bir millet olduðunu belirterek “Özerk Kürdistan” tezini savunuyordu.
Lord Curzon, 23 Ocak 1923'te Lozan'da, “Güney Kürdistan” dediði Musul vilayetinde, yani Kuzey Irak'ta Ýngiltere'nin Kürtlere özerklik vereceðini, Kürtçe eðitim veren okullar açacaðýný, Kürtçeyi yazý dili haline getireceðini anlatmýþtý.
(Seha Meray, Lozan Barýþ Konferansý, Tutanaklar-Belgeler, C.1, Ýstanbul, 1993, s. 350).

ATATÜRK'ÜN KARÞI HAMLESÝ


Atatürk o günlerde, 16 Ocak 1923'te Ýzmit basýn toplantýsýnda bir soru üzerine Kürtlük konusuna deðinerek, “Kürtlük namýna bir sýnýr çizmek istersek Türklüðü ve Türkiye'yi mahvetmek lazýmdýr (…) Dolayýsýyla baþlý baþýna bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim Teþkilatý Esasiye Kanunu gereðince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teþekkül edecektir” demiþti. Ayrýca Kürtlere “ayrý bir sýnýr çizmenin” doðru olmadýðýný belirtmiþti. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C 14, s. 273, 274).



Atatürk'ün burada “bir tür mahalli muhtariyetler” derken kastettiði, 1921 Anayasasý'nýn 11. maddesinde illere tanýnan “mahalli iþlerde” özerklikti. Bu, siyasi anlamda bir özerklik deðildi. 1921 Anayasasý 11. madde þöyle baþlar: “Vilayetler mahalli iþlerde manevi þahsiyeti ve muhtariyeti haizdir.” Ayrýca 1921 Anayasasý'nýn bu 11. maddesi, 1924 Anayasasý'nýn þu 90. maddesiyle kaldýrýlmýþtý: “Vilayetlerle þehir, kasaba ve köyler, hükmü þahsiyeti haizdir.”
Görülen o ki Atatürk, o günlerde “Teþkilatý Esasiye Kanunu gereðince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teþekkül edecektir” diyerek Ýngiltere'nin Lozan'daki özerk Kürdistan tezini zayýflatmak istemiþti.

ATATÜRK, MUSUL VE KÜRDÝSTAN


Atatürk, Ýzmit basýn toplantýsýnda Musul'un öneminden de þöyle söz etmiþti: “Musul bizim için çok kýymetlidir: Birincisi, civarýnda sonsuz servet teþkil eden petrol kaynaklarý vardýr. Ýkincisi, bunun kadar önemli olan Kürtlük meselesidir. Ýngilizler orada bir Kürt hükümeti oluþturmak istiyorlar. Bunu yaptýklarý takdirde bu fikir bizim sýnýrýmýz içindeki Kürtlere de sirayet edebilir. Bu fikre engel olmak için sýnýrý güneyden geçirmek lazýmdýr…” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 14, s. 269, 270).



Atatürk, Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürdistan'ýn -Türkiye'deki Kürt nüfus nedeniyle- Türkiye'yi tehdit edeceðini düþünüyordu. Bu projeye engel olmak için sýnýrý Musul'u da içine alacak biçimde güneyden geçirmek istiyordu.

LOZAN SONRASI MUSUL SORUNU


Türkiye Lozan'da, Ýngiltere'nin özerk veya baðýmsýz Kürdistan planlarýný bozdu, ama Musul'u alamadý. Ýsmet Paþa'nýn tüm direniþine raðmen Ýngiltere, Musul'u Türkiye'ye vermedi.

Lozan Antlaþmasý'nýn 3. maddesine göre Musul sorununun 9 ay içinde iki devlet arasýnda uzlaþmayla çözülmesine, olmazsa Milletler Cemiyeti Konseyi'ne baþvurulmasýna karar verildi.

Musul Sorunu, 19 Mayýs-5 Haziran 1924 tarihleri arasýnda Ýstanbul (Haliç) Konferansý'nda görüþüldü.
24 Mayýs oturumunda Ýngiliz temsilci Sir Percy Cox, Lozan'daki iddialarýný tekrarlamaktan öte, Hakkâri, Beytüþþebab, Çölemerik ve Revanduz'un da Irak'a býrakýlmasýný istedi. Türk temsilci Fethi Bey buna þiddetle karþý çýkýnca konferans daðýldý.

6 Aðustos'ta Ýngiltere konuyu Milletler Cemiyeti'ne götürdü. 7 Aðustos'ta Nesturiler, Hakkâri Valisi'ni pusuya düþürüp esir alarak Nesturi ayaklanmasýný baþlattý. Ayaklanmaya Ýngiliz uçaklarý da destek verdi.

Milletler Cemiyeti Konseyi, 30 Eylül 1924 tarihli oturumunda 3 üyeli özel bir komisyon kurulmasýna karar verdi. Londra'da, Türkiye'de ve Baðdat'ta incelemeler yapan komisyon, 16 Temmuz'da hazýrladýðý raporu Milletler Cemiyeti Genel Sekreterliði'ne sundu.

29 Ekim 1924'te Brüksel'de olaðanüstü bir toplantý yapan Milletler Cemiyeti Meclisi, Türkiye ile Irak arasýnda “Brüksel Sýnýrý” denilen geçici bir sýnýr belirledi. Bu, Musul'u Irak'a býrakan bir sýnýrdý.
13 Þubat 1925'te Þeyh Sait Ýsyaný çýktý. Bu isyan Türkiye'nin, Türk-Kürt birlikteliði tezini zayýflattý.
Sonuçta Milletler Cemiyeti, 16 Aralýk 1925'te Brüksel Hattý'nýn kuzeyini Türkiye'ye, güneyini ise Irak'a býraktý.
Türkiye, Milletler Cemiyeti kararýndan bir gün sonra, 17 Aralýk 1925'te SSCB ile bir dostluk ve tarafsýzlýk anlaþmasý yaparak tepkisini gösterdi.

SINIRIN SÝGORTASI ANKARA ANTLAÞMASI


5 Haziran 1926'da Türkiye, Irak ve Ýngiltere arasýnda Ankara Antlaþmasý imzalandý. Böylece bugünkü Türkiye- Irak sýnýrý çizildi. Antlaþmanýn 1. maddesinde ve ekinde Türkiye-Irak sýnýrý çok ayrýntýlý olarak tarif edilmiþti. 5. maddesinde ise taraflarýn, 1. maddede belirlenen sýnýr çizgisinin “kesinliðini ve bozulmazlýðýný kabul ederek bunu deðiþtirmeyi amaçlayan herhangi bir giriþime geçmemeyi” kabul ettikleri belirtilmiþti. Antlaþma, sýnýrlar konusunda süresizdi. Sýnýr deðiþtirilmemek üzere çizilmiþti. II. Dünya Savaþý'ndan sonra 29 Mart 1946'da Irak ve Türkiye arasýnda Ankara'da bir antlaþma daha yapýldý. O antlaþmanýn 1. maddesine göre de “1926 Antlaþmasý ile belirlenmiþ ve çizilmiþ sýnýra saygý” gösterileceði belirtilmiþti. (Ýsmail Soysal, Türkiye'nin Siyasal Andlaþmalarý, C 1, Ankara, 2000, s. 314-316.)

Evet, 1926 Ankara Antlaþmasý'yla Musul alýnamadý; ama Türkiye-Irak sýnýrý kesinleþti.1926'daki bu “sýnýr rejimi” ile bir anlamda Türkiye ve Irak arasýnda özerk veya baðýmsýz Kürdistan kurulmasý önlendi. Bu anlaþma sýnýrýn sigortasý oldu.

1932'de Irak'taki Ýngiliz mandasýnýn sona ermesiyle Türkiye-Irak arasýnda 1937'de Sadabat Paktý'yla sonuçlanacak iyi iliþkiler kuruldu.
Özerk veya baðýmsýz Kürdistan Projesi, 1990'larda BOP çerçevesinde bu sefer bir Amerikan projesi olarak gündeme geldi. Türkiye'nin bu projeye karþý büyük bir özenle Ankara Antlaþmasý'nýn sýnýr rejimini ve Irak'ýn toprak bütünlüðünü savunmasý gerekirdi. Ancak özelikle AKP hükümeti, Kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni tanýmak için adeta can attý; 1926 Ankara Antlaþmasý'nýn 90 yýllýk “sýnýr rejimi”ni kendi eliyle bozdu.



MUSUL PETROL GELÝRLERÝ

Ankara Antlaþmasý okullarda bile yanlýþ öðretildi.
Güya Ankara Antlaþmasý'yla Türkiye, 500 bin sterlin karþýlýðýnda Musul petrollerinden alacaðý paydan vazgeçmiþti! Neredeyse bütün siyasi tarih kitaplarýnda yýllarca bu yanlýþ tekrarlandý.
Oysaki gerçek þuydu:

Ankara Antlaþmasý'nýn 14. maddesinde Türkiye'nin, Irak'ýn petrol gelirlerinden 25 yýl süreyle yüzde 10 pay alacaðý belirtilmiþti. Antlaþmaya ekli, 5 Haziran 1926 tarihli, Ýngiltere ve Irak yetkililerinin Türkiye'ye sunduklarý mektupta ise Türkiye isterse payýný, 500.000 Sterlin nakit olarak da alabilecekti. Ancak Türkiye bu teklifi deðil, 25 yýl süreyle yüzde 10'luk teklifi kabul etti.
Irak'ta 1927'de petrol çýkarýlmaya baþlandý. Petrol boru hattý da 1934'te tamamlandý.

1934'ten 1951'e kadar 18 yýlýn bütçe kanunlarý incelendiðinde, “Sözleþmesi Gereðince Musul Petrollerinden Alýnan” baþlýðý altýnda, bu gelirin tahsil edildiði görülmektedir.

Petrol geliri 1955 yýlýna kadar bütçede gözüküyor. Hatta 1954'te yüklü bir ödeme var. 1955-1959 arasýnda ise ödeme yok. Anlaþýlan, 1955'te Türkiye ile Irak arasýnda Baðdat Paktý kurulunca Menderes hükümeti alacaklarý tahsil etmedi. Nitekim Baðdat Paktý Meclis'te görüþülürken baþbakan gülümseyerek, “Terazinin bir gözüne Irak'ýn dostluðunu, diðer gözüne de alacaðýmýzý koyuyoruz!” demiþti. 1958'de Irak'ta General Kasým'ýn bir darbeyle iktidarý ele geçirmesinden sonra Türkiye petrol gelirlerini tahsil edemedi.1959'dan 1985'e kadar petrol gelirleri bütçeye “alacak” olarak girdi. Ancak 1986'da Baþbakan Turgut Özal o tarihe kadar bütçede biriken, Irak petrol gelirinden hukuken vazgeçti.

Peki ama Özal'ýn vazgeçtiði bakiye neydi?
Türkiye'nin Irak petrol gelirinden almasý gereken 25 yýllýk pay yaklaþýk 5.5 milyon sterlindir. Bunun 3.5 milyon sterlini alýnmýþtýr. Yaklaþýk 2 milyon sterlin alacak kalmýþtýr. Ancak Hikmet Uluðbay'ýn iddiasýna göre alacak
5.5 milyon deðil, en az 29.5 milyon sterlindir. 1955 yýlýna kadar ödenen miktar ise sadece 3.5 milyon sterlindir. Bu durumda, Türkiye'nin Irak petrollerinden 2 milyon sterlin deðil,en az 26 milyon sterlin alacaðý vardýr. Söz konusu alacaðýn oluþtuðu tarihteki fiyatlara göre karþýlýðý ise en az 30.2 milyon varil petroldür. (Hikmet Uluðbay, Ýmparatorluktan Cumhuriyete Petropolitik, 3. Bas, Ankara, 2008).



OLMAYAN MADDE


90 yýldýr unutulan Ankara Antlaþmasý, 2016 sonunda Türkiye'nin de katýldýðý Musul Operasyonu sýrasýnda birdenbire hatýrlanýverdi! Ancak o da ne? Birileri antlaþmaya hayali bir madde eklemiþti! Güya, Ankara Antlaþmasý'na göre Türkiye, “Irak'ýn toprak bütünlüðünün saðlanmasý þartýyla” Musul'u Irak'a terk etmiþti! Sosyal medyada paylaþým rekorlarý kýran bu yalan, ATV haber bülteninde bile tekrarlandý. Oysaki 1926 Ankara Antlaþmasý'nda bu veya buna benzer bir madde yoktu. Birileri yine halký kandýrýyordu.


__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Canan'in Mesajýna Teþekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayý Paylaþabilirsiniz

Etiketler
ankara, antlaåžmasi, antlaÞmasi, meydan, sigorta, sinan, yä±llä±k, yýllýk


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hýzlý Eriþim


WEZ Format +3. Þuan Saat: 21:14.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarý
www.forumgercek.com binlerce kiþinin paylaþým ve yorum yaptýðý bir forum sitesidir. Kullanýcýlarýn paylaþýmlarý ve yorumlarý onaydan geçmeden hemen yayýnlanmaktadýr. Paylaþým ve yorumlardan doðabilecek bütün sorumluluk kullanýcýya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarýna aykýrý ve telif hakký içeren bir paylaþýmýn yapýldýðýna rastladýysanýz, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapýlacaktýr. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.